Kayra kapıyı kapattıktan sonra sıramın üzerinde oturan bana doğru uzandı. Saçlarımı kulaklarımın arkalarına tıkıştırdıktan sonra burnuma doğru yaklaşıp, öptü. İçimden geçen zıplamak ve “Beni burnumdan öptü!” diye dans etmekti fakat bunu yapmadım.
“Bu gerçekten harika.” Dedim kıkırdayarak.
Ellerini kaşlarıma değdirdi. İkisinin ortasını bulduğunda uzanıp orayı da bir öpücükle taçlandırdı.
“Öyle güzelsin ki…” Devam etmedi. Avuç içlerime doğru çekiştirdiğim tişörtümden beni çekip, parmaklarını benimkilere doladı.
“Asıl güzel olan sensin.” Diye mırıldandım. Kendimi hoş kokusuna bırakmak amacıyla ona sarıldım. Kolları tereddütsüzce beni bulmuştu.
“Yazman gerekenleri bitirmen için ne kadar süren kaldı?” Sorusuyla geri çekildim. Endişelenmiştim.
“Sadece iki hafta! Kılımı bile kıpırdatmadım.”
“Bak, ne yapalım? Bizde çalışabiliriz. Ev yarın boş olacak. Okul çıkışı birlikte bize gidelim ve birlikte yazalım. Aklımıza muhakkak bir şey gelecek. Bizim hakkımızda en ufak bir detay bile buna yeter.”
Gülümsedi. “Haklısın.”
Sırıttı ve bana doğru sokuldu. Dudaklarını yanağıma bastırdığında içimden birkaç parça koptu. Ancak onu durdurmak amacıyla yanağına dokundum. “Lütfen. Biri görebilir. Hatırlıyor musun? Biz okuldayız. OKUL.”
“Umurumda değil.” Dedi ve beni belimden çekip sıradan kaydırdı. Ona neredeyse yapıştığımda beni ellerimden iterek döndürdü.
“Ah, şimdi de dans mı edeceğiz?”
“Kendini buna bırak. Rahatla.”
Beni neredeyse o oynatıyordu. Hareketlerim estetik değildi. Daha çok ona uymak gibiydi. O beni döndürüp sallamaya devam etti. Kahkaha atmaya başlamıştım.
“İşte böyle. Rahatla.” Beni belimden tutarak, yere doğru eğdi. Dudakları dudaklarıma yakınlaştığında gözlerimi kapattım. Hey, teslim olmamalıyım.
Kapı sesi.
Gözlerimi korkuyla aralayıp dikilmeye çalıştığımda Kayra beni sakinleştirmek adına çekip tuttu.
“Öğretmen değildi.”
“Ne fark eder?” Ellerimi şakaklarıma bastırdım. “Yandık!”
“Sorun yok.”
“Sorun var!”
“Kuruntu yapıyorsun.”
“Bu kuruntu değil!”
Dirseklerimden tuttuğunda dilim tutuldu. Onları sıktı. Dokunuşu oldukça sertti. Bu canımı acıtmıştı.
“Canım yanıyor!” Gözleri parladı. Ancak yine de dirseklerimi bırakmamıştı. “Canımı acıtıyorsun! Hey, bırak beni! Kes şunu!” Kollarımı çekiştirdim ve sonunda kurtulmayı başardım. “Ne yaptığını sanıyorsun sen? Kayra!”
Gözleri bulanıktı, gözyaşları orada dans ederken ona doğru yaklaştım. Başparmağımı gözaltlarına sürdüm. Nemliydi. Bu gerçekten gözyaşıydı.
“Ne oldu?” Bu defa ben onu dirseklerinden tuttum. Kolunu çekiştirip sıraya oturdu.
“Demek böyle çığlık attı.” Başını ellerinin arasına aldı. “Böyle. Tam da böyle çığlık attı.” Başını iki yana salladı. Gerçeklerle kavga ederken ter içinde kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Hikayemiz ~ Askıda
Novela JuvenilKendi yolunu bulmaya çalışan, kimliğini kaybetmekten korkan, Milena olmak isteyen bir kız; Aden Turan. Umursamaz, sırlarla dolu, karanlık ve kilitli kutu olarak nitelendirilen bir çocuk; Kayra Soner. Aden'e yolculuğunda eşlik eden dostlar; Nehir, Öy...