Bölüm 6

2.2K 215 110
                                    

Tam amfiyi terk etmek üzereydim ki, Harry bileğimi yakaladı. Beni tutup daha da fazla sinirlenmek üzere olduğumu zerre umursamadan yanına doğru çektiğinde Clara muzip bir tavırla gülümsemek ile ona attığım öldürücü bakışlardan dolayı korkmak arasında sıkışıp kalmıştı. Bileğimi kurtarmaya çalışırken gerçekten aslında ufacık bir çocuk gibi kimsenin elinde olmayan nedenlerden dolayı tavır yapıyor olduğumu anlamam, başkalarının da anlaması zor olan bir şey değildi. Tam aksine Harry ona sinirlendiğim ilk andan beri aşırı tepki verdiğim konusunda beni uyarıp duruyordu. Ama elimde değildi. Kendime engel olamıyordum.

Sanki benden uzak dursun istedikçe evren daha da çok yakınlaşmamız için oyun oynuyordu.

"Clara, Amber seni neyle tehdit ederse etsin dinleme. Bizi yalnız bırak olur mu?"

"Tabii ki," dedi Clara. "Ben de zaten-"

"Clara bak Tanrı şahidim olsun ki-"

"Amber cidden yeter." Harry sözümü kesti. Kaşlarını tamam mı dercesine kaldırdıktan sonra onu yanıtlamamı beklemeden tekrar Clara'ya döndü. "Eğer ikinizin bir programı varsa ben Amber'ı bırakırım. Ama şimdilik benimle."

Clara tatmin olmuş bir ifadeyle gülümsedi. Sanki saniyeler önce öfkeden deliye dönmüş en yakın arkadaşının vermek üzere olduğu belirsiz tepkilerden manyak gibi korkan o değildi. Gözlerimin içine bakıp yapmacık bir şirinlikle gülümsedikten sonra, kızıl saçlarını arkaya doğru savurdu.

Eh, şimdilik tadını çıkarsın. Akşama arkaya doğru savuracak tek bir saç teli bile kalmayacaktı çünkü.

"Tamamen senindir. Ben de Damon'ı ararım."

Şaşkınlıkla Clara'ya baktım. Her seferinde beni bu şekilde satışa getirdiği için bunun hesabını ona soracak ve cezasını misli misli çektiğine bir şekilde emin olacaktım. Bunu yapacağımı da çok iyi biliyordu.

"Güzel." dedi Harry. "Sonra görüşürsünüz öyleyse."

Clara'dan önce çıktık. Beni arkasından sürüklemeden önce koridoru kontrol etti. Muhtemelen eğer ikimizi bu şekilde gören bir öğrenci olursa daha fazla yaygara kopartacağımı biliyordu. Bu yüzden tedbirli davranarak adımlar attı. Kimsenin olmadığına emin olduktan sonra beni peşi sıra sürüklemeye devam etti.

Neden bu kadar öfkeden deliye döndüğümü çok iyi biliyordum aslında.

Harry çok iyi bir adamdı. Öncelikle kibardı, evet dışarıdan bakıldığında buz gibi bir soğukluğu yoktu ama genel olarak insanlara çok yakın davrandığını da söyleyemezdiniz. Yemekte en yakın arkadaşı olduğunu düşünmeme rağmen Damon'a ne kadar da mesafeli olduğunu görmüştüm. Ölçülüydü.

Sululuk yaptığı tek lanet olası insan bendim.

Ben.

Amber.

Bir kapıyı açıp beni odasına resmen çekti. Kapıyı arkamızdan çarparak kapattığında, ne cesaretle bunu yapıyor olduğunu düşünüp içimdeki öfkenin daha da çok körüklenmesine kendi kendime sebep oldum. Çantamı sinirle masasının önünde duran koltuklardan birine attığımda, içimden nasıl böyle bir manyak çıktığını düşünen şaşkın gözlerle beni seyrediyordu.

"Amber bak gerçekten sabrımı zorluyorsun artık."

"Sen ve senin işgüzarlıkların da benim sabrımı zorluyor!" diye bağırdım. "Ne bekliyordun? Filmlerdeki klişelere benzeyen öğretmen öğrenci ilişkisini yaşayacağımızı mı? Buna bu kadar inandın mı?"

"Pekala!" ellerini pes etmiş gibi havaya kaldırdı, sesini beni bastırabilmek için de yükseltmişti. "Sen kazandın, oldu mu? Sana buraya başladığımı söylemeliydim. En azından şimdi şu aptal kavgayı yapmıyor olurduk-"

From The Dining Table || styles Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin