82.Bölüm - Pişmanlık

261 34 10
                                    

Serkan işe gitmez, kendini işine veremeyeceğini biliyordu. Annesi eve geldiğinde Eylül'ü değil de berbat bir haldeki Serkanı bulunca şok olmuştu...

Nazan : Serkan? Bu ne hal? Bir şey mi oldu? Yoksa Yağmur...

Serkan: Yağmur... yine Yağmur... Rüzgar'ı sormayacak mısın anne?

Nazan : oğlum maaşallah torunum sağlıklı, yine iyidir benim paşam. Ama sen böyle ağlayınca, Yağmur'a birşey oldu sandım.

Serkan : hay benim dilime. Olan bana oldu anne. Çok iyi halt ettim biliyor musun? Olan bu.

Nazan : geç otur şöyle, düzgünce anlat. Eylül nerde? Sen neden burdasın? İşe niye gitmedin?

Serkan: ailemi yıktım anne... gideceğim iki dava var herhalde önümde... önce Rüzgarı kaybedicem.. Eylül de boşanıcak benden... bir hiç yüzünden ailemi bitirdim anne...

Nazan : saçmalama, Eylül senden neden boşansın? Gözünün içine bakıyor senin... yoksa Muratla arasında bir şey olduğunu falan mı düşündün?

Serkan: hayır tabii ki anne.. Eylül her şekilde benim kabulümdü zaten. Ama o artık bu aileyi istemiyor... kaybettim onu...

Nazan : ne oldu ki?

Serkan: saçmaladım. Korkuyorum anne, köpekler gibi korkuyorum. Ben Rüzgar'ı oğlum bildim. Ya o benim değilse... ya Murat'a verirlerse onu... naparım ben? Korkuyorum anne. Eylül'e patladım. Aklımdan dahi geçmeyen şeyler söyledim kıza... Eylül bana bunu söylese, ben alınırdım, ben de konuşmazdım...haklı...

Nazan : ne dedin?

Serkan: hep Yağmur, Yağmurdan başka bir şey düşünmüyorsun. Oğlumla ilgilenmiyorsun dedim. Oğlum dedim, sanki onun da oğlu değilmiş gibi...

Nazan : eh be annecim...

Serkan: Rüzgarı kaybetme korkumdan, ne dediğimi bile bilmiyordum ben. Öyle bir ruh halindeydim ki... ben iyi bir anne değilim, çocuklar arasında ayrımcılık yapıyorum, sen de benimle bunları zamanında paylaşmıyorsun, öyleyse neden evli kalalım ki dedi bana... haklı... çok haklı... bi yanım gitsin bu değmez adama kalmasın diyor, bencil yanım da onu yanında istiyor...

Nazan : sinirleriniz bozulmuş sizin. Her ikinizin de. Çok zor zamanlar yaşadınız. Evet belki Eylül, Yağmur'a daha çok zaman ayırdı ama hasta olan Rüzgar olsaydı kendi canından olan çocuğunu unutur ona bakardı...

Serkan : biliyorum biliyorum...

Nazan : siz ikiniz de birbirinizin canından olan çocukları kendi çocuklarınız bildiniz... ben sizlerle gurur duyuyorum. Örnek bir ailesiniz. Ufak bir sinir bozukluğu yüzünden ailenizi, yuvanızı yıkmanıza asla göz yummam. İstersen Eylülle konuşayım ha? Ne dersin?

Serkan: inattır o, kabul etmez, seni de dinlemez... küçükken de öyleydi... dişlekti ya hani o zamanlar... böyle öndeki dişleri kocamandı, bi gülünce tüm dişleri çıkardı meydana...

Nazan : evet.. ee?

Serkan : bir gün onunla dalga geçmiştim. Günlerce ne yapsam konuşmadı benle. Sonra kendi kendine geldi yanıma... şimdi de ya günler sonra dönecek ve her şey eskisi gibi olacak, ya da boşanıcak...

Serkan annesiyle konuştuktan sonra Hale'nin yanına gider...

Serkan: Hale, avukatım olmanı istiyorum.

Hale : dert etme Serkan, ben senin yanındayım her zaman... Zaten her şey test sonucuna bağlı. Olumluysa sorgusuz sualsiz sen kazanıyorsun. Değilse de zaten Rüzgar babasına kavuşur, sen de karınla, onun kızıyla yaşarsın...

Serkan: ne?! Nasıl yani? Rüzgarı vereceğimi mi söylüyorsun? Hayır hayır hayır... olumsuz olsa bile Rüzgar benim oğlum. Ne yap ne et bu davayı onun kazanmasına izin verme..

Hale : ne yani? Onun çocuğunu istediğini mi söylüyorsun?

Serkan: o benim oğlum.. Eylülle benim oğlum...

Hale : vay be.. demek her koşulda Rüzgarı vermemekte direniyorsun... desene Eylül'ün endişesi boşa çıktı...

Serkan: ne? Ne endişesi?

Hale : dün dava sonrası adliye çıkışında Eylül yanıma geldi, sen o sırada annenle konuşuyordun. Eylül bana, senin davanla ilgilenip ilgilenmeyeceğimi sordu. Olumsuz bir sonuç çıkarsa senin Rüzgarı isteyip istemeyeceğin konusunda endişeliydi ama Eylül'ün de aynı senin gibi onu Murata vermeye niyeti yok. Ne olursa olsun, oğlumu ona vermem, gerekirse Serkanı da buna ikna ederim dedi.

Savrulan Yapraklar ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin