Daha Kötü

19 3 0
                                    

Murat

Bizi gerçek anlamda içine hapseden ışığın, başta yediğim yumruğun etkisiyle gördüğüm bir hayal olduğunu düşünmüştüm. Ukala kız sahiden sert vurmuştu. Ama diğerlerinin de benimle aynı durumda olması bu saçmalığı gerçekten yaşadığımızın kanıtıydı.

Buna inanmak çok zordu ama ışıktan bir balonun içindeydik ve hızla yükseliyorduk. Nazlı isimli kız bayılmıştı ve Arda bulunduğumuz durumu unutmuş onu ayıltmaya çalışıyordu.

Arda'nın Direnç diye tanıttığı ve muhtemelen sol gözümü morartmış olan kız ise ışık balonunu incelemeyi bitirince dik dik bana bakmaya başladı. Normalde sakin bir insanımdır ama bu kızın bakışları.. "Ne bakıyorsun? Ben mi yaptım?"

"Bilmiyorum ama sen ve şu kızla tanışınca başladı bu saçmalık."

"Ama inatla belirttiğin şekilde 'sizin mekanınızda' oldu bunlar. Belki sizinle ilgilidir."

"Girmeseydin o zaman."

Sonunda Nazlı'yı ayıltmayı başaran Arda ayağa kalkıp "Şu saçma kavgayı kesip daha da saçma olan durumumuza odaklanabilir miyiz? Çünkü eğer gözlerim ya da gözlüklerim beni yanıltmıyorsa ışıktan bir balonun içinde uçuyoruz."

Arda durumumuzun garipliğini kavramamızı bekleyerek bakarken teslim olur gibi ellerimi kaldırdım.

"Tamam ateşkes."

Hepimiz gözlerimizi Direnç'e dikince umursamazca omzunu silkip Nazlı'nın yanına oturdu. Hala yarı uykuda gibi olan Nazlı korkuyla

"Bu yaşadığımız hakkında bir fikri olan var mı? Uzaylılara ne dersiniz?" diye sorunca Direnç ve ben aynı anda güldük. Sonra o bana bakıp surat asınca ben de gülmeyi kesmek zorunda kaldım. Gerçekten bu kızın derdi neydi?

Bizim sessiz kavgamızdan habersiz olan Arda Nazlı'ya döndü. "Uzaylılara inanmıyorum, zaten olsalardı bilim onlara ulaşırdı.

Direnç refleksi olduğunu düşünmeye başladığım şekilde gözlerini devirdi. "Arda'cım senin bilimin bunu bize yapan her kimse ya da neyse ona da ulaşamamış bak. Bence bu doğaüstü bir şey. "

Artık iyice tedirgin görünen Nazlı "Öylesi daha kötü değil mi?" diye sordu.

Ama hiçbirimizin buna bir cevabı yoktu.

Arda

Nazlı'nın cevapsız sorusu hala havada asılı dururken ışık balonumuz aniden hızlanıp, aynı hızla birden durdu.

Çığlıkları kesilen gergin arkadaşlarımı rahatlatmak isteyerek "Eh, ışık aracımızın park stili bu herhalde," dedim ama onlar bana dik dik bakınca çenemi kapamam gerektiğini anladım.

Biz tekrar gergince ne olacağını beklerken etrafımızdaki ışık rüzgar yemiş gibi dağılmaya başladı. Tamamen kaybolunca hep birlikte sert bir zemine doğru yuvarlandık.

Nazlı belini tutarak ayağa kalktı. "Cennete daha acısız geleceğimi düşünürdüm."

Aynı şekilde ayağa kalkan Direnç içinde bulunduğumuz loş odaya göz gezdirip "Ya da oranın daha ferah olacağını," diye mırıldandı.

Ben de biranda dibimde beliren yaşlı kadına bakıp "Ve ben de hurilerin güzel olduğunu." dedim.

Kadın önce dilimizi anlamıyormuş gibi kaşlarını çattı sonra da anlayışla gülümsedi. "Hoşgeldiniz, uzun zamandır sizi arıyorduk. Hepinize aynı anda ulaşmamız kaderin ne hoş bir oyunu değil mi?

Bunun kaderin bir oyunu olduğu belliydi ama hoş olduğundan o kadar da emin değildim..

Nazlı

YERSİZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin