27- Akşam Yemeği

4.3K 420 720
                                    

Tuğra, Cengiz'i eve bıraktıktan sonra önce kendi evine geçti. Altına kısa paça bir pantolon giydi ve beyaz kazağıyla beyaz ceketini giydi. Beyaz spor ayakkabılarını giydikten sonra aynada saçlarını düzeltip çıktı evden.

Ferman'ı düşünmek istemiyordu, onu üzdüğünü biliyordu ama daha ilerlemeden ve ona bağlanmadan bitmesi gerekiyordu. Her yönden yanlıştı, tam tersini hissetse bile. Ne onu üzmek istiyordu ne de babası gibi olmak...

Arabasına binip, Masal'ın attığı konuma doğru yola çıktı. Onun hayatı bu olacaktı. Bundan kaçamazdı, kaderine yazılan şeyleri silip atabilecek birisi değildi. Yapması gereken bunları kabullenmekti.

Eve gelince arabasını park etti ve ailesini beklemeye başladı. Çok beklemesine gerek kalmadan gelmişlerdi. Sezen, kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde yanına geldi. "Ah abiciğim, bugün konuşmanı izledim. Midem neredeyse ağzımdan geliyordu!"

Sezen yapmacık bir şekilde gülümserken Tuğra, içinde doğan kıskançlığa engel olamamıştı. Sezen, istediğini yapabiliyordu. Onun yerinde olma isteğiyle dolmuştu. Ne bir sorumluluğu vardı ne de ondan bir şey bekleniyordu.

Kardeşine cevap vermek yerine gözlerini devirdi. Annesi yanına gelip koluna girdiğinde iç çekti hafifçe. "Cebine yüzük koydum, bu akşam söz kesilecek." dedi kulağına doğru. Tuğra, hiçbir şey dememeyi tercih etti. Zaten ne diyebilecekti ki? Ardından ilerleyip kapıyı çaldılar. Hizmetçi kapıyı açınca herkes ceketini uzattı çalışana.

O sırada Masal, üzerinde siyah ve derin yırtmaçlı bir elbiseyle onları karşılamaya gelmişti. Saçları, omuzlarına kadar dökülüyordu ve yaptığı hafif makyaj yeşil gözlerini öne çıkartmıştı. "Hoşgeldiniz." dedi ve herkesin elini sıktı sırayla.

"Babamlar birazdan burada olur, biz masaya geçelim." Volkan önde olmak üzere hepsi sırayla ilerlemeye başladılar. Devasa yemek masasına ulaştıklarında, Masal ve Tuğra karşılıklı oturdu. Tuğra'nın yanında Sezen otururken, babasıyla annesi onun yanında karşılıklı oturmuştu.

Hayat gülümseyerek döndü Masal'a. "Geçen sene çıkarttığın kreasyon oldukça ses getirmişti Masal, bu sene için heyecanlı mısın?"

Masal başını salladı yavaşça. "Geçen senenin üzerine çıkmak için çok çalışıyorun. İsterseniz bir gün size, önceden gösterebilirim."

Sezen telefonunu çıkartmış arkadaşlarıyla mesajlaşırken Hayat gülümsedi. "Sana mesaj atarım, önümüzdeki hafta Viyana'ya gitmeden önce zaman yaratabilirim bunun için."

"Ferman olacak mı?" Sezen, telefonunu masaya bırakırken Masal'a bakmıştı. Masal'ın yüzü düşerken başını salladı. "Hayır, Ferman benim kardeşim olabilir fakat bu ailenin bir üyesi değil Sezen."

Sezen dudağını büzdü yavaşça. Tuğra, kardeşinin bacağını sıktı. "Çeneni kapat ve bitene dek hepimizden ne kadar tiksindiğini düşün." Otoriter sesi Sezen'in tek kaşını kaldırmasına neden olmuştu. "Bana emir verebileceğini mi sanıyorsun küçük köpekçik?"

"Sezen, sadece sus." dedi yavaşça. "Ama abiciğim, ama tüm eğlenceyi bozuyorsun." Sezen yüzüne yapmacık bir gülümseme takındı.

Tuğra, diyeceği hiçbir şeyin Sezen'i susturamayacağını bildiği için sustu. Hayatının bir amacı yoktu. Bildiği tek şeyi yapıyordu, insanları rahatsız ediyordu. Sezen'den gözlerini çekip önündeki tabağa baktı. Şu an burada olmak yerine Ferman'ın yanında olmayı tercih ederdi.

Murat Karen ve eşi Filiz gelince Masal ayağa kalktı. Abisine katlanamıyordu fakat bu akşamlık rol yapacaktı. "Hoşgeldin abi." dedi gülümseyerek ve ona sarıldı, ardından da karısına. Herkes ayaklandığında "Ben Murat, Masal'ın abisiyim. Tanıştığımıza memnun oldum. Bu da eşim Filiz." dedi Murat ve herkesle el sıkıştı.

Murat ve Filiz, Volkan'la Hayat'ın yanına karşılıklı oturduklarında içeriye Haldun ve Semiramis girdiler. Haldun'u görünce yine ayaklandı Masal. "Hoşgeldin baba." dedi gülümseyerek.

Haldun kızına başıyla selam verdi ve Tuğra'nın yanına doğru ilerledi. "Hoşgeldin oğlum, ben Haldun. Masal'ın babasıyım." dedi. Tuğra, Haldun'un elini sıktı. "Memnun oldum efendim." dedi gülümseyerek.

Semiramis ile de el sıkıştıktan sonra herkes masaya oturmuş, çalışanlar da yemekleri getirmeye başlamıştı. Haldun, kaşığıyla şarap kadehine vurdu hafifçe. Çıkan sesle herkes ona döndüğünde gülümsedi. "Bugün, hepimiz için önemli bir gün. Burada sadece Masal ve Tuğra'nın evliliği resmiyet kazanmayacak, aynı zamanda iki büyük şirket ilk ortaklıklarına girecekler. Bu evliliğin birçok güzel fırsata gebe olacağına eminim."

Ardından şarap kadehini havaya kaldırdı. "Şerefe," derken herkes de kaldırmıştı kadehleri ve aynı anda bir yudum içtiler. Sezen, içerisinde bulunduğu bu saçma ortamı bir an önce terk etmek istiyordu.

Yemek sessiz geçerken Murat, "Tuğra," dediğinde Tuğra'nın bakışları ona kaydı. "Tebrik ederim, artık sen de resmi olarak büyük oğlanların arasına girdin."

"Teşekkür ederim." dedi Tuğra, etini kesmeye geri dönerken. "Eğer zorluk çekersen, ustalardan yardım alabilirsin. Mesela benden." Göğsü kabarık bir şekilde bakıp göz kırptığında Tuğra omzunu silkti.

"Gerek duyacağımı sanmıyorum. Aranıza katılmadan önce, ustalaşmak için çok eğitim aldım." Tuğra, eti ağzına atıp gülümsediğinde Murat'ın yüzü düşmüştü.

Sezen, abisine yandan bir bakış attı. En azından bazılarına ağzının payını verebiliyordu. Gülümseyerek önüne döndüğünde Masal çaktırmadan Tuğra'ya bakıyordu. Abisine ağzının payını vermiş olmasından memnundu.

"Tuğra, oğlum, bizim kozmetik bölümümüz size geçince ilk planın ne peki?" Haldun'un sorusuna karşılık bir süre düşünmüştü. Bununla alakalı bir planı yoktu daha. "Öncelikle artık sosyal medyanın gücü var, birçok internet ünlüsüne reklam yaptırmayı planlıyorum. Ardından ünlülerin kısa süreli ve sınırlı sayıda üretilmiş makyaj malzemeleriyle yeni bir soluk getirmeyi planlıyorum."

Haldun, etkilenmiş bir şekilde başını salladı. Düşündüğünden daha çetindi Tuğra. Masal'la bu konuyu konuşması gerektiğini anlamıştı.

Yemek bitene değin önemli başka bir konuşma olmamıştı. Herkes masadan kalkınca, Haldun kaş göz işaretleriyle Masal'ı mutfağa çağırdı. Masal gergin bir şekilde mutfağa girince Haldun sakallarını okşadı. "Tuğra'yı kendine aşık etmelisin, bunun farkındasın değil mi?"

Masal, kollarını göğsünde birleştirip başını salladı. "Farkındayım baba." dedi yavaşça. "Tuğra, düşündüğümden daha zeki. Onun aklına girmeden önce kalbine gireceksin. Bunun için ne yapman gerekiyorsa yap, yoksa olacakları biliyorsun. Gözümü kırpmadan onu ortadan kaldırırım."

Haldun'un tehditkar sesi Masal'ın tüylerini diken diken etmişti. Bu yola girmesinin asıl sebebi onu korumaktı. Yenilgiyle başını salladı tekrar. "Tuğra'yı kendime aşık edeceğim, ardından hisselerini bize satmasını sağlayacağım. Sadece ona zarar verme."

Haldun zafer kazanmışçasına gülümsedi ve kızını kollarından tuttu. "Seninle gurur duyuyorum. Beni hayal kırıklığına uğratmayacağını biliyorum." Masal, sahte bir gülümseme takındı. "Sonuçta kimin kızıyım?"

"Şimdi içeriye geçelim, yüzük takacaksınız." Haldun, Fahri'yle haber yollatmıştı. Volkan'ın ayarlamış olması gerekliydi yüzüğü. Baba kız içeriye girerlerken Volkan'sa Tuğra'nın yanına gelmişti.

"Oğlum, annen verdi değil mi yüzüğü?" Tuğra cebindeki yüzük kutusunu avucuna aldı. "Verdi baba."

"Haldun ve Masal da geldi, yüzükleri takalım."

Tuğra, kutudan yüzüğü çıkarttı ve Masal'ın önünde dizini kırıp yüzüğü parmağına taktı. İçinde kopan fırtınaları dindirmesi lazımdı. Artık bunun geri dönüşü yoktu.

🎊

Hellö.

Sizce Haldun, Masal'ı kime zarar vermekle tehdit ediyor?

Bilene benden çatal bıçak takımı hediye fjdjdkdkd

Ayrıca 20K olmuşuz :O

Emeği geçen herkese kesik domuz kafası yollayacağım 🐖

rewrite the stars °bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin