Sözde Şövalye ve Ejderha Masalı

Mahzene Beş Kala

 Az beklemişler uz beklemişler, yerdeki papatyaları koparıp beyaz yazpraklarını talan etmişler. Bizim Richard ile Legolaz beklemekten sıkılınca birbirleri ile sohbete dalmışlar.

"Sen şimdi elf yani zelfsin ya Legolaz, senin Gimli adında önce seni çekemeyen sonra da seninle orkçul kesmekte yarışan bir cüce dostun yok mu?" Ela gözlerini Legolaz'ın up uzun sarı saçlarından alı koyamıyormuş komuşurken. Kulakları gibi aklı da sivri Legolaz, Rich'e yandan bir bakış atıp yapıştırmış cevabını.

"Yine neler saçmalıyorsun sen genç şövalye? Muhattap olma benimle, Aramagorn gelene adar çiçek yapraklarını yol ya da atını besle."

"Hayda! Legolaz ne oldu da böyle soğuk soğuk konuşuyorsun benimle? Senden daha yakışıklıyım diye değil mi? Ulan yoksa prensesime gönül mü koydun? Ben de seni dost sandım yanına oturdum be!"

Legolaz daha da bir kelime etmeden Richard ile konuşulmayacağını bilerek kalkmış, yeşil yosunları ayaklarının altına alarak uzaktaki iki ağaç arasında volta atmaya başlamış. Richard ise bu gidişi bir zafer sanarak beygiri Fiko'ya, "Gördün mü! Rich abin bela, zelfleri bile def eder." demiş. Fiko ise "Yesinler!" dercesine burnundan soluyarak sağa sola sallamış yelesini.

Çok geçmeden gökyüzünü kaplayan yapraklar arasında gümüş renkli bir parıltı gözükmüş. Bu parıltının sahibi Jean Cloud Gandalf'dan başkası değilmiş. Peşinde getirdiği kartallardan birinde o birinde Aramagorn konmuşlar Richard'ın yanına. Tabi neler oldugunu neden kartalları getirdiğini anlamak isteyen J. C. Gandalf hızla Rich'e yaklaşıp konuşmaya başlamış.

"Göster bana!"

"Neyi ak sakallı dede? Neyi görmek istiyorsun?"

"Cıvıtma, Leyla ile Mecnun setinde değiliz," diyerek elindeki asayı Richard'ın kafasına indirip konuşmaya devam etmiş."Yüzük, bana yüzüğü göster!"

Emri üzerine besmeleyle cebinden yüzüğü çıkartmış Richard. Yüzüğü görenler; rich ve fiko hariç; parlayan gözlerle donup kalmışlar.

"Bu o yüzük! Hüküm yüzüğü! Yüzüğü tutuyorsun ve ondan etkilenmiyorsun, nasıl olur bu?"

"Valla ne dediğinizi bilmem. Bu yüzük babamdan yadigar. Ama beni ejderha mahzenine götürürseniz bu yüzüğü istediğiniz gibi lavlara atarım. Ben prensesime, siz de refahınıza kavuşursunuz. Üstelik kadroda hobbit olmayacağı için ayrılan bütçenizi de devam filmlerinin çekimlerinde kullanırsınız. Sauron yani pardon Zauron gider, Aramagorn tahta geri döner, dolar bir sikke olur, herkes mutlu olur."

 Dediklerinden pek bir şey anlamayan J.C. Gandalf cevap veren değil de soru soran olmayı sevdiği için değiştirmiş konuyu.

"İyi peki onlar tamam da, sen neden kartalları çağırttırdın bana onu de! Herkesi işinden gücünden ettim yüzük için mantıklı bir açıklaman vardır umarım,"

Dikik saçlarını eliyle okşayıp göz kırpmış Richard. Elbette bir bildiği varmış. Söze başlamış.

"Filmin eleştirilerinde denk geldim, neden yüzüğü kartallarla mordora atmadınız atmadınız diyenler vardı. Bu mükemmel planın doğmasına yardım eden bütün komploculara teşekkürler, bizi kartallar uçuracak mahzene!"

Richard ı duyanlar şaşkınlık içinde birbirlerine bakınmış. J. Çok. Gandalf bu fikri onaylayınca herkes bir kartala binmiş. Eee Fikoya ne oldu diye sorarsanız, kartallardan biri onu nazikçe pençelerinin arasına alıp göğe yükselmiş. Richard atını bırakmak istememiş çünkü.

 Onlar kartallarla üç bölüm, dört saatlik filmleri on beş dakikaya indirgerken peşlerinde ormanda sürüne koşa gelen Kollum da varmış. Kartallar ejderhanın mahzenine yakın bir yerde durup daha çok ilerleyemeyeceklerini söyleyip gidecekken, her şeyden sıvışan J. C. Gandalf da onlarla bir yanlarından ayrılmış. Karşılarıda devasa bir dağ, ortasında duran bir mağara ile Richard, Aramagorn, Legolaz, Fiko donup kalmış. Bir de peşlerinde gizlenen Kollum da varmış.

 Ama hepsinden kötü mahzenin girişinde düzinelerce Orkçul ile çarpışan kısa boylu, gür saçlı göbekli biri varmış. Baltasını sağa sola savurarak birer birer Orkçulları biçiyormuş. Bir meydanda bir baltalı savaşçı olur demiş içinden Richard. Ta ki Aramagorn'un uzun kılıcını çekip savaşana destek olmaya giderkenki sesini duyana dek!

"Yetiştim dostum! Az daha dayan! Bekle beni Gimsiz!"