Gögsündeki ağrı devam ederken, artık okula gitme vakti gelmiş ve Dilhun halen uyuyamamıştı. Üzerini giyinip artık kardeşi Poyraz ile birlikte okula gitmesi gerekiyordu. Dilhun bir kaç defa seslendi ama Poyraz uyanmadı. Sonra annesine söyledi Poyrazı uyandırmasını ama üzerini değiştirip geldiğinde annesinin acı çığlığı ile uykusu tamamen kaçtı...
Poyraz artık nefes almıyordu... Dilhun bunun üzerine gögsündeki ağrının sebebi oldugunu anladı ve ağlamaya başladı. Annesi hemen ambulansı aramıştı ama artık ellerinden gelen bir şey olmadıgını söylediklerinde dünya annesinin ve Dilhun'un başına bir kez daha yıkılmıştı..
Annesi yanlız başına kalan ve evlatlarından bir tanesini daha kaybetmenin acısıyla Dilhun ile başbaşa kalmıştı. Hayata tutunmaları için bir Sebeb ve artık bir özgüven gerekiyordu.. Dilhun artık yanlız kalmış annesi çalışırken evde kardeşi Poyrazın kıyafetleri ve eşyalarına bakıp ağlıyordu.
Kendini toplaması gerekiyordu ama bir yandan da hastalığı ilerliyor vücudunun her yanını sarıyordu. Dilhun bunun farkında olmasa da annesi farkına varıyor bir çare bulmak için her yolu deniyordu... Dilhun artık annesine yük olmak istemediği için bir yandan derslerini aksatmamak bir yandan da çalışması gerekiyordu.
Küçük yaşta babasının cezaevinde olması ve kardeşini kaybetmesi gerçekten Dilhun ve annesi için ne kadar zor olsa da kendini toplayıp para kazanması gerektiğini düşünürken sokakta gördügü, sıcak havalarda esnafa satılan soguk su satıcı cocukları kendine yol gösterici gördü ve onlar gibi soguk su satıp annesine okul masraflarını yük olmak istemedi..