Burak ve Umut geleli 3 hafta olmuştu. Burak ev bulmuştu fakat bir ay sonra müsaiti. Ondan dolayı ben annemlerde, Umut ile Burak'da benim evde kalıyor.
Bu sabah kalktığımda annem bavul hazırlıyordu.
"Hayırdır anne?"
"Sorma kızım biz memlekete gidiyoruz bı babanın arkadaşı yoğun bakımda. Bı kaç günlüğüne gideceğiz."
"Geçmiş olsun anne yapabileceğim birşey var mı?"
"Yok kızım."
"Burak oğlum burası sana emanet" dedi giderken.
Ne ara okadar samimi oldu annem orasını ben kaçırdım.4 gün oldu mezarlıkta Burak ile görüşeli. 4 gündür hiç konuşmadık. Umut yanıma çıkıyordu sonra yine iniyordu.
Bu geçe Umut çıkmadı yanıma. Merak etsem de ilk yanına giden ben olmak istemedim.Kendime ekmek arası yaptım televizyonu açtım. Kanal gezerken bı an elektrikler kesildi. Telefonumun ışığı ile sigortaya baktım. Genel bı problem vardı sanırım. Dışarısı sif gibi karanlık. Karanlığı sevdiğimi söyleyemem hata karanlıktan çok korkarım.
Su'yu aramak istedim. En azından bi ses beni rahatlatır diye düşündüm.
Telefonumun şarjı bitti.
Kanepenin üzerinde battaniye üzerime çektim gözlerimi sıkı sıkı kapattım.Gecenin bı saatinde uyandığımda elektrikler hala yoktu. Yağmur başlamış bahçenin ağaç dalı salondaki cama vuruyordu. Telefonumun şarjı olmadığı için nerde mum veya bı el lambası olduğunu bakamadım.
Aniden gök gürültülü eşliğinde şimşek çarpinca ben çığlık attım korkudan. Yere oturdum kullaklarımı kapattım geçmesini bekliyordum.
Bı ses. Kapıya biri mi vuruyor? Kapıya bakmaya korkuyordum.
"Damla?!" Burak'ın sesi. Kapıya koştum. Kapıyı açarken cool gözükmeye çalıştım.
"Burak? Sen misin."
"Sessin aşağıdan duyuldu. İyimisin?"
Açığa çıktım. Benim çığlık attığımı duymuş olmalı.
"Ehmm..." Kelimeleri toparlamaya çalıştım ama ne diyeceğimi bilemedim.
"Korkuyorsan aşağıda gel yat. Elektrikler gelince gidersin yine."
"Korkmuyorum ama belli merak etmişsiniz. Geliyorum."
Burak güldü.
Bende tutamadım kendimi gülümsedim.Eve girdigimde bı soğukluk hız ettim. Havalar soğumaya başladı. Üst kat bı tık daha sıcaktı.
Üzerimde pembe askılı ve Capri satenli pijamam olduğu için üşüdüm. Sabahlık alamadan üzerime çıktım.
"Anahtar?! Ben anahtarı içerde unuttum." Telaş içinde bir nefes aldım.
"Misafirlik kabul ederiz." Baş parmağını bana gösterdi.
"Yahaa, ben eşyalarımı hep aldım yukarı hiç bir şeyim yok burda." Yüzüm düştü.
"Benim deri pantolonum işe giderken sana yakışır" dalga geçti benimle.
Tüylerim diken diken olduğunu görünce bana bı hırka uzattı.
"Al üşüme. Sen yatakda yat istersen ben salonda yatarım."
"Teşekkürler ederim."
Odaya girdiğimde kalbim yerinden çıkacaktı sanki. Üzerime onun kokusu vardı. Onu düşündükçe içime sıcak bastı. hırkayı çıkardım ve yattim. Yatağa da onun kokusu sinmiş ti. Yastığa sarılarak uyudum.Sabah ilk ben kalktım. Kalktığımda mutfağı girdim kendime kahve yapmak istedim. Elektrikler gelmişti.
Burak salonda yatıyordu. Yaklaştım yavaşça. Üzerini örtmek istedim. Bı andan gözlerini açtı.
"Hıııı, korkuttun beni" çıplak omuzuna hafif yumruk attım.
"Günaydın. Krep yaparsan sevinirim." Tuvalete doğru yol aldı.
Bu şimdi bı rica mi yoksa bir emir mi?!Sofraya oturduk. "Ahhh krep yapmışsın cici anne. Kaç gündür istiyorum ama dayım bilmiyormuş."
Neden istediği anlaşıldı.
"Sen istediğin zaman gel bana söyle ben yaparım size." Umutun burnuna dokundum.Hep birlikte sofrayı toplarken zil çaldı. Kapıyı açtim Atakan karşımda beni yukardan aşağıya süzüyordu. "Hayırdır uyandırdım mi?" Üzerimde hala pijama vardı. Yanaklarım hafiften kızardı. Cevap vermek isterken Burak geldi kapıya. Altında siyah şort üzeri çıplak. "Damla, kim o." Diye sesleniyordu gelirken.
Atakan Burak'ı öyle görünce birden şaşırdı. Yumruklarını sıkmaya başladı öfkeden. Bı bana baktı bı burak'a.
"Rahatsız ettim sanırım."
Ben bı kaç birşey kekelerken Burak cevap verdi. "Yo arkadaşım." Dedi alay eder gibi. Sırtını döndü içeri girdi tekrar.Atakana olanları izah etmeye çalıştım fakat beni dinlemek istemedi gitti.
"Ne oldu erkek arkadaşın gitti mi?" Ayaklarını sehpanin üzerinde telefonla oynuyordu.
"O benim erkek arkadaşım değil." Kapıyı kapattım.
"Eski nişanlım." Dedim bi ton daha sessiz.
"İlginç." Dedi ve kalktı gitti.
Burak duşa girdiğinde telefonu çaldı.
Gizem arıyordu yine.
Umut geldi yanıma.
"Telefon çalıyor." Dedi telefonu elimde görünce.
"Benim değil. Gizem arıyor."
"Ahhh Gizem abla." Aldı telefonu açtı.Umut konuştuktan sonra onu Gizem hakkında sorgulamaya çalıştım.
Bı anda Burak girdiği salona. "Gizem en yakın arkadaşımın evli ablası." Onu öyle görünce, beyaz bı havluya sarılmış üstü çıplak ıslak. Trafik kazası gibi. Bakmak istediğim halde bakamıyordum. Utandım Gizem hakkında farklı şeyler düşündüğüm için. Başımı eğildim.
"Özür dilerim." Bı an önce odadan çıkmak için mutfağa doğru hızla yürüdüm. Onun yanından geçerken kolumu tuttu. Gözlerime baktı.
Deniz mavi gözlerinde o an boğulmak istedim. Nefesim kesildi...