BÖLÜMϟ2
Yeni okulum ve aynı havayı soluduğum çoğu zengin geriye kalanın da bursla okuduğu okul koridorunda dolaşıyorum. Taksiden indiğimde buranın bir fakülte olduğunu düşünmüştüm, çünkü neredeyse her sosyal aktivite için ayrı ek binalar vardı.
Okul müdürü olan Ahmet Yaman’ın yanına gittim çünkü dizilerde yeni gelen öğrenciyi sınıfına okul müdürü götürürdü. Kız müdürün peşine düşer, sınıfa girer öğretmeni ile tanışır daha sonra sevgili arkadaşları ile kaynaşırdı.
Mavi renkle kapının sağına çivilenmiş Okul Müdürü Ahmet Yaman’ ın kapısının önünde durdum. Kapıyı tıklatıp,”Girin!” sesi ile kafamı içeri soktum. Klasörlerin önünde kırmızı kapaklı dosyayı yerleştirirken, “Esila Alhan?” diyerek ayakkabılarımdan süze süze saçlarıma çıktı. Sapık mıydı bu okul müdürü? “Merhaba öğretmenim, ben şubemi öğrenmek için gelmiştim,” dediğimde çoktan kahverengi deri koltuğuna gömülmüştü. Müdürlerin bu deri koltukta oturma fantezilerini bir türlü anlayamıyordum, kendilerini dört duvar bir odada böyle mi ödüllendiriyorlardı?
“Ah, evet dedenle beraber bekliyordum seni. Her neyse sınıfın bir üst katta: 11/D şuben. Yanılmıyorsam dersinizin beden eğitimi olması gerekiyor. Doktor raporun olduğu için beden derslerinde ufak şeyler yapabilirsin.” İlk günden ilk dersimin beden eğitimi olması, okulun bana kötü bir başlangıcıydı sanırım.
“Peki, beden eğitimi salonu nerede?” dedim kaşlarımı kaldırarak.
“Yan binada. Zaten iki bina var, diğer binalar okula ek gelir sağlıyor,” dedi beni küçük düşürmek ister gibi. Eski okulumda sadece teknoloji odamız vardı. Bilgisayarlarımız ise devlete aitti ve baya hurdalık olan türlerdendi.
Kafamı iki yana sallayarak okul çıkışına yöneldim. Yan binaya girdiğimde iki yol vardı, sol tarafta olan soyunma odası bir de önümdeki merdivenler. Soyunmalık bir işim olmadığı için beni seveceklerine emin olduğum, hatta hemen yakın arkadaş bile bulabileceğim (!!) sınıfıma yöneldim.
Tribünün aşağısından sesler geldiğinde sevgili sınıf arkadaşlarımın mekik çektiğini yada çekmeye çalıştıklarını gördüm. Herkes bir anda bana döndü, bunu fırsat bilen kızlar hemen sızlanmaya başladı.
Öğretmen elleriyle ‘ Gel, gel’ der gibi işaret yapınca yanlarına gittim. Öğretmenin boyu kısa ve kilolu denilmeyecek kadar zayıf, zayıf denilmeyecek kadar da kiloluydu. Siyah kısa saçlarını tepeden toplamış ve siyah eşofmanıyla gayet hoş görünüyordu. Ama ne yazık ki ben beden eğitimi dersinden nefret ederim.
“ Nöbetçi öğrenci misin?” Özel okullarda da mı nöbetçi öğrenci olunuyordu?
“ Hayır, ben yeni öğrenci Esila.”
Sınıf bir anda susmuş öğretmenle olan konuşmamızı dinliyordu. Tüm dikkatler üzerimdeydi tekrardan. Çekicilik ve güzellik açısından hiçbir zaman dikkatleri toplamamıştım zaten. Ya rezil olup dalga konusu, ya da mor diş tellerim, vazgeçilmez olan uzun balıksırtı örgülerim ve o kimsenin beğenmediği kıyafetlerim tarafından odak noktası olurdum.
“ Bu seferlik derse dâhil değilsin, zil çalmak üzere. Köşede yukarıdaki bankta oturabilirsin.” Deyip düdüğünü çaldı ve kendi aleminde takılan sınıfa “ Ayağa kalkın!” komutunu verdi.
“ Rahat! Hazır Ol! ” komutunu verdikten sonra:
“ İyi dersler!”
“Sağol! ” ile de derse son verdi. Herkes alttaki geçitten hemen soyunma odalarına geçiyordu. Öğretmen bilmiyordu ki ben hiçbir zaman beden eğitimi dersine girmezdim. Terlememem, koşturmamam ve nefes nefese kalmamam lazım.
Aslında tüm gün boyunca burada oturabilirdim ama diğer sınıftan öğrencilerin geldiğini görünce mecburen ayaklanmak zorunda kaldım. Yanlarından geçerken esmer bir kızın baştan aşağı beni süzdükten sonra yanındaki kıza bir şeyler anlattığını onun da bana bakıp güldüğünü fark ettim. Umurumda olmayan boş tenekeler!
Merdivenlerden aşağı indiğimde; soyunma odasından koşarak bir oğlan yanıma “Kaç!” diye bağırarak beni çekmeye başladı.
“Efendim? “ dedim anlamayarak, ilk günden bir erkek ile el ele idim. Elimi avucundan kurtararak, “Neler oluyor? “ diye sordum. Gözlerini pörtlemiş arkama bakıyordu. Birileri geri sayıma çoktan başlamıştı.
“3-2-1 ve bombalayın çocuklar!” diye bir bağırış sesi duymamla olanları anlamak için arkama döndüm. Herkes bir anda elindeki su balonlarını üzerime atmaya başlamıştı. Arkamdaki çocuk “Ben demiştim,” dedi ve o çokbilmiş bakışlarını da bana atmaktan eksik kalmadı. Daha da önemlisi yanımda kıyafetim de yoktu. Eğer kısa sürede üzerimi değiştirmezsem rahatsızlanabilirdim.
Geri geri gitmek isterken ayağım kaydı ve yere yapıştım. Kaba etimin ağrımasıyla acınası durumum bu seferde sakarlığa yükseldi. Gülüşme sesleri, iğneleme ses tonları, öldürücü bakışlar.. Hepsini görmezden gelmek ve burada daha fazla kalmamak adına yerden destek alarak doğrulmaya çalıştım. Korkmuştum. İlk günden alay konusu olmuştum.
Düşmemden ders almayan ben ayağa kalktığımda geri geri ürkek adımlarla çıkışa yöneldim.
Beni korumak isteyen çocuk dışında herkes gözlerinden yaşlar gelene kadar gülmeye devam etmişti. Bugün davranışlarım alay konusuydu. Peki yarın? Fiziksel eleştirilere maruz kalacaktım bu seferde.
Spor salonundan çıkarken aklıma eski okullarımda duyduğum lakaplar gelmeye başlamıştı..
“ İnek öğrenci olmak için illa saçlarını örmen gerekmiyor, hahha! “
“ Yarın sana kampanya düzenleyeceğiz. Eksiklik çekme diye kıyafetleri öncelikle paspas olarak kullanacağız, cici kız.”
“ Hayatın en acımaz örneği sensin, insan sana bakınca vücudunun değerini anlıyor.”
“ Eminim seni sadece annen terk etmemiştir, bir gün o bunak deden de gidince ne yapacaksın söylesene inek! Kime sığınacaksın? Senin hiç sevgilinde olmamıştır ,ha ?”
“ Tellerin ve inekliğin bize çok ters! “
Hala kendimi savunamıyordum, her şeyi kendi içimde yaşamaktan, dalga geçilmekten yorulmuştum. Biri bana bir adım yaklaşsa ben ona yaklaşamazdım. Güvenemez, koşarak ondan uzaklaşırdım. Sevgiyi sadece dedesinden tatmış birinden bahsediyoruz.
Birilerini beğenir, uzaktan hayal kurmayı severdim. Benden uzak bir yaşama göz kırpmak isterdim, birgün...
-
Yorumlarınızı okurken 32 diş gülümseme deyimi çok az kalır. Kuru bir teşekkür olmaz ama yine çok teşekkür ederim. Olaylar başlamak üzere. Nefeslerinizi tutun uçuyoruz! Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin, tek dayanaklarım :) xx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kavanoz Nohut Tanesi -Askıda-
Ficção AdolescenteEvi, onun saklanış kalkanı. Huzuru sadece uyuyarak yakalayan biri için diğer şeyler çok gereksizdir. Evin üst katı.. Sağdan ikinci kapı.. Krem ve toz pembe ile döşenmiş adeta huzuru yansıtan bir oda.. Çift kişilik bir yatak.. Pembe çiçekli olan açık...