gölge

61 14 20
                                        

Zaman durmuş gibiydi. Hangisine şaşıracağımı bilemez olmuştum. Önce Dipper ın güçlerini kaybettiğini, sonra da bu zehirin bizim de kanımızda olabileceğini duymuştuk.

Mabel öylece karşı tarafa bakıyor, Alex elini çenesine dayamış masaya bakıyordu. Ben ise ikisini süzüyordum. Elf kral sessizliğimizi böldü.
"Bakın bunun korkunç bir haber olduğunu biliyorum ama biz elfler şifa yeteneklerimizle tanınırız. 1-2 testle buna bakabilir ve eğer sizde de zehir varsa birkaç karışımla iyileşirsiniz." kral hala bir majeste gibi konuşuyordu. Evet tamam öyleydi ama bu aksanı beni daha çok geriyordu. Alex krala sorular sormaya başladı.

"Peki bu karışımların yan etkileri var mı?"
"İnanın bana tamamen güvenli."
"Dipper sağlıklı bir şekilde yanımıza gelmeden veya kendi gözümüzle görmeden bu testlerin yapılmasına pek sıcak bakmıyorum."
"Siz nasıl isterseniz öyle olsun. Ama şunu söylemek zorundayım. İblisler harekete geçtiler ve şimdi insanların dünyasına gitmeye hazırlanıyorlarmış
yani acele bir sonuca varmak istemem ama..."
"Dipper ı burada mı bırakalım?" ağzımdan kaçmıştı.

Alex ve Mabel bana -özellikle Mabel- hiddetle baktı. Ama elf kral
"Aynen öyle o şu an iyileşme döneminde size pek yardımı dokunmaz."
"Olmaz!" bunu üçümüz aynı anda söylemiştik.
"O zaman biri daha burada kalsın." Alex in önerisi kafaya yatkındı.
"Ben kalırım." Mabel bunu tereddüt etmeden söylemişti. Ben asıl konuya dönmek istiyordum.
"Peki bu bilgiyi size kim verdi ve nereye gidicez?"
"Kamptan kurtardığınız şu iblis verdi. Ayrıca gitmeniz gereken yeri iyi biliyorsunuz Bayan Snow."
"Evim değil mi?"
"Evet."
"Ama Dipper iyileşene kadar gidemeyiz. Burada kalmak zorundayız. Hem bu grup ayrıldığında daha güçsüz olur. Mabel biz de burada kalıcaz."
"Katılıyorum." Alex te beni destekleyince Elf Kral bizi odalarımızı gösterecek gardiyanlarla salondan çıkardı.

Alex ve ben yan yana ilerliyorduk. Mabel odasına değil, revire gitmek istemişti.

Gardiyan bizi kısa bir koridorun başında durdurdu.

"Ateş, sen birinci odaya, buz sen ikinci odaya." Sonra uzaklaşıp gitti.

"İrma bana hala bir cevap borçlu olduğunu biliyorsun değil mi?"
"Ne cevabı?"
"İlişkimiz hakkında."

Kanın yüzüme hücum ettiğini hissettim.

"Alex bak açıkçası ben şu kitaplarda ki hani ateş buzu öldürür yaklaşırsa şeyine falan inanmıyorum ama bak ben..."
"Korkuyorsun."
"Evet."
"Ama neyden?"
"Kalbini kırmaktan."
"Bak inan bana sen benim kalbimi kıramazsın ama ben senin kini fena yakabilirim."

Yüzümü bir gülümseme kapladı. İkinci odanın kapısına gelince kapıyı itekledim. Ama kapatırken bir ayak kapıyı durdurdu. İçeriye Alex girdi.

"Benden bu kadar çabuk kaçamazsın."
"Ne?"

Beni belimden kavrayıp kendine çekti ve dudaklarını dudağıma yapıştırdı.
Birkaç saniye sonra geri çekildi ve gülümsedi.

"Bana bak şu Elf Prens ******* bu odaya girmeyecek en azından oda da sadece sen varken yoksa..."

Küfür etmeden kapattım.

"Bakıyorum dilin çözülmüş."
"Evet belki."
"Hadi çık şuradan uykum var."
"Tamam tamam ama yine gelicem."
"Kapıyı çalarsın."

Alex i kapıya doğru iteledim ve kapıyı kapattım. Odaya girdiğimden beri ilk defa göz gezdirdim. Kuş tüylerini yolup ta yapılmış gibi duran bir yatak, bir salıncak, bir gardırop ve makyaj masası. Neyse en azından medeniyetten geri kalmamışlar.

Yatağa uzanıp tavanı izlemeye koyuldum. Perdelerin kıpırdanması ile gözlerimi tavandan çekip kapalı pencerelerin önüne asılmış perdelere baktım. Bir daha. Bir çeşit gölge etrafta dolanıyordu. İnsan gölgesi.

karlar kraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin