0.7

1.5K 144 343
                                    

ri ta elindeki dosyaları arşive götürmek için odasından çıkmış dalgınlıkla yürürken, koluna dokunan biriyle durmuştu. ortanın biraz altında bir boya sahip, siyah saçları, kumral teni ve güzel yüzüyle fazla büyük yaşlarda olmayan bu kız fazlasıyla tatlıydı.

"merhaba, ne işin var bakalım burada?" ri ta dizlerinin üstüne çöktüğünde kız saygıyla eğilmiş, utanarak gözlerini kaçırmıştı.

"iyi misin tatlım? annen nerede, kayıp mı oldun yoksa?"

"şey, siz polissiniz değil mi?" başını olumlu anlamda sallayan ri ta ayağa kalkarak tutması için elini uzattı ve daha rahat hissetmesi açısından kızı kendi odasına götürdü.

"söyle bakalım, neden buradasın?"

"bir akşam markete gitmek için evden çıktım, ailemin de bundan haberi vardı. hemen evimizin bir sokak altındaki markete gidip çikolata alıp gelecektim ama.. ama bir adam beni taciz etti." küçük kız ağlamaya başladığında ri ta şaşkınlıkla kocaman açılmış gözleriyle bakınıyordu.

"n-nasıl yani?"

"eve dönerken kolumdan tutup beni bir kenara çekti."

"peki sonra ne oldu?"

"birisi geldi ve kurtulmamda yardımcı oldu. bana da ağlamamamı ve hemen eve gitmemi söyledi." aklına gelen şeyle kaşlarını çatıp, karşısındaki kıza baktı.

"sana yardımcı olan kişinin yüzünü görebildin mi peki?" cevap olarak olumsuz bir baş sallaması aldığında, sıkıntılı bir nefesi dışarı bıraktı.

"sesi nasıldı peki? kalın mıydı, ince? çocuksu?"

"ne kalındı ne de ince, ikisinin de ortasıydı. oldukça yumuşak bir sesi vardı." sehun'un kalın bir ses tonu vardı, öyleyse bu kişi sehun olamazdı.

"pekala, benden istediğin şey tam olarak ne? o kötü adamı bulmam mı?" küçük kız kaçırdığı gözleriyle başını olumlu anlamda sallamıştı.

"merak etme, elimden geleni yapacağım. şimdi polis abiyle birlikte evine git, tamam mı?" ri ta, boştaki polis memuruna durumu anlatıp aileyi bilgilendirmesini söyledikten sonra küçük kızı yolculamıştı.

önümdeki dosyalara boş boş bakarken, sıkıntıyla yüzümü ellerim arasına alarak gözlerimi ovuşturdum. bazı şeyleri düşündükçe baş ağrım artıyordu, düşündüğüm şey de gizli vakadan başka bir şey değildi elbet. bir katil neden saklanıp, suç ortaklarını öylece ortaya atardı ki? evet bu ona zaman kazandırırdı ve kaçması için mantıklıydı lakin çelişen birçok şey vardı.

yolun ucundaki ışığa ulaşabilmek adına düşüncelerimle boğuşmaya devam ederken, çalan kapıyla ellerimi yüzünden indirdim. baş komiser baekhyun içeri girdiğinde, ayağa kalkarak ufak bir baş selamı verdim.

"otur ri ta, kalkmana gerek yoktu." bunu söylerken eş zamanlı olarak masamın önündeki sandalyeye oturmuştu. aynı şekilde ben de oturduğumda baş komiser baekhyun'un neden odama kadar gelmiş olmasını deli gibi merak ediyordum. yoksa vakada bir gelişme mi olmuştu?

"bir sorun mu var baş komiserim?" dirseğini sandalyenin kol kısmına yaslayıp, elini çenesine koydu.

"sorguda neler oldu ri ta?" gündem neden sorgu olmuştu şimdi? zaten her şeyi anlatmıştım kendisine.

"olanları size zaten anlattım baş komiserim, neyi kast ediyorsunuz tam olarak?"

"bu vakayı ikimiz beraber yürütüyoruz ve benden bir şeyler saklamamalısın komiser ri ta." ne tepki vereceğimi gerçekten bilmiyordum. zaten kafam karışıktı ve baş komiserin bu tavırları daha da allak bullak ediyordu beynimi. bir sorun varsa açıkça dile getirmeliydi, beyin falan okumuyordum sonuçta ne kast ettiğini nereden bilebilirdim?

you're the murderer | byun baekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin