Namjoon derin bir nefes aldı. Biraz rahatlamaya ihtiyacı vardı kesinlikle. Başını önce sağa, sonra sola yavaşça yatırdı. Yumruk yaptığı ellerini gevşetip, gözlerini ovaladı.
Ayaklarının dibine saçılmış yemekler ve birkaç kırık tabak artık sinirini bozuyordu. Ama sakin olmalı ve alttan almalıydı.
"Yemek yemelisin lafının neresini anlamıyorsun acaba? Hoşuma mı gidiyor sanıyorsun Jungkook? Gözlerimin önünde erimen, hoşuma mı gidiyor sanıyorsun? Seni iyileştirmeme izin vermiyorsun!"
Susup kendine hakim olduğunda sesinin biraz fazla çıktığını, karşısında ona dikilmiş parlak iri gözlerden anladı.
Kısık nefes alıyor, gözleri titriyordu. Namjoon gencin terlediğini ve kriz geçirmeye çok yakın olduğunu gördü.
'Kafamı sikeyim.'
"Güzelim...Ben öyle demek istemedim yemin ede-"
"Şşt..sus," genç çocuk kollarını dizlerine sarmış, öne arkaya sallanıyorken mırıldandı. Gözleri ağlamaktan kızarmış, tırnakları yenmekten harap olmuştu. "Çok sesli. Duyuyor musun Joon? Oradalar. Kafamın içindeler. Orada gerçekten çok konuşan birileri var, susmuyor."
Namjoon önündeki yemek artıklarının üzerinden atladı ve Jungkook'un ellerini tuttu."Defterini getirmemi ister misin?"
Kafasını iki yana salladı Jungkook. Tutunarak ayağa kalktı ve küçük banyoya yöneldi. "Kusmam lazım."
Zayıf adımları Jungkook'u klozetin önüne taşıdı. Bir yandan ağlarken bir yandan parmaklarını boğazına sokup iyice bastırdı.
Günlerdir bir şey yemediği için ağzına gelen kanlı mide suyunu tükürdü ve banyo zeminine uzandı.
Namjoon salonda ağlarken, Jungkook banyo zemininde cenin pozisyonu almış titriyordu.
Gece boyunca ikiside sessizce, hıçkırıklarını bastırmaya çalışarak ağladı ve sabahın ilk ışıkları şehre vurduğunda, Namjoon banyo zemininde uyuyakalmış sevgilisini de alıp çok uzaklara gitti.
° ° ° Sonraki bölüm final...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
