• 2. •

158 30 35
                                    

- Kelebeklerin asla ölmediği yer

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

- Kelebeklerin asla ölmediği yer

Broken Iris,
Where Butterflies Never Die

* Geçmişin iki yüzü vardı. Birincisi bedenimizdi. Bedenimiz geçmişe aitti. İkincisiyse gölgemizdi. Ne olursa olsun peşimizi bırakmazdı. *

Aden, kısa saçlarını uzun bir süre toplamaya çalıştı. Ensesinde daha kısa saçlar olduğu için bir türlü toplayamıyordu. En sonunda pes ederek olduğu gibi bıraktı. İnsanlarla göz göze gelmemek için kestirmişti saçlarını. Kulağının arkasına atmaya çalıştığında da durmuyordu.

Bir an önce okulun bitmesini istiyordu, kalabalık artık onu çileden çıkarıyordu. İnsanlar bedenine hafif bir şekilde değse bile, birisi üzerine çamur atmış gibi kirli hissediyordu.

Derin bir nefes alarak sıradaki yerini aldı. Okulun kapanmasına üç hafta vardı ama en çekilmezi de bu kadındı. O kadar katıydı ki, sanki matematik dersindeymiş gibi ciddiyeti elden bırakmıyordu. Alt tarafı beden eğitimi öğretmeniydi.
Kadının gözleri Aden'in üzerinde takılı kaldı. Disiplini elden bırakmadığı için saç ve kıyafette çok katıydı.

"Saçlarını topla!" Kadının gür sesi salonda yankılandı. Kimseden çıt çıkmıyordu.

"Toplayamıyorum."

"Toplayamıyorsan ya tamamen kestir ya da hiç kestirme." Kızın saçları bir, iki hafta öncesine kadar uzundu. Birkaç gülme sesi işitti yanlardan ama aldırmadı.

"Bu sizi hiç ilgilendirmez."

Kadının kaşları çatıldı, "Terbiyesiz!" diye şakıdı birden. "Gruplara ayrılın, herkes faaliyet gösterecek. Tek tek kontrol edeceğim." Kadının bakışları Aden'in üzerinden bir an olsun ayrılmadı. "Sen gel benimle."

Mızmızlanan öğrenciler kadının dediği gibi birden dağılmaya başladı. Kız kadını takip ederek spor odasına girdi. Aslında kadının kendi odası gibiydi.

Masaya eğilip çekmeceyi karıştırdıktan sonra kıza döndü, elinde makas vardı. Aden kaşlarını çatarak kadına baktı.
Dudaklarını yalayarak kıza dikti gözlerini, makası parmaklarının arasında çeviriyordu. Bir de bu huyu vardı. Kızlar derste saçlarını bağlamazsa bir sonraki ders kesilmiş oluyordu. Ama hiçkimse şikayet edemiyordu. Erkeklerin ağzının içine düşerdi ama, tam bir pislikti.

"Madem toplayamıyorsun, sana önerilerimi hatırlıyor musun?" Kadın kaşlarını kaldırarak baktı. "Hayır mı? Benimle ilgili uydurulan hikayeleri duymuşsundur."
Kız sabırsızca bekledi, ne yapacaksa yapsın.

Kadın ona doğru atıldı, bir eli Aden'in kısa saçlarına doğru uzandığında elini bükerek onu duvara yasladı. Boyu kendisinden kısaydı, işi kolay olmuştu. "Bana bak, bir daha böyle bir şeye kalkışırsan yemin ederim seni öldürürüm."
Kadın kurtulmaya çalışıyor, çırpınıyordu adeta.

Elindeki makas tiz bir sesle yere düştüğünde, kadını bıraktı. Arkasına bile bakmadan kapıyı çarparak çıktı odadan. Kadının arkasından bağırdığını duyabiliyordu. Salondakilerin şaşkın bakışlarının ağırlığını üzerinde hissetti.
Sıra arkadaşı Sera'nın ona seslendiğini duydu ama durmadı.

Üzerini değiştirmekle uğraşmadan sınıfa çıktı. Kapıdan girdiği anda duraksadı. Sıranın üzerinde siyah bir zarf vardı. Üç gün önce kitapçıda bulduğu zarfın aynısıydı. Sıranın yanına gidip zarfı eline aldı. Üstünde bir şey yazmıyordu. Hemen ardından Sera sınıfa girdi.

"Bunu bırakanı gördün mü?" dedi, kızın sorularını umursamayarak.

"Ben çıkarken yoktu, en son ben çıktım."

Aden çantasını omzuna atarak çıktı. Okuldan çıkıp arka bahçeye dolandı. Her zaman oturduğu banka gitti. Piknik masası şeklindeydi, havalar öğlene kadar sıcak olduğu için bir ağacın altına çekilmişti.

Çantasını gelişigüzel bıraktı masanın üzerine. İçinden mavi kapaklı defterini ve kalemini çıkardı. Kalemin üzerinde adının ve soyadının harfleri işlenmişti.
Hediyeydi...

Zarfı eline alıp açtı. Şaşkınlıkla zarfın içine baktı. Katlanmış kağıdın yanında kurutulmuş bir papatya vardı. Çiçeklere bayılırdı. Kırmamaya çalışarak eline aldı papatyayı, ardından kağıdı çıkarıp zorlanarak açtı.
Arkasındaki notu sona saklamıştı.

Birisi kesinlikle onunla dalga geçiyordu, başka açıklaması yoktu. Etrafına bakındı ama kimseyi göremedi.

Bu sefer pencereden dışarı bakarkenki bir resimdi. Nefesinin kesildiğini hissetti. Resmi sıkıca kavradı. Bu. Bunu yapan sınıftan biri miydi? Başka sınıftan da olabilirdi. Sınıfta birkaç kişi hariç kimsenin adnı bilmiyordu. Bırak adını, yüzlerine bile doğru düzgün bakmıyordu. Biri niye bu kadar uğraşsın ki?

Nefesini verirken tuttuğunu farketmemişti bile. Kağıdı çevirip arkasındaki nota baktı.

"Ona iyi bak çünkü papatyalar en güzel yerlerde açar."

- K.

Aden yutkunarak notu defalarca okudu. "Ben papatyaları çoktan öldürdüm," diye mırıldandı. Ancak yine de papatyayı defterinin arasına koydu.

SON.🌹

İyi geceler! Umarım düzgün yazabilmişimdir.

Ateş.

Satır Çizgilerindeki PortrelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin