Shun cesaretini toplayıp telefonu açtı ve numarayı çevirdi. Diğer tarafta onun sesini duydu.
"Alo?" dedi Dan.
"Hey Dan, benim Shun. Bu gün parkta buluşalım. Birlikte takılırız.''
Diğer taraftaki Dan'in nefesini duyabiliyordu. ''Tamam, ne zaman?''
''Bir saat sonraya ne dersin?''
Dan yine birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra onaylayarak telefonu kapattı.
Bir saat sonunda, Shun parktaki gölgelerin arasında yerini almış, sessizce Dan'i bekliyordu. Kalbi biraz hızlı atsa da umursamadı. Parka gelen Dan'i bir süre sessizce izledi. Dan bisikletini bırakıp ağaçların arasına yönelince Shun yakışıklının etrafından dolanıp tam karşısında gölgelerden çıktı. Etkileyici girişleri hep sevmişti. Dan ona doğru dönerek Bay Havalı Shun diye içinden geçirdi ve suratındaki sırıtışa engel olamadı.
"Naber Shun?" diyip arkadaşının elini sıktı. Shun gülümsedi.
"İyiyim. Sen?" şeklinde yanıtladı arkadaşını. Selamlaşma faslı geçtikten sonra Dan sabırsızlanmaya başladı. Shun durduk yere çağırma huyuna sahip birisi değildi. Bir an aklından neden buluştuklarını sormak geçtiyse de yanıt alamayacağını fark edip bu fikrinden vazgeçti. Yan yana ağaçların altında yürümeye başladılar. Dan sabırsızlanmaya başlamıştı ki Shun, Dan'in karşısına doğru geçip konuşmaya başladı.
"Aslında eski günleri yad ederiz diyordum ama sanırım bahsetmem dereken daha önemli bir şey var." Dan sabırla Mr Cool'un devam etmesini bekledi.
( Alternatif replik: "yi bini parçala bini dan dragoya binip uzaklaşak buradan kaçır beni YE BENİ YİĞİDİM YALA BENİ")
Shun, Dan'e yaklaşarak aralarındaki mesafeyi azalttı. Dan, Shun'un parfümünün kokusunu alabiliyordu.
"Seni seviyorum Dan..." bir anlık durdu. Dan şok olmuştu. Shun bunu fırsat bilip dudaklarını karşısındaki çocuğun dudaklarıyla birleştirdi. " ve bunu yıllarca bekledim." diyerek cümlesini tamamladı. Afallamış Dan'in gözlerinin içine son bir kez baktı ve hızla iki adım gerileyerek üstlerindeki ağaca sıçrayıp kayboldu.
Şoku atlatamamış Dan'in eli istemsizce dudağına gitti. Daha sonra o anı hatırladıkça öpücüğü devam ettirmediği için pişmanlık duyacaktı.
Ne kadar süre orada dikildiğinden emin değildi ki Runo onu ağaçların altında dikilirken buldu.
''Dan?'' diye seslendi Runo. Dan ise hala ağacın dalına bakıyordu. ''Dan iyi misin?'' Runo ona yaklaşınca Dan kendine geldi ve hızla geri çekildi. ''Senin neyin var Dan?!'' Dan ise onu umursamadan arkasında çığırıp duran Runo'yu bırakarak ileriye bıraktığı bisikletine bindi ve evine döndü. Annesini duymamış gibi yaparak odasına kapandı ve günün geri kalanını eli dudağında Bay Havalı'yı düşünmekle geçirdi.
Ertesi sabah kendinden emin bir şekilde uyandı. Shun'u mutlaka bulacaktı.
-THE END-
bir salaii_ Osuruktan_Tayyare miraniek ortak yapımıdır.