Otuzdördüncü Bölüm

5.7K 481 194
                                    

Multi Medya | Min Yoongi

#bangtansonyeondanspringday

28.06.2018 💫

▪▪▪▪

Zar zor yukarı taşıdığım bedenini, yatağımın üstüne adeta fırlatarak, soluklanmak için bir kaç saniye durarak seslice nefes verdim.

Yüzümü buruşturarak, onun yatakta yatan yarı ayık yarı gidip bedenini süzdüm.

"Gerçekten aptal bir ayyaşsın. Neden içip, üstüne sarhoş olup benim kapıma dayanmak zorundasın ki gece gece..."

Bıkkınlıkla kafamı havaya doğru kaldırarak, seslice nefes verdim. Gerçekten bazen kendimle çelişiyordum, neden herşey benim başıma geliyor diye.

"A-aynı şeyi senin için düşünmüştüm bende. A-ayyaş olduğunu yani." dudaklarından zar zor çıkan, sarhoşluğunun etkisiyle saçma bir hal alan kelimeler ile gözlerimi devirmeden edememiştim.

Sinir bozucuydu.

Siyah kısık gözleri hafif aralık, yüzündeki yayvan gülüşü ile fazla sarhoş ve aptal duruyordu.

"Seni evden atmamam içini sesini kes. Ya da baksana, neden seni içeri aldım ki. Boşver gitsin, sarhoşta olsan senin gibi köpeklere birşey olacağını zannetmiyorum."

Yatakta bedenine doğru ilerleyerek, kolundan tutarak zar zor dikleştirdim.

"Şimdi seni kapının önüne bırakıyorum. Ardından ise insanlık adına, yalnış anlama bir medeni insan olarak taehyung'u arayıp haber veriyorum ve o da gelip seni alıyor. Gece gece seninle uğraşamam."

Tuttuğum kolunu iyice kavrayarak, sarhoş bedenini ayağa kaldıracakken, o benim kolumdan çekerek yatakta, üzerine doğru düşmemi sağlamıştı.

Böyle bir hareket beklemediğim için dengemi kaybetip üzerine düşmüştüm.

"S-sarhoş bir adamı dışarı atacak kadar duygusuz ve vicdansız olduğunu düşünmüyorum."

Birkaç santimlik yakınımda olan yüzünü inceledim.

Pürüzsüz, bembeyaz cildini. Sanki tenine inat yaratılmış siyah kısık gözlerini. Ufak kırmızı dudaklarını. Siyah saçlarını...

Dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken, onu baygın bakışlarına çıkardım bakışlarımı.

"Neden öyle diyorsun ama yoongi? Sonuçta sen şerefsiz ve duygusuz bir herifken, bende duygusuz, vicdansız, pis bir insan olabilirim, öyle değil mi?"

Yayvanca sırıtırak, bakışlarını dudaklarıma indirdi. Kafasını hafif kaldırdı, bende daha ne olduğunu kavrayamadan öylece kalırken dudaklarımızın birleşmesine milimler kala bilincinin kapanmasıyla kafasının geri düşmesi bir olmuştu.

Kaşlarımı çatarak elimi saçlarına daldırıp hafifçe kafasını dikleştirdim.

Gerizekalı, sızmış.

Gözlerimi devirerek yavaşça üzerinden kalktım.

Beni ikinci kez öpmeye yeltenmişti ve onda da ben daha bir atakta bulunamazken kendi sızmıştı. Buna üzülmelmiydim yoksa sevinmeli miyim bilmiyorum ama bu en iyisiydi. Öpmek yok, yakın temas kurmak yok.

Evet tam olarak böyle olması gerekiyor. Dudaklarımı dişleyerek onun yatakta sızmış olan bedenini süzdüm.

Aptaldı. Ciddiyim o koca bir aptaldı.

ᴀʟᴛıɴ ᴠᴜʀᴜş || ᴍʏɢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin