Kütüphanenin tozlu raflarına göz attın bir okulda verilecek en acı ceza bu olsa gerekti. Saatlerce kütüphaneyi temizleme... Şükürler olsun ki senin gibi temizleyecek iş yapacak en az 30 öğrenci vardı. Onlar sınıfındı orası ayrı... Aslında geveze sınıf arkadaşların saolsun kütüphaneyi yarına tertipli bir biçimde idareye teslim etmeliydiniz. Ki bu konuda konuşmak bile istemiyordun sen ne alâkaysan buradaydın ne konuşur ne de dersi dinlememezlik eder uslu uslu derslerine devam ederdin. Ne gerek vardı en önde hocayla yakında bütün olacak seni de cezalandırmaya resmen kurunun yanında yaşı da yakmışlardı. "Bence iş bölümü yapalım ne dersiniz?" Olumlu mırıltılar yükselten sınıfına göz attın burada okul temsilciniz olan Namjoon olmasa bir halt yapmazdılar. " O zaman 1 kitaplığı iki kişi halletsin?" "Onlarda kendi aralarında iş bölümü yaparlar zaten.." ♧♧♧ Herkes kendi kitaplığını temizliyordu. Sıraya göre hepinizi ayırmışlar listenin sondunda olan sen ise 29 kişinin olması acısıyla tek başına bbir kitaplığı üstleniyordun. Namjoon denen şahıssa bir kızın onun kulağına bir şeyler demesindendir dibinde idi. Arkandaki sandalyede oturmuş herkesi dikizliyordu. İnsan kalkar sana yardım ederdi. Buradaki bbelki en suçsuz kişi olmana rağmen en suçlu muamelesi görüyordun yahu! Ellerindeki eldivenleri çıkartıp kenara koydun terlemiştin açılan saçlarını toplayacak ardından işine devam edecektin. Saçlarını açtın ani gelen sıcaklıkla titredin. Tokanı almak için masana yönelecekken onu elinde tutan Namjoon'u farketmiştin. Sinirle havayı soludun işini çabucak bitirip evinde uyumak istiyordun. Cumartesi günü çekilecek çile değildi bu. "Lütfen tokamı geri ver." "Al." Ne yani bu kadar rahat mı veriyordu? Tokanı elinden alıp teşekkür ettin. Şaşırmıştın. ♧♧♧ Herkes kitapları düzenlemeye bitirirken sen daha toz alma kısmını sonlandırıyordun. Hızlı olmana ragmen bir türlü olmuyordu. Tek başına yapılacak bir şey değildi. "Bizimkisi bitti Namjoon biz gidiyoruz." Çaprazındaki kızın bağırmasıyla sert bir biçimde ofladın. Sen didin didin nereye gel adamlar işi bitirsin. Derin bir nefes alıp işine devam ettin eğer şu bitirenleri duymaya devam edersen çıldırma raddesine ayak basacaktın. ♧♧♧ Boşalmış kütüphaneye hüzünle baktın saat yediyi geçmiş sen hala düzenleme işinde takılı kalmıştın. Su içmek için aşağı indin yorgunluktan ölüyordun. "Namjoon sadece yarım saatliğine dinlensem olur mu?" "Dinlen." Parlayan gözlerle ona bakıp kafanı çantana koydun. ♧♧♧ Eline çarpan yumuşak şeyle gözlerini araladın. Karşına çıkan köpekle çığlığı basmış şoke olmuştun. Senin köpeğin yoktu ki? "Merhaba hanımefendi ben Dawon buranın çalışanıyım." "Ben neredeyim?" "Beyefendi sorularınızı bizzat yanıtlamak istediğini söylediği için ben cevaplayamıyorum. Sadece size şu kıyafetleri giyebileceğinizi ve aşağı inmenizi söylememi istedi." "Ne beyefendiymiş aman! Ne bu?" Dışarı çıkan kızla ofladın. Dün en son çantanın üstünde uyuyordun sen. ♧♧♧ "Aşağı inecekmişim nereden ineyim ben aşağı yahu ilerde bir koridor sağımda bir teras o bu şu nereden gideyim ben?" Söylene söylene merdivenleri aramaya başladın. Koridoru geçmeyi seçip direk oradan inecektin. Yani merdiven oradaysa. İlerledin. Karşına çıkan merdiven ile gülümseyip aşağı indin. "Jagi masaya gelmek ister misin?" Bir saniye Namjoon'un evinde olamazdın değil mi? ♧♧♧ "Anladım kısaca ailen karşısında çakma sevgilin olayım saygılı olayım filan... Fakat iyi hoşta ben senin hakkında lise son olman harici bir şey bilmiyorum." "Biliyorum sormazlar ki sorsalarda salla tamam mı?" "Borçlanmasam sana bunu yapmazdım bile ben." "Özür dilerim senden böyle bir şey istediğim için ama mecburum.." "Tamam içeri geçelim merak edecekler artık bu kadar zaman içinde." Elini tutan Namjoon ile afalladın. O isr bozulmamış devam ediyordu yürümeye. Kalbine giren ağrı ile kırıkça gülümsedin. Yalanlardan hoşlanmıyordun. "Anne baba bu benim sevgilim. Meleğim sana zaten onlardan bahsetmiştim." "Merhaba Bayan ve Bay Kim." "Merhaba tatlım." " Jagi?" "Hm?" "Oturacak mısın?" Çektiği sandalyeyi fark ederek oraya geçtin. Utanmıştın ilk andan resmen dalmış çocuğu bozmuştun. ♧♧♧ "Demek ortak arkadaşlar sayesinde tanıştınız." Olumlu anlamda kafa salladın. Her şeye Namjoon'un yönlendirmesiyle evet veya hayır diyor bir de yemek yiyordun. Adam resmen senle oynuyordu zaten... Bacağına el koymalar, tatlı tatlı seslenişler bir ara dayanamayıp efendim aşkım bile demiştin o da gülümseyip elini öpmüştü. Sevgilin olsaydı eğer onu bir eve bağlar çıkarmazdın o gamzelerle seni deli eder zavallı ruhunu paramparça ederdi. "Noldu iyi misin? Bir an Namjoon'a bakıp daldın." Bayan Kim'in dediğiyle kendine geldin ne yani yemeği bile bırakıp Namjoon'u mu izlemiştin? Kesinlikle iki dakikada bir kızı etkilerdi bu adam. ♧♧♧ Şimdi ise seni evine bırakıyordu. Ailesi ile vedalaşmış sonrasında evine geri dönmek için arabasına binmiştin. Şaşırdığının nokta bu yaşta araba kullanabiliyor olmasıydı bu kadar çabuk ehliyet verilir miydi? Aslında lüks hayatlarına göz atınca verilebileceğini fark etmiştin. Ona kaydırdığın gözlerinle gözleri buluşunca tebessüm ettin. Yakışıklı bir adamdı. Hafif kumral saçları onunla ahenkli esmer teni kaslı kolları tamam adamın kesin sevgilisi vardı boş boş onu düşlemeye gerek yoktu. "Sevgilini çağırabilirdin benim yerime." "Biliyorum ama o bu şeylerden hoşlanmaz ayrıca ailem de ondan." "Neden hoşlanmasınlar?" "Genelde gece hayatını tercih eden biri ve patavatsız." "Ailen şu an onun yerine benim mi sevgilin olduğumu sanıyorlar?" "Aynen öyle.." "Peki ya gelecekte evlendiğiniz zaman ne olacak?" Soruyu sorarken hafif hafif ağrıyan kalbin için koltuğu sıkmıştın. Sana döndü kırmızı ışıkta olmanın rahatlığıyla yanağından makas aldı ve gülümsedi. "Hey hemen şu oyuna kendini kaptırma." Mızmızlandın. Sevgilisi varken seninle böyle davranması hiç hoş değildi. ♧♧♧ 6 ay olmuştu o günden sonra. Sende bu sürede boş durmamış kalbini ona hediye etmiştin. Onun kalbi sevgilisindeyken hem de. Sevgilisi olan kızı tanıdığında şoke olmuştun. Okulun güzelliği ile popüler kızı okul temsilcisiyle çıkıyordu. Sense şu kenarda köşede 2 kişilik arkadaş grubu olan. 3 ayın sonunda zaten olmaz diyip sevgini hiçe saymıştın. "Bebek hâlâ şu çocuğa çıkma teklifi edemedin mi?" Yoojung'a göre madem o bir adım atmıyordu sen ona adım atmalıydın. Herhalde bütün oğlanları Taehyung filan sanıyordu. Onun ettiği gibi çıkma teklifi etseydin, sen muhtemelen reddedilmekle kalmaz hayatın boyunca çocuğun yüzünü göremezdin tabi bu kısım ablasının lafıydı. Sana göre umursamaz seni sevimli bulup bir şeyler demezdi ama sonuç olarak sadece bir sıfırın olurdu. Ablasının fikri olan bari benle filan takıl dediğinde Yoojung'la sen bu sefer karşı çıkmıştınız ablasıyla genel olarak yakın değildin zaten bir de istesen böyle onunla yakınlaşmayı ilk Yoojung'ın öğlen beraber Taehyung'la geçirdiği vakitte ona sokulurdun -ki bu vakitte ne Taehyung ne Yoojung grubuyla takılmıyordu-. Pencereden dışarıya bakındın belki bahçede dolaşıyordu? Yoktu yani diğerleri vardı ama o yoktu... "Nereye bakıyorsun?" Namjoon'un sesiyle şaşırıp ona döndün. Seninle mi konuşuyordu? "Hiç Yoojung nerede diye bakınmıştım." "Az önce bahçeye Tae'nin yanına indi." "Tamam bende gideyim." "Ah hayır lütfen biraz konuşmamız lazım." "Peki." "Daha sakin bir yere gitsek?" Kafa salladın elini tutup seni çekiştirdi. ♧♧♧ "Ne yani?" "Balım özür dilerim." "Yok daha neler resmen sen benimle sevgili olabilmek için bizim sınıfı şikayet ettin yirmi dokuz kişiolduğumuz zaman beni teke bırakıp halsiz bıraktın üstüne evine götürdün o oyunu bilerek oynattın. Altı ayda aşık olmam için bekledin." "Jagi ayrıca Yoojung ve ablasının planları tamamen oyunun içindeydi." "Vay canına güzel oynatılmışım..." "Ama sevgili olduk hmm..." "Bari çıkma teklifi et?" "Istediğin bu olsun meleğim.." Önünde eğildi ellerini tuttu. "Benimle çıkar mısın?" "Hayır.." "Ne?" "Yoojung'a uyuyorum o demişti çıkma teklifi aldığında 'hayır evlenirim' de diye." "Ona daha var ufaklık." Saçlarını karıştırdı gülümsedin bunların videoya alındığını öğrendiğin zaman atacağın çığlığın aksine..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Am i alive? / KİM NAMJOON/ ONE SHOT ->
FanfictionHayatta mıyım? Bilmiyorum. Bu yaşamak mı? Emin değilim. Sen yanımda mısın? Eğer öyleyse hayattayım ve yaşıyorum.