"Şimdi bana öyle bir şeyler söyle ki durup dururken..."
"Dicle bir bekle be kızım konuşmamız gerek!"
En sonunda adımlarımı yavaşlatıp durduğumda arkamı dönerek onun yanıma gelmesini bekledim. Tam önümde durduğunda sinirle konuşmaya başladım.
"Sen benimle kızımlı mızımlı konuşamazsın!"
Sabır dilercesine tavana bakıp derin bir nefes verdi ve saçlarını karıştırdı. "Ama beni dinlemiyorsun ki!"
Adımlarımı tekrar hızlandırmaya başladım ama bu sefer bana yetişebişecek bir şekilde yürüyordum. "Seni dinlemem gereken bir samimiyetimiz olmadı çünkü."
"Ama trip atıyorsun!"
Ona döndüm. "Ne tribi ya onca gün geçmesine rağmen adını bile bilmediğim bir insana neden trip atayım ki ne haddime!"
Dudaklarını kıvırdı. "Adımımı bilmek istiyorsun?"
Suratımı buruşturdum. "Banane senin adından be!"
"Bana sesini yükseltme."
Etrafıma bakınıp ona döndüm. "İstediğim gibi de yükseltirim! Polisi arayın benimle zorla konuşmak isteyen bir şahıs yanımda!"
Eliyle ağzımı kapattı. "Bağırma rezil oluyoruz."
Ağzımla elini ısırdım. "Rezil oluyoruz deyip sabahtan beri bana bağıran gerizekalı da kim acaba!"
Acıyla elini ağzımdan çekip sallarken elini pantolununa sürtüp konuşmaya başladı. "Lütfen şurada bir yere oturup konuşabilir miyiz?"
Elimde tuttuğum poşetin yere dümüş olduğunu görünce eğilip elime aldım. "Seninle konuşacak bir şeyim yok bir özür dilemeyi bile beceremiyorsum sıçtıkça sıvadın, görüşürüz."
Onun konuşmasına fırsat bile tanımadan kendimi solumda kapıları açılmış olan asansörün içine attım, o benim peşimde koşup asansörü açmaya çalışsa da çoktan kapanmıştı, ona el salladım. Çantamda duran kulaklıklarımı telefona takıp ardından da kulağıma taktım.
(Yüzsüz)
Nasılsın?
(Dicle)
Sinirli sen?
(Yüzsüz)
İdare eder sen neden sinirlisin
Kaşlarımı çattım, ağzımdan laf mı almaya çalışıyordu bu?
Bana sarhoş olduğu gece çay tiryakisi olduğunu söylemişti ama sarhoş diye pek dikkate almamıştım, çay tiryakisi bana mesaj attığında ya onun yanından ayrılmış oluyordum ya da aynı ortamda olmuyorduk. Aynı ortamdayken onun eline telefonu alışını bile görmemiştim.
Kafam karmakarışıktı ona sorsam sarhoşken saçma sapan konuşmuşum işte tarzında cevaplar vereceğine adım gibi emindim, elimde kanıt olsa bile onun karşıma kendi kararlıyla çıkmasını bekleyecektim çünkü ona saygı duyuyordum. Zaten o geceyle ilgili hiçbir şey hatırlamadığından rahattım, kendisi sarhoş kafayla bana çay tiryakisi olduğunu söylese üzülebilirdi.
(Dicle)
Gerizekalının tekiyle uğraşıyorum konuşmamız lazım konuşmamız lazım diye etrafımda dolanıyor benden özür dilemesi gerektiğini düşünüyor ama dilemesi gerekmiyor
(Yüzsüz)
Bunları ona söylesene
(Dicle)
Of çok gıcık birisi!
Daha adını bile bilmiyorum inanabiliyor musun?
Ama onu sinir etmek çok eğlenceliDediklerimi görmediğinde mesajlaşmadan çıkıp telefonumu kilitledim, en sevdiğim şarkılardan birisi çalmaya başladığında otobüs durağında hafifçe yerimde sallanmaya başladım.
"Şimdi bana öyle bir şeyler söyle ki durup dururken, tam hayattan vazgeçerken beni aşka inandır."
Birisininin beni bileklerimden sertçe tutup kendisine çevirmesiyle kulaklıklarım kulağımdan çıkıp yere düşerken şaşkınlıkla olanları anlamaya çalışıyordum, karşımdakini görmemle ağzımı açmış konuşmaya başlayacakken işaret parmağını dudaklarıma koyarak beni susturdu.
"Sus, beni dinleyeceksin."
Yutkunamadım.
Beni kendisine çekip ellerini belime doladığında ne yaptığını yeni idrak edebilmiştim, bana sarılmıştı. Kafasını biraz daha eğip çenesini omzuma koyduğunda kulağıma fısıldadı.
"Özür dilerim."
Not: Dicle'den özür dilemesinin sebebi Dicle'yi yanlış anlaması ve onunla birlikte olduğunu sanması bir önceki bölümde Dicle o öyle sandı diye ona çok sinirlenmişti zaten♡
Ek olarak bana ulaşmak isteyenler hesaplarım;
instagram: Ezgi.ozdemiir
E.Ö
YOU ARE READING
Tea• Texting(Final Oldu)
Short StoryOkulun en üst katına çıkıp sevdiğim kitabı okumaya başladığımda, telefonuma üst üste mesaj gelince sinirle okuduğum kitabı kapatıp telefonu elime aldım. Şimdiden bela okumaya başlamıştım İrem'e. İrem dışında bana mesaj atacak başka arkadaşım yoktu...