Yoongi
----------Elimdeki pizzayı bırakıp fantamı yudumlamaya başladım. Doğruyu söylemek gerekirse gergin hissediyordum. Hadi ama! Bir gece ansızın bilinmeyen numaradan saçma mesajlar alıyorsunuz ve ertesi günde çalıştığınız yere o herif geliyor ve sizi taciz ediyor. Bu tamamen yıpratıcı bir şey! İç çekip bakışlarımı televizyona çevirirken ayaklarımı koltuğa yaydım. Fanta şişesini de masaya koyup, başımı yastığa yasladım. Her an uyuyabilirdim. Tabi eğer telefonuma bildirim sesi gelmeseydi. Hızlıca telefonu masanın üstünden aldım. Ekranına bakmadan önce aklıma doluşan anılarla titredim. Ekranı açtığımda, mesajın arkadaşım Jin'den geldiğini gördüm. Rahatlıkla nefes verirken kilidi açıp mesajlara girdim.
SeokJin
Hey Yoongi!Ben
Efendim Jin?SeokJin
Bu gece bir planın var mı?Ben
Yalnızca uyumak.Ben
Neden?SeokJin
Bizimkilerle bara gidelim dedik. Ne dersin?Telefondan saate baktım. Saat 12'yi geçmişti. Bu saatte hiçbir yere gidip güzel uykumdan mahrum kalamazdım. Hızlıca Jin'e cevap yazdım.
Ben
Maalesef Jin. Uyumak istiyorum.SeokJin
Pekala. Başka zamana artık.Ona cevap vermeden ekranı kilitleyip masaya koydum. Televizyonda saçma salak bir süpürge reklamı çıktığını görünce televizyonu kapattım. Boş pizza kutusunu alıp çöpe atarken, yarısı dolu olan fantayı da dolaba koydum. Gerinip odamdaki banyoya ilerledim. Hızlıca ellerimi yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Salonun ışığını kapatıp telefonumu yanıma aldım. Yorganı kaldırıp yatağımın içine girdim. Girmemle içimin üşümesi bir oldu. Hadi ama evin içi sıcaktı nasıl oluyordu da yatağın içi soğuk oluyordu? Takmamaya çalışıp gözlerimi yumdum. Yarın izin günümdü, bol bol gezip para harcayacaktım. Güzel düşüncelerle uyumayı planlarken telefonumun titreşmesi ile irkildim. Gecenin köründe kim mesaj atardı ki?! Oh, tabi ya... Jin. Hızlıca ekrandaki mesaja baktım. Gördüğüm şeyle gözlerimi pörtlettim.
Bilinmeyen numara
Bebeğim hazır mısın? Babacık kapının önünde seni bekliyor. Haydi, aşağıya gel. Babacığını bekletme güzelim."Siktir!" Hızlıca yorganımı tekmeleyip ürkek adımlarla salona girdim. Perdenin arkasından binanın aşağısına baktım. Gerçekten de bir adam arabasına yaslanmış bekliyordu. Karanlık yüzünden onu tam seçemiyordum. Tanrı'm, saçmalıyor olmalıyım. O adam herhangi birisini de bekliyor olabilir. Değil mi? Bir anda kafasını yukarı -yani benim olduğum cama- çevirmesi ile panikle geriye ilerlerken, kendimi yerde buldum. Acıyla tıslarken telefonuma -ki ne ara yanıma aldığımı biliyorum- gelen bildirimle hızlıca gelen mesaja baktım.
Bilinmeyen numara
Bebeğim camdan bana baktığını biliyorum. Aşağıya inmek için 5 dakikan var."Siktir lan ordan." Kaşlarımı çatıp tekrar camdan baktım. Orda yoktu. Ne..? İçimi kaplayan korku ile hızlıca kapının kilidini kontrol ettim. Kilitlemiştim. Rahat bir nefes alıp yere oturdum. Kapımın çalınması ile irkildim. Tekrardan içimi tarifsiz bir korku kaplarken kapının deliğinden baktım. Arkası dönüktü. Sikik şey! Tam telefonumu alıp polisi arayacakken yeniden bir mesaj geldi.
Bilinmeyen numara
Polisi aramana yetecek kadar zamanın olduğunu sanmıyorum güzel prensesim.O sırada kapımın arkasından sesler gelmeye başladı. Sanki birisi bir şeyle, bir şeyi açmaya çalışıyordu. Bir dakika! Kapımın kilidini mi açıyordu! Panikle mutfağa koşup elime bulabildiğim en büyük bıçağı aldım. Tanrım, götüm uç buçuk atıyordu. Kapım açılmıştı. Siktir! Gözlerim dolmaya başlamıştı, bıçağı tutan ellerim titriyordu. Kapım kapanmıştı. Muhtemelen içeri girmişti. "Yoongi." Boğuk sesi evimin içini doldururken görüşüm iyice bulanıklaşmıştı. Kolumun tersi ile gözlerimi sildim. O esnada mutfağın kapısına gelmişti. Bu... Bu o'ydu. Kafedeki adam. Beni görünce yüzünü bir gülümseme kaplamıştı. Ama korkutucu değildi. Tam tersine, çok içten ve şevkatliydi. Bana doğru bir adım atınca bağırmaya başladım. "ORDA KAL! GELME!!" Elimdeki bıçağı deli gibi sallıyordum. Bir anda yüzünü endişe kaplamıştı. "Bebeğim, onu bırak kendine zarar vereceksin." "KES SESİNİ! ÇIK GİT EVİMDEN!" Bana doğru yavaşça yaklaşıyordu. Bıçağı koluna saplayacağım sırada bileğimden tuttu. Korkuyla dolan gözlerimi ona diktim. Kaşları çatılmıştı. "Sana ne dedim ben Min Yoongi. Bunun için ceza alacaksın." Ardından bıçağı elimden alıp tezgaha fırlattı. Hızlıca beni omzuna atarken bağırıp ona vurmaya başladım. "BIRAK BENİ SENİ SİKİK HERİF!" O ise bağırışlarımı umursamadan beni evden çıkartmış -ki anahtarı da almıştı şerefsiz- apartmandan çıkartıp, arabasına bindirmişti. Kemerimi sıkıca bağlayıp -gerçekten sıkıydı- hızlıca şöför koltuğuna geçmişti. Arabayı çalıştırırken ona yumruk atmaya başladım. "BENİ BIRAK SENİ KAHRO-" Bileğimden tutup sinirli suratını bana çevirdi. "Min Yoongi. Eğer şimdi uslu durmazsan Tanrı şahidim olsun eve gidince sana aklının almayacağı cezalar veririm!" Sesi o kadar sinirli çıkmıştı ki, korkuyla yerime sindim. O ise bundan memnun olmuş gibi sırıttı. Yaklaşıp saçlarıma bir öpücük bıraktı. "Hep böyle uysal olacaksın küçüğüm. Böylece babacığın sana istediğin şeyleri alacak. Uslu bebekler, hak ettikleri ödülleri alırlar." Daha sonra bir şey demeden arabayı sürmeye başladı. Bense hâlâ bana neler yapabilir diye düşünüyordum. Başımı iki yana salladım. Hiçbir şey yapamaz bana. Dediği yere vardığımız anda kaçacağım. Evet, kesinlikle kaçacağım. Gözlerime ağırlık düşerken esnedim. Başımı cama yasladım. Sadece beş dakika... Sonra yeniden kaçma planlarıma devam edebilirim. Gözlerimi kapatırken hissettiğim son şey saçlarımı okşayan eldi. Şerefsiz pezevenk...
----------
Beklettiğim için üzgünüm.. Nasıl gidiyoruz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pink Lady 『γσσηδεοκ』
Fanfiction🌸Baby, Yoongi 🌸 ✨Daddy, Hoseok✨ ⚠️ωαrηΐηg⚠️ İçinde; - Smut, -Daddykink, - Küfür, - AgePlay, Olacaktır, bilginize. #YoonSeok# #JiKook#