Sabah kalktigimda annem yine kahvaltıya çağırıyordu.
Deniz uyanmamıştır diye düşünüp odasına daldım.
Bir de ne göreyim, yatak boş, deniz yok.
Kalkmış olabilir deyip aşağı indim ama orda da yoktu.
Anneme sordum ve sabah koşusuna çıktığını öğrendim.
Derken deniz eve giriş yaptı.
Anneme Günaydın deyip bana göz kırparak odasına çıktığında peşinden gittim ve "Günaydın beyfendi maşallah pek dinciz, her zaman böyle misiniz?" Diye sormadan edemedim.
Önceden salyaları akarak öğlene kadar uyuyan çocuk şimdi sabahın 5'inde kalkıp koşuya gidiyor.
Ee formunun ve fiziginin sebebi şimdi anlaşılıyor.
"Artik böyle, neyse ben duşa"diyip sıvıştı.
Allahtan sabır dileyip odama gittim ve giyindim.
Kahvaltimizi da ettikten sonra okul için yola çıktık.
Okula vardığımızda kızların denizi kesmesi eşliğinde müdürün odasına gidip sınıfını öğrendik.
Buraklarin sinifindaydi.
Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim
Denize sınıfını gösterip kendi sınıfıma gittim.
Günüm denize okulu tanıtıp gezdirmekle geçti.
Farkettim ki burak bugün okula gelmemişti.
×××
Gün bitip eve geldiğimizde yorgundum, denizin enerjisi beni mahvetmisti.
Bide utanmaz gibi demez mi "kuzen okuldaki kızlar fenaa" diye! Deli oğlan.
Yemek yiyip odama çıktığımda burağın story attığını görüp baktım.
Bakmaz olaydım, bu ne lan!
Şortlu, uzun boylu, fiziği güzel, sarışın (ama doğal sarışın) bi kızla sarılan bi fotoğraf atmış. Hemde gecenin bu saatinde. Allahım sana geliyorum ya bu ne!
Sakinlesmem için kulaklık takarak müzik dinlemeyi denedim.
Tabiki işe yaradı, ne bekliyodunuz ki? Müzik herşeyin ilacı.
Kulaklarımda ezhelin sesi ve uykuya dalış..Biraz gec oldu ama güç olmadı.
Neyse yeni bölüm sizlerle!
Kısalığına aldırış etmeyin iyi okumalar.