2. Talihsiz Serüvenler Dizisi

42 3 0
                                    

Suyumu doldurup anahtarımı takılı olduğu yerden çıkardım ve kapımızı kilitledim. Hızlı hızlı merdivene doğru yöneldiğimde gözüme küçük bir ışıltı parlar gibi oldu. Daha dikkatli baktığımda karşı daireye anahtar takılı olduğunu gördüm, sinirlerim birden tepeme sıçradı. Karşı dairemiz şimdilerde çok yaşlanan Bayan Chiltom'a aitti. Tüm hayatını bu dairede geçiren, çocuklarını orada kucağına alıp büyüten, kısacası bu dairede yaşlanan kadın eşi vefat ettikten sonra kendine bakamaz hale gelince kızının yanına, Bellflower'a taşınalı çok olmamıştı, belki altı ay. Ama dairesini satmaya veya kiraya vermeye katiyetle karşıydı, tüm anılarının olduğu yuvayı terketmek istemiyordu elbette. Her ne kadar çok iyi araba kullandığını iddia etse de artık sürekli gelip evini kolaçan edecek durumda da değildi, bu yüzden yedek anahtarını bize emanet etmişti ve bizden arada bir girip evine göz kulak olmamızı istemişti. Sanırım dün ben uyuduktan sonra ya da ben stüdyomuzda bale çalışırken kızların yaptığı da buydu. Fazla heyecandan uyuyamayınca yapılacaklar listesine ben olsam Bayan Chiltom'ın dairesini kontrol etmeyi eklemezdim, ama madem öyle yaptınız anahtarı nasıl kapının üstünde unutursunuz?! Ya hırsız girse, ya kadının özenle sakladığı hatıralarına bir zarar gelse nasıl hesap verirdik? Bir hışımla karşı kapıyı kilitleyip hiçbir şeyin ters gitmediğini umarak ve okuldan döndüğümde evi kontrol edeceğime kendime söz vererek merdivenlere atladım çünkü buna ayıracak vaktim şuan yoktu, bugün geç kalmayı göze alamazdım. Daha bir kat inmemişken bizim katta bir gümbürtü koptu. Tanrım, karşı daireden geliyordu! Bayan Chiltom'u içeri mi kitlemiştim yoksa? Ya da kızını, daha da kötüsü damadını falan?! Korkudan yüzüm solarken kaderime teslim olmak için koşarak yukarı çıktım ama ayaklarım geri kaçıyordu. Anahtarı elim titreyerek takıp çevirirken kopacak yaygaradan endişeleniyordum çünkü Bayan Chiltom'ın sağı solu belli olmazdı, aksi biriydi, kızı da kezâ öyleydi. Aynı zamanda her kimse aramızın kötü olmasını da istemezdim, sonuçta daireyi bize emanet etmişlerdi, ve okula geç kalıyordum! Kapı açıldığında bir çift yemyeşil göz öfkeyle parlayarak üzerime yürüdü adeta ve sudan çıkmış balığa döndüm, bu beklediğim senaryodan çok farklıydı ve çocuk Bayan Chiltom'ın damadı olamayacak kadar gençti.

"N'oluyor ya! Komik olduğunu- mu sanıyorsun.." diye bağırdı çocuk kapıdan hışımla çıkarken ama beti benzi atmış suratımı görünce sesi bağırırken ton düşürdü adeta.

"Ben-" dedim ama devamını getiremedim, domatese benzediğime emindim, o an sanki beynim durmuştu. Ben konuşamayınca çocuk kendisi devam etti.

"Ben okula geç kaldım." dedi gıcık ve suçlayıcı bir tavırla. Yemyeşil gözleri, açık kahverengi dağınık saçları vardı ve havalı bir kolej çocuğu olduğuna emindim.

"Ben de okula geç kaldım." diye cevapladım onun o sevimsiz tavrına karşılık vererek.

"Ama yine de yeni taşınmış biriyle alay etmeden geçmek istemedin kapımın önünden." diye bir çıkarımda bulundu, evet, gerçekten gıcıktı.

"Ben- ben bilerek bir şey yapmadım sandım ki-" diyemeden atladı, Tanrım sinirlerimi bozuyordu!

"Anlıyorum komik olacağını sandın ama değil her şey yeterince kötü gitmiyormuş gibi bir de bunlarla uğraşıyorum Tanrım." diye yakındı çocuk, son kısmı kendi kendine konuşuyor gibi geveledi.

"Bir saniye konuşmama müsade edecek misin?" dedim, sinirle sesim biraz yükselmişti artık. Cevap vermedi ve bekledi.

"Biz karşı daireyi arada kontrol ediyoruz, sahibi istedi. Arkadaşlarımın benden habersiz girip anahtarı da kapıda unuttuklarını sandım. Yeni komşuya ya da şakalara ayıracak vaktim yok olsa da sana şaka yapmazdım bundan emin olabilirsin, ayrıca okula daha da geç kaldım- bir saniye sen bu daireye mi taşındın?" dedim gözlerimi büyüterek, bir ton konuştuktan sonra bu cümleyi yeni idrak edebilmiştim, hiç böyle bir şey olacağı aklımıza gelmezdi çünkü.

Utançla DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin