Bölüm 16

145 14 1
                                    

Eve varabilmişti sonunda Bill. Ama kapının açık olduğunu fark etti. Aklına tüm düşünceler geliyordu. Ama içeriye girmekten başka bir seçeneği yoktu. Yavaşça kapıyı açtı. Salona göz ucuyla baktı. Ellie elinde gitarla kanepede uzanmış uyuyordu. 

İçeri girip kapıyı yavaşça kapattı, ses çıkarmak istemedi. Yavaş ve dikkatli adımlarla odasına çıkıp çantasını oraya bıraktı. Aşağıya indiğinde Ellie'nin oturduğunu gördü. "Hey." diye seslendi. "Günaydın mı demeliyim?"

"Sen ne zaman geldin?" diye sordu Ellie esneyerek. "Ben yatalı bir saat falan olmuştur herhalde. Geldiğini görmedim."

"Uyuyordun çünkü." dedi Bill. "Neyse, hadi odana geç sen. Bu arada Dale nerede?"

"Hasta hissettiğini söyleyip bodruma indi, orada uyuyacakmış bilmiyorum." dedi uykulu bir ifadeyle. "Bu arada pizzacıda iş bulmuşsun sevindim. Hep böyle geç mi geleceksin?"

"Pizzacıda..." dedi ve biraz duraksadı. "Hah. Dale de hemen söyledi değil mi? Vay canına. Evet malesef öyle, geç geleceğim. Tamam neyse sen yat hemen ben de Dale'e bakayım."

Ellie iyi geceler deyip odasına çıktı. Bill de Dale'i kontrol etmek için bodrumun kapısını açıp merdivenlerden aşağıya indi. 

Dale bir köşede oturmuş, gözlerini kapamış uyuyordu. Ya da Bill'e öyle gelmişti. Aceleyle koşarak Dale'in yanında diz çöktü. "Dale." dedi yüksek bir sesle. 

Ardından masanın üstünde açılmış bir paket gördü. Tekrardan Dale'e bakıp "Hey, bizimle misin?" diye bağırdı.

"Ha?" dedi Dale uyanarak. "Kim ne anlamadım." 

"Ne saçmaladığını ben de anlamıyorum şuan." dedi Bill. "Yoksa sen... Ah. Böyle bir şey yapacağını aklımdan bile geçirmezd..."

"Neyi?" dedi Dale ayağa kalkarak. "Ne yaptım ki kim öldü?"

"Sarhoş bir adamdan farkın yok!" diye bağırdı. "Şu haline bak. Bir de bizi koruyacağını söylemiştin. O paketi sen açtın. Ve içindekini de..."

"Bak, sadece birazdı tamam mı?" dedi sarhoş bir ifadeyle. "Bir daha yapmayacağım. Eskiden kalan bir bağımlılık. Zor bırakmıştım, biraz da keyfine bakayım dedim. Zaten altı tane fazladan paketimiz var."

Bill kızgın bir ifadeyle Dale'e bakıp "Hayır." dedi. "Hayatını uçuruma sürüklemene izin veremem. Üzgünüm." 

Açılmış paket de dahil tüm paketleri alıp bodrumun diğer köşesinde duran poşetin içine koydu. Ardından poşeti alıp bodrumdan çıktı. 

Bir süre sonra geri geldiğinde Dale'in yerinden kıpırdamadığını fark etti. Hareket edemeyecek kadar kafayı bulmuştu çünkü. 

"Ne yaptın onları?" diye sordu Dale.

"Satmam gereken altı paket dışında, diğerlerini bulamayacağın bir yere gömdüm." dedi Bill gülerek. "Sen de uyumalısın. Hadi, sana birkaç çarşaf falan getireyim bugünlük burada uyu."

Dediğini yapıp çarşaf ve yastık getirdi. Dale'in kalkmasına yardım ederek onu yatağa yatırdı. "İyi uykular." dedi diz çöktükten sonra. "Hey, Dale. Buraya en yakın kilise nerede biliyor musun?"

...

"Sana tüm inananları koru, yardıma ihtiyacı olan insanlara yardım et, hataya düşmüş olanları da doğru yola sürükle tanr..."

Kapı açıldı, genç bir adam gördü. Peder daha duasını tamamlayamamıştı bile. "Hoş geldiniz." dedi. "Gecenin bu yarısında bu yaşlarda bir gencin buraya gelme amacı... Ama sanırım önemli bir şey olmalı değil mi?"

"Peder..." dedi Bill. "Sizinle konuşmak istiyorum. Özel olarak. Vicdanımı rahata erdirmek için aklımda bazı sorular var. Ve sanırım bana yardım edebilecek tek kişi sizsiniz. Ama anlattıklarım ikimizin arasında kalacak, lütfen. Söz verebilir misiniz?"

"Söylediklerini ben, sen ve tanrı dışında başka kimse bilmeyecek evlat." dedi peder. "Gel bir sandalye al ve otur. Anlat bakalım. Ve bana 'affedilmeyeceğim' tarzı cümleler kurma lütfen. İncil'de de yazdığı gibi... Kurtuluş günahkarlar içindir. Dinliyorum.

Benim İçin Gülümse (Smile For Me)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin