Eylül'ün içini korku kaplamıştı... Serkan ile daha önce hiç kavga etmemişlerdi. Böylesine güzel bir günde kavga etmek hiç istemiyordu. Ama olmuştu işte... Serkan kızmıştı, hem de çok... zaten saçma bir düşünceydi diye düşündü kendi kendine... ama bunun için çok geçti...
Eylül: Serkan dur ne olur...
Serkan tekrar geri, Eylül'e doğru döner...
Serkan : Ya ben anlamıyorum... Eylül, ben sana 5 yaşımdan beri aşığım herhalde... o dalaşmalarım, seni korumaya çalışmalarım, yemeğimi paylaşmalarım, sevmememe rağmen sırf sen getiriyorsun diye Mesude teyzenin yaptığı o dolmaları yemem hep bu yüzdendi... yıllar geçti, bu değişmedi. Evet Berenle evlendim ama bunu sen istedin. Sana sordum, evlenme deseydin evlenmeyecektim, ama sen düğünüme bile geldin...
Eylül: biliyorum ama...
Serkan : o zaman ne? Neden böyle düşünüyorsun? Başkasına bakacağım bir şekilde bir mesaj mı verdim sana? Garip bir hareketim mi oldu?
Eylül : hayır Serkan hayır...
Serkan: ee o zaman? Seni böyle düşündüren ne? Ya ben sana Eylül iken değil, nişanlımın arkadaşının eşi olan Duru olduğun zaman aşık oldum. Evli bir kadına aşık oldum ben... Sonra da yaşanılan herşeye rağmen seninle evlendim. Yağmur'un sağlığı söz konusu olduğu için o adamla birlikte olmana bile göz yumdum, canım ne kadar yansa da bunu kabul ettim. Ben ölen karımın, ona aşık olmasam bile oğlumun annesi olarak saygı duyduğum kadının yasını bile tutamadan senin yanında oldum. Aşıktım çünkü, yıllardır yanımda olan Beren'i bile unuttum. Şimdi bunları bir çırpıda silip bir arkadaşıma bakabileceğimi mi düşündün gerçekten? Bana güvenin bu kadar mı Eylül?
Eylül: özür dilerim... son yaşananlar... hiç iyi değilim Serkan.. aklımdan farklı farklı şeyler geçiyor. Geceleri uyuyamıyorum, her gece kabuslar görüyorum. Sen yanımda olsan bile o kabuslar peşimi bırakmıyor... birinde Yağmur ölüyor, cansız bedenini öpüp kokluyorum... birinde sen beni bırakmışsın, ben kucağımda Yağmur ile yıkılmış bir halde öylece kalıyorum. Birinde tanımadığım birileri Yağmur'u kaçırıyor ve ben onu yakalayamıyorum. Bazen de kaçırılan ben oluyorum. Tıpkı seeneler önce olduğu gibi... Kimisinde de ben...
Eylül cümlesini tamamlayamadan duraksadı...
Serkan : sen ne?
Eylül: şey... yani... Murat'ın bana te-...
Serkan: tamam anladım... devamını getirme...
Eylül: özür dilerim Serkan... senden şüphe etmiyorum... sana da güveniyorum... sadece Hale... yani senin arkadaşın, sürekli Serkanla konuşuruz, Serkanla eskiden beridir hukukumuz var falan diyince... anla Serkan... kıskandım işte.
Serkan hafiften gülümsedi... tüm siniri gitmişti...
Serkan: ne olursa olsun buna gerek yok. Benim gözüm senden başka herkese kör...
Eylül: özür dilerim...
Serkan: bakımlı bakımsız, elbiseyle ya da pijamalarınla, umrumda değil... o gözlerin ve kalbinin güzelliği her daim aynı, ben onlara vuruldum...
Eylül, Serkan'ın dizlerine yatar, Serkan da onun saçlarını seviyordu...
Serkan: hem benim en sevdiğim anın ne zaman biliyor musun?
Eylül soran gözlerle Serkanın gözlerinin içinde baktı, gözlerini bir an bile onunkilerden ayırmadı. Gözleri bir cevap bekliyordu adeta...
Serkan: sabaha karşı sen o ayıcıklı pijamanla uyurken... aynı şimdi ki gibi yüzünü kapatıyorsun, uykunda bile... ben de ellerini yavaşça yüzünden çekip o anı seyrediyorum. İşte ben o Eylüle aşığım... saf... güzel...
Eylül gülerek, eliyle Serkanın yanaklarına uzanıp sakallarını okşadı yavaşça...
Eylül: çok uzamış sakalların...
Serkan güldü...
Serkan: keserim... ya da sen kesersin...
Eylül: ben mi? Ben beceremem ki... canını acıtırım...
Serkan: şaka yapıyorum...
Eylül: sinirlenip arkanı döndün ya, gerçekten beni burda bırakıp gidecek miydin Serkan?
Serkan : seni burda bırakıp nasıl giderim Eylül? Ne kadar kızgın olsam da yapamam... demek sen beni kıskandın..
Eylül elleriyle yüzünü kapatır...
Eylül: evet kıskandım... ayıp mı?
Serkan: değil... hiç değil hem de...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Teen Fiction2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...