Kaybolan Yıllar

448 21 3
                                    

Selam gençlik. Yeni bölüm hazırdı fakat yüklemedim. Çünkü bir ara hikayeyi silip baştan yazmayı planladım ve çok zor bir hafta geçirdim moral bakımından. Neyse multimediada çalan şarkı var öpüldünüz :*

Şe-şey içeri geçelim artık” dedim ve yanından hızlıca geçtim. Karşımda duran büyük kauçuk saksılarının arasından hızlıca bir siluet geçti.

“Hiii” diye ufak bir çığlık attım. Gelip kolumu tutarak “Ne oldu” dedi şakınca.

“Biri bizi izliyordu”

“Ne yapıyorduk ki biz”  suratına çapkın bir gülümseme yerleştirerek. ELİMİN KÖRÜNÜ YAPIYORDUK ATEŞ!

“Konuşmayı keste git şuna bak bir kim diye” dedim

“Kusura bakma küçük hanım ama hiç umurumda değil kimin gördüğü.” Dedi ve kapıdan içeri girdi. Ayaklarımı yere vurarak ufladım ve korka korka içeriye girdim. Masaya döndüğümüzde annemle Cem amcanın suratında garip bir ifade vardı. İkimizede acır gibi bakıyorlardı sanki. Oturduğum an “İyi misin Esila” dedi garip garip bakarak. “Evet iyiyim, biraz sinirlerim bozuktu da hava almaya ihtiyacım vardı” dedim gülümseyerek. Ateş hemen oradan lafa atladı benim bozuk olan sinirlerimi iyice bozdu. “Ne hava ama” . Yalandan öksürerek ayağına bastım alttan. “Ahhh” diye bağırdı. Annem “Hayırdır ne oldu” dedi Ateşe. “Arkadaş herhalde yine ayağını vurdu masaya hay Allah”

“Ayağım mı masaya vurdu yoksa masa mı ayağıma vurdu orası şüpheli.”

“Çok konuşmaya devam edersen masa sadece ayağına değil kafana da vuracak haberin olsun” dedim ölümcül bakışlarımı yollarak. Tam ağzını açtı bir şey diyecekti ki garsonun sesiyle sustu

“Tatlı servisini hemen yapalım mı beyefendi?”

“Önce sizden bir isteğim olacak daha sonra tatlı servislerini yaparsınız”

“Tabi efendim” Cem amca garsona eğilmesini işaret etti ve kulağına bir şey dedi. Garson “Hay hay efendim” diyerek gitti. Hepimiz soran gözlerle Cem amcaya bakıyorduk. O arada restoranttaki şarkı değişti ve başka bir şarkı çalmaya başladı. Çalan şarkı Sezen Aksu’nun Kaybolan Yıllar adlı şarkısıydı.  “Kaybolan yılların hatırına, benimle dans eder misin?” hepimizin şok olduğu bu soruya karşılık annem ne yapacağını şaşırmış gözleri dolu dolu bakıyordu. Elini uzatmış Cem amcaya titrek olan elini uzattı ve ayağa kalktı. Restorantın ortasına geçerek dans etmeye başladılar. Çevredeki insanlar şaşkınlıkla bakıyorlardı. Cem amca annemin belini kavradı ve annemde ellerini Cem amcanın omzuna koydu. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarak dans etmeye başladılar. Tüm ışıklar karadı ve sadece orta taraftaki ışık açık kaldı. Annemin yüzündeki şu gülümsemeyi senelerdir ilk defa görüyordum. Gözlerinin içi ışıldıyordu. Enver’ler geçirdiği zamanlarda bile bu gülümsemesi olmazdı yüzünde. Aman tanrım ben nasıl fark edememiştim bunu. Annem sırf baba sevgisinden eksik kalmamam için sevmediği bir adamla evli kalmıştı senelerce. 18 sene dile kolay. Ah annem keşke söyleseydin bana hem sen acı çekmemiş olurdun hem bende koca bir yalanla yaşamamış olurdum. Sana hem kızgınım hemde içimdeki merhamet bu kızgınlığı bastırmak için çok büyük çaba gösteriyor. Annemle Cem amca sarılmış bir pozisyonda dans ediyorlardı artık. Annem Cem amcanın boynuna kafasını gömmüştü. Aralarında belkide bir şey vardı ha? Belki de eski sev…

“Babamı ilk defa böyle mutlu görüyorum senelerdir”

“Bende aynı şekilde annemi” dedim ona dönüp.

“Senin baba—“

“Öz değil üveydi ama gitti.”

“Peki öz baban?”

“Bi-bilmiyorum” Sesimin titrediğini fark edince.

“Şey çok özür dilerim.” Dedi kafasını önüne eğerek. Önemli değil anlamında kafamı salladım. Şarkı bitince restoranta 6-7 masa dolu olmasına rağmen alkış tufanı koptu.

Annemler yanımıza oturduğunda masada sessizlik hâkimdi. Sessizliği bozan annem oldu “Artık kalksak iyi olur” dedi ve Cem amcayla hesabı ödemeye gittiler. Bende bu arada çantamı alıp çıkış kapısına doğru yürüdük. Peşimden de o geliyordu anlamak zor değil. Kapının önüne çıktığım gibi karşımda ellerini ceplerini sokmuş bir biçimde durdu. “Yarın seni bir yere götüreceğim sarı bu akşam kafan yeterince bozuldu. Evinin önünden gelip alırım seni” dedi. Arabasıyla gidecektik demek ki. Araba dedim de aklıma Ateşle kaza yaptığımız zaman gelmişti. Hey hey bir saniye yanında bir kız vardı onun di mi? Belkide sevgilisiydi ve ve ve.. Aklıma bile getirmek istemiyorum. Ne yani sevgilisi varken mi beni öpmüştü? Şu an inanılmaz derecede sinirlendim. Elimden gelse Ateş’i bir kaşık Su da boğarım.

“Seninle hiçbir yere gelmiyorum. Sevgilinle gidersin”

“Sevgilim?” dedi tek kaşını kaldırarak.

“Evet hani o gün sana ‘Aşkooooom hadiseneee’ diye bağıran mini straplezli şırfın… Neyse ya” dedim ‘aşkooom hadisenee’ yi taklit ederek ve ağzımı şekilden şekle sorarak söylediğim için Ateş gülme krizlerine girmişti. “Ne gülüşüyorsun?” dedim

“O-o ben-benim sevgi-lim de-değil” dedi gülerek ve yine kahkaha patlattı. “Babamın iş yerinden bir deli o 35 yaşındadır ama 20 lik çıtır gibidir. Bana hep aşkım der.” Dedi. “Ah demek büyük kadınlara ilgin var ne güzel” dedim arabaya yönelerek. Kolumdan tutarak beni kendine döndürdü “Moralin bozuk olduğunda nasıl saçmalayacağını bilmiyorsun. Sana kadın benden büyük dedim anlamıyor musun?” diyerek ölümcül bakışlarını yolladı bende aynı şekilde ölümcül bakışlarımı yolladım. O arada annem “Öhöhö kızım hadi” dedi yalandan öksürük numarası yaparak. Arkamı döndüğümde Vem amcayla annem yan yana bizi izliyorlardı. Kolumu çekerek annemin karşısına geldim ve o an hiç yapmayacağım bir şey yaptım. Şu an kendime inanamıyordum. Cem amcaya sarılmıştım. Ona sarılınca kafamı boynuna gömdüm ve içimdeki kocam bir boşluk tamamlandı sanki. Yapbozun eksik kalan parçası yerleşmiş gibiydi. O da ne yapacağını şaşırmıştı anlaşılan ve kollarını bedenime dolaması biraz zaman aldı. “Yemek ve annemi mutlu ettiğiniz için size minnettarım” dedim kollarından ayrılırken. Annem ve Ateş beni şaşkınlıkla izlerken iyi geceler dileklerimi iletip arabaya bindim. Bu yaptığıma bende anlam veremiyordum ama içimden gelmişti... 

Ateş ve SuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin