Yine ailesi ile kavga etmiş, evden kapıyı çarparak çıkıp gitmişti. Sürekli gittiği bara gitmiş, kendine sek viski söylemişti. Viskisini yudumlarken o geceyi kimle geçirmek istediğine karar vermek ister gibi gök mavisi gözlerini barın içinde gezdirmeye başladı.
Bir yandan bardaki insanları incelerken diğer yandan akşam yaşadığı kavgayı düşünüyordu. Ailesi ona Japonya'ya gideceklerini ama üniversitede kredi eksiği olduğu için onlarla gelemeyeceğini söylemişti. Hemde Japonya'ya. Hayatında gitmediği nadir ülkelerden biriydi Japonya ve Japon kızlarının çok seksi olduğunu düşünüyordu. Amerikan, Hollandalı, Rus, Koreli, Çinli, Alman, Fransız, Türk ve daha bir sürü ülkeden bir sürü kızla birlikte olmuştu ve sırada Japon kızlar vardı ancak ailesi sağolsun Japon kızları bir süre askıya alınmak zorunda kalmıştı. Babasının ağzından tamı tamına "Kredilerini bir ay içinde tamamla ve bizimle gel, diğer türlü Japonyayı ve Japonları unut." kelimeleri çıkmıştı. Sinirden köpürmesine rağmen sadece "Öyle olsun!" demiş sonra da zaten kapıdan çıktığı gibi kendini barda bulmuştu.
Barda hareketli bir müzik çalarken insanlar birbirlerine sürtünerek dans ediyordu. Buna aslında danstan çok ön sevişme denilebilirdi ama kendisi bu "ön sevişmeyi" yapmayı sevmiyordu. Onun daha özgün yöntemleri vardı. Gözleri dans pistinden bara kayarken bir anda kızla göz göze geldiler ancak kız hemen gözlerini arkadaş grubu gibi duran ortama çevirdi.
Bu kızı barda ilk defa gördüğüne her şeyi üzerine yemin edebilirdi. Gruba yaklaşırken kız yine bakışlarını ona çevirdi ve kızın zeytin siyahı gözleri onun gök mavisi gözlerini buldu. Dudaklarının kenarı oyuncu bir şekilde kıvrılırken yavaşça alt dudağını yaladı ve kıza ve grubuna iyice yaklaştı. "Bak sen, barıma taze kan gelmiş."
Sırayla tek tek hepsinin yüzlerine baktı, siyah gözlü kıza sıra gelince bakışları normalden biraz daha uzun süre kızın yüzünde oyalandı. Simsiyah, koyu renk makyaj yapılmış gözleri, yine siyaha yakın kahverengi saçları, küçük bir burnu ve hafif parlatıcı sürülmüş dudakları... Gözleri dudaklarına takılırken kendi dudaklarını yine yaladı ve gözlerini grubun önündeki masaya çevirdi. İçinde renksiz alkollü sıvı olan, tekilla dolu shot bardakları herkesin önüne altışar tane gelecek şekilde yan yana sıralanmıştı.
Kıza dönüp "Bende katılayım ama işi biraz daha kızıştırıp barın özel, gruplar için olan odasına geçelim ve benim kurallarıma göre oynayalım ne dersiniz?" diye sordu. Kızın gözleri bir anda gözleriyle buluştu ama hemen gözlerini kaçırarak fikrini sorarmış gibi arkasındaki oğlana baktı.
Kumral, yeşil gözlü olan çocukla bir süre bakıştılar. Daha sonra sanki kendi aralarında başka kimsenin anlayamadığı bir alfabe varmış gibi başını salladı kız. "Birincisi sen kimsin? İkincisi bu oyun nasıl bir şeymiş bakalım?" diye sordu oğlan.
"Ben Bora Atılgan." Dedi oğlanı yok sayarak kıza bakmaya devam ederken. Kızın kaşları çatıldı. Kim olduğunu tanımıştı. "Ve bu oyun bildiğiniz oyunlara benzemez. Hala oynamak istiyorsanız yukarıdaki odaya beraber çıkalım ve anlatayım oyunu size yada burda böyle sefil durumda sarhoş olup hiç eğlenemeden ve aklınızda kocaman bir soru işareti ile evinize dönün. Sizin kararınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alabora
ChickLit"Teşekkür etme. Bana aitsin ve ben benim olana başkasının zarar vermesine izin vermem." Ezgi Bircan, Atılgan Holding'in en büyük rakibi olan Bircan Holding'in sahiplerinin aile işine bulaşmak istemeyen ve doktor olmak isteyen tek kızı. Bora Atılgan...