Yeni bir başlangıç

104 7 0
                                    

Annem beni okula arabayla götürüyordu. Ne vardı yani lise ikiden sonra Moskova'ya taşınmasaydık. Orada en yakın arkadaşlarını bıraktım.

-Hadi tatlım, geldik.

Başımı sallayıp arabadan indim. Okul çok büyüktü. Şaşırmıştım. Arkama döndüm. Annem bana dikiz aynasından el salladı. Okulun böyle olacağını hiç düşünmüyordum.

Büyük bir şaşkınlık içinde merdivenlere doğru yaklaştım. Okulda biraz tur attıktan sonra müdürün odasını buldum. Ders programım, öğretmenlerimin isimleri ve dersleri, dolabımın yeri hepsi müdürün bana verdiği bu kağıtta yazıyordu.

Kâğıtta yazana göre ilk ders tarihdi. Dolabımın yanına gittim, dolabımı yerleştirdikten sonra tarih kitabımı aldım ve sınıfa doğru yürümeye başladım. Saatime baktım. Dersin başlamasına henüz 17 dakika vardı.

Sınıfa girdim ve boş bir yer aramaya başladım. Bir ses bana:

-Buraya oturabilirsin, dedi. Teşekkür ettim.

-Merhaba. Yeni geldin sanırım. Seni daha önce hiç görmedim buralarda.

-Evet

-Pardon kendimi tanıtmadım. Ben Deniz PESVA.

-Tanıştığıma memnun oldum. Bende Ada, Ada Meriç TUANA.

Hoca sınıfa girdi. Buruşuk yüzü vardı. Gerçekten de tarihle alakası vardı. Tarih öncesinden kalma biri gibiydi. Ama sevimli bir tipi vardı. Üzerinde beyaz tüyü olan pembe şapkasıyla pembe ceketi ve dizlerindeki pembe eteği birbirine çok uyuyordu. Pamuğa benzeyen siyah saçları vardı. Eylenceli birine benziyordu, fakat ders pek de öyle geçmiyordu.

Okul neyseki bitmişti. Bu okulu pek sevdiğimi söylenemezdim açıkçası. Çantamdan mp3' ümü cıkardım. Kulaklıkları taktım, rastgele bir şarkı açtım ve dinlemeye başladım. Yol kısa ama sıkıcıydı.

Eve gidince çantamı bir kenara bırakıp yatağına uzandım. Biraz sonra kapı çaldı.

-Kızım seni tanıştırmak istediğim biri var, dedi annem.

Ona birazdan geleceğimi söyledim. Birkaç dakika sonra aşşağı indim. Televizyonun karşısındaki koltukta oturan tatlı, benim yaşlarımda bir kız vardı.

-Burada ne arıyorsun?

-Aslında beni annen çağırdı.

Mutfağa gittiğimde annem birşeyler hazırlıyordu. Bana içeri geçmemi söyledi ve elleriyle sırtıma doğru hafifçe itti. İçeri girdim ve bir koltuğa oturdum. Kızın yüzünü yandan, gözlerimi kaydırarak hafifçe süzdüm. Kumandayı elime aldım ve rastgele bir kanal açtım. Kız etrafı süzmeye başladı. Muhtemelen canı sıkılmıştı. Temiz bir suratı vardı. Bu yüzle herkezi herşeye ikna edebilecek gibiydi. Saçları göğüslerine kadar uzanıyordu. Renkli gözleri ve dolgun dudakları vardı. Açıkçası hoş bir kızdı.

Annem elinde iki tabak bisküvi ve yanında iki bardak sarı kola olan bir tepsiyle içeri girdi.

-Bu yan evde oturan Alara, dedi ve elindekileri önümüzdeki sehpaya bıraktıktan sonra mutfağa yönelerek

-Birbirinizi tanımaya çalışın. dedi.

Söze önce ben başladım.

-Merhaba, ben Ada.

-Tanıştığıma memnun oldum, ben de Alara.

-Bende. Burada genelde ne yaparsın?

-Aslında burada pek arkadaşım yok. Okan ve ben genelde aşşağıdaki çimenlere iner orada konuşuruz.

-Aşşağıda çimenlik mi var?

-Orayı küçükken birlikte bulmuştuk. Hep oraya gideriz.

-Okan kardeşin mi?

-Hayır ama kardeş gibiyiz.

-Peki, kardeşin var mı?

-Hayır, senin?

-Maalesef. Burada annemle kalıyoruz.

-Peki ya baban?

-Gideli çok uzun zaman oldu.

-Ne için? Nereye gitti ki?

-Çok güzel ve çok uzak bir yere.

-Yani ...

-Evet öldü.

-Üzgünüm. Keşke sormasaydım.

-Üzülmene gerek yok. Senin vatan değildi.

Ortalık biraz sessiz kaldı. Bana:

-Yarın bir işin var mı? dedi. Bir işimin olmadığını söyledim.

-Öyleyse yarın bir cafeye gidelim mi? Daha rahat konuşuruz.

-Peki.

Kız kapıya doğru yöneldi, birkaç adım attı. Bende arkasından gidiyordum. Yavaşca arkasına döndü.

-Saat 3'de kapımı çalar mısın?

Kafam dalgındı. Geçiştirircesine:

-Hı hı. Tabi çalarım.

Tekrar yürümeye devam etti. Kapıyı açtı, ayakkabısını hızlıca giydi ve "güle güle " dercesine tebessüm ederek el salladı. Evine kadar yavaş adımlarla hiç arkasına bakmadan yürüdü. Vicudumun sadece yarısı görünüyordu kapıdan. Evlerinin önüne geldiğinde gözünün ucuyla kapıya baktı. Beni görmemiş olacak ki kafasını çevirip tekrar baktı. Suratı asıktı. Benim baktığımı görünce tekrar gülümsedi. Elindeki anahtarlarla önüne dönerek kapıyı açtı ve içeri girdi. Tekrar bakmadan kapıyı kapattı. Suratının asık olma nedenini anlayamamıştım.

KIRMIZI YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin