Bölüm şarkısı;
Beyonce - Crazy İn Love
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~2 gün önce..
Jongdae..
Korkuyorum evet ama öyle bazı insanlar gibi herhangi bir hayvandan, yükseklikten ya da ölümden değil. Sesini duyamamaktan korkuyorum, elini tutamamaktan korkuyorum, gözlerine bakamamaktan korkuyorum, tenlerimizi karıştıramamaktan korkuyorum, layığıyla sevememekten korkuyorum mesela, özetle ben onu kaybetmekten korkuyorum aslıda. Bazı bazı zamanlarda ölümden de korkuyorum yalan söylemeyeceğim ama ben ölürsem başkasının olur diye veya ben ölürsem incitirler onu diye korkuyorum.Alev alev onu arzuluyor tenim günün her saati, dudaklarım dudaklarına susuyor günün her saniyesi. Onun yanı ateş, onun yanı sıcak, yokluğuysa buz. Kalbimin her an onu arzulaması aklı başında bir insan için olasıdan çok uzak ama normal bir insan değildim ve normal bir insan değildi. Bu dünya da normal olmayan iki insan birbirini buldu ve dünya o an güzel bir yer olmuştu. Onu tanımadan önceki yıllarda yaşamadığımı farkettim sonra, onunla nefes almaya başlamıştım ve onunla son bulsun istiyordum nefesim. Onu seviyordum ömrümüm kalanını ona verecek kadar, hayatımda ilk kez kaybetmekten korkacak kadar seviyordum.
Bugün şirkette düzenlenen yemeğe katılmak zorundaydık ve bense bana istemediğim bir şey yaptırdığında Minseok'u çıldırtmaya bayılıyordum. Duştan çıktıktan sonra, onun sevdiği gibi beyaz gömleğimi giyip önünü birkaç düğmesi açık kalacak şekilde ilikledim, belki başka pantolon seçebilirdim ama onu delirtmek için kalçalarımı oldukça belli eden siyah kumaş pantolonumu da giydikten sonra gömleğimi pantolon içine sokup geçen hafta doğum günümde bana aldığı; düz, silindir şeklinde, gümüş kol düğmelerimi taktım. Siyah rugan ayakkabılarımı da giyip, onu deli ettiğini söyleyip kendi elleriyle boyadığı kızıl saçlarımı biraz karıştırarak şekillendirdim. En sonunda onu delirtmenin asıl püf ve son noktası olan baharatlı parfümümü alıp kulak arkasından başlayarak gerdanım da dahil olmak üzere sıktım. Artık hazırdım, son olarak siyah ceketimi de giyinip aynanın karşısına geçtim ve bir kez kendime baktım, tam da Minseok'un deli olacağı o look içerisindeydim.
"Sen görürsün Minseok, madem o istemediğim yemeğe gitmek zorundayım sen de kıvranmak zorundasın bebeğim."
Telefonum ve cüzdanımı da aldığım sırada Minseok sabırsızlanmış olacak ki aşağı kattan seslendi.
"Hayatım hazır mısın? Seni görmek için sabırsızlanıyorum, hem yemeğe de geç kalacağız."
Aklını alacağım sevgilim, beni ısrarla o yemeğe gitmeye ikna etmenin pişmanlığını yaşayacaksın.
Son bir kez daha kendimi kontrol edip aşağı kata indim. Minseok krem koltukta oturmuş telefonuyla ilgileniyordu, adım seslerimle başını telefondan kaldırıp bana doğru baktı, karşısındaki görüntüyle yüzündeki masum ifadenin yerini bir anda sexy denebilecek bakışlara bırakması kısa sürdü. Yanına iyice yaklaşıp aramızda bir nefes boşluk bırakarak dudaklarına doğru fısıldadım.
"Ne düşünüyorsun bebeğim,nasıl olmuş?"
Minseok'un dili tutulmuştu iki kelimeyi bir cümle yapmakta zorlanıyordu. Bense oldukça eğleniyordum bu durumdan çünkü istemediğim bir yere gitmeye zorlayarak fazlaca hak etmişti. Beni belimden kavrayıp iyice kendine yapıştırdığında, yutkunuşları gözümün önünde daha da belirginleşmişti. Sertleşen erkekliğiniyse pantolonumun üzerinden tenimde hissediyordum.
"Harika görünüyorsun bebeğim, bu dar pantolonu giyeceğini söylememiştin ama."
Ben bu durumdan oldukça zevk alırken, Minseok yemeği boşverip, beni yatağa atmamak için kendine hakim olmaya çalışıyordu fakat elleri onunla aynı fikirde olmayacak ki belirgin kalçalarımda gezinmeye çoktan başlamışlardı.