"Malfoy masummuş Ginny."
~•~•"Sen ne saçmalıyorsun?"
Jordan başını bu tepkiden dolayı anlayışla salladı. Kolunu Ginny'nin omzuna sardı ve sakin bir muggle kafesine yürüdüler. Oturduklarında ilk konuşan Ginny oldu.
"Bunu ortaya çıkaran Harry mi?"
Sesinde hayal kırıklığı yoktu. Aksine tezinin doğrulanmasını ister bir hali vardı. Jordan kısa bir saniye kızın güzelliğini süzdü.
"Aynen öyle güzellik." dedikten sonra olanı biteni ve günlüğü Ginny'nin gözlerinin büyümesini izleyerek anlattı. Kız nefesini tutmuştu.
"Merlin ordusu! Malfoy bunca sırrı nasıl taşımış onlarca yıl?" sesinin titremesine engel olamıyordu. "Bunları ne zaman öğrendin?"
"Humm bir bakalım. Ben buraya gelmek için George'tan izin alırken Harry Azkaban'a gidiyordu."
"Ne yani sırf bana haber vermeye mi geldin?" biraz kafası karışmış olsa da birinin onu düşünmesi hoşuna gitmişti. Duyduklarının şokunu atlatamadığı halde Jordan'a sıcak bir gülümseme göstermeye çalıştı. Hissettiği buydu. Sıcaklık.
"Ah be güzelim. Gözlerini ne zaman açacaksın?" Jordan bunu lakayt bir şekilde sorsa da sesindeki beklenti kendini belli ediyordu.
"Kafamı Malfoy'a yormak istemediğime karar verdim. Ne de olsa evdeki herkes gerekeni yapmıştır. Gözlerimi açmama yardım etmeye ne dersin?" içinde hareketlenen duygu her neyse eski Ginny'nin muzip tavırlarını sergilemesini sağlıyordu. Jordan ona ışıl ışıl baktı.
"Seve seve derim!" dedi.
~•~•
St.Mungo, Hermione'den gelen mektup üzerine Malfoy'u kontrol etmesi için Li'yi gönderdi. Hareketlerini sessizce bir köşeden endişeyle izleyen Harry omzundaki elle kendine geldi. Luna'yı görünce rahatladı ve Li'yi izlemeye devam etti. Li işini bitirince ışıldayarak onlara döndü.
"İyi olacak. Bir ila üç saat içinde ateşi düşer. Hala çok güçlü." sonra kaşlarını çattı. "Ruh emicilere o kadar süre maruz kalıpta hala bu kadar direnci olması çok güçlü olduğunu gösterir."Harry'nin içi rahatlamıştı. Bu sırada iki eski sınıf arkadaşı hasret giderirken onu oda da bırakıp çıktılar. Harry Li'nin neden tanıdık geldiğini Luna'ya "Loony" diye hitap edişinde hiçbir dalga kırıntısı duymadığında hatırlamıştı. Rawenclaw'da onların senesindeki en çekik gözlü büyücüydü belki de. Tanıdık insanları görmek de rahatlatıyordu Harry'yi, güvenilir ellerde olduğunu hissettiriyordu.
Ağır adımlarla Malfoy'a yaklaştı. Gözünü açtığında ilk kelimesi ne olacak diye düşünmekten kendini alamamıştı.
Narcissa'yı sorarsa ne diyecekti? Kadının naaşı Azkaban'dan çıkarılmış ve işlemler tamamlandıktan sonra Andromeda'ya teslim edilmişti. Kadın cenaze işleri ile ilgilenirken, kötü etkilenmesine diye Teddy'yi Kovuk'a göndermişti.Gidip Teddy'yi görmeyi aklının bir köşesine not ettikten sonra dikkatini tekrar Malfoy'a çevirdi. Hala beyaz olsa da sağlığının toparlandığına dair emareler kendini gösteriyordu. Gözlerinin altında daha azlık morluk vardı ve daha derin nefes alıyordu. Harry eline bir bez aldı. Kazandaki serin suya daldırdı. Li bu kazana birkaç damla iksir birkaç tane şifalı ot atmıştı. Çıkarıp bezi sıktı. Büyü de kullanabilirdi pekala ama onu getirdiği ilk gece kullanmadığı gibi şimdi de kullanmayacaktı. Alnındaki teri sildi. Yüzünü sildi. Boynuna doğru bezi indirdiğinde yine gözlerinde acı hissetti. Yine mi ağlıyordu? "Ah kahretsin" dedi. Ama devam etti. Sadece kıyafetlerini değiştirmek için büyü kullanıyordu, rahatsız etmek istemediği için. Temizlik ve kıyafet işi bitince tepsideki kabak türlüsünü eline aldı. Malfoy güçsüzdü ama oto refleksleri çalışıyordu. Yani su içirmek ve çiğnemek zorunda olmayacağı her türlü yemeği bilinçsizce de olsa kabul ediyordu. Yumuşak kabaklar da onun tutabilmesi için küçücük kesilmişti. Molly kendisi gelmese de hergün ikisine yetecek kadar yemek kapısını çalıyordu Harry'nin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azkaban'dan Yankılanan Çığlık (Düzenleniyor)
Fanfic[Tamamlandı](smut+fluff+action+drama!) Harry, Draco'nun da aynı şeyleri düşündüğünü asla tahmin etmeksizin adamı banyoya götürdü. Temiz kıyafetler ve havlular verdikten sonra şansını denemek istedi. "Yardım istemediğine emin misin?" dedi. Arsız bir...