kusursuz

33 6 4
                                    

Sabahın erken saatlerinde yatağım beni şımartırken ilk defa neden yanlız olduğumu düşündüm neden birilerinin yaralarını neden birileri yaramı yaralarımı yaralarımızı sarmadığını sarmadağımızı düşündüm. 
  Hayatın  her şeyden mahkum bıraktığı ben bundan damı mahkum olmuştum. Güvenebileceğim sesini duyunca iliklerime kadar titreten biri olacakmıydı. Kalbimi sıkıştırıp aynı anda rahatlatabilecekmiydi. Beni bana getirip beni benden alacak kendi canına katacak biri kendimden çok düşüneceğim biri olacakmıydı.  Olmalımıydı.
    Yoksa neye elimi atsam kurudugu gibimi olacaktı herşey
Aşk denen koca sevgiyi yaşamaya hak kazanmışmıydım.
Ona şımarabilecekmiydim
Ona kızabilecekmiydim
  Kıskanacakmıydım
Benimsin diyecek cesaretim olacakmıydı çünkü ben ben olacakmıydım onda
En yakın iki arkadaşımdan bile kafama takmıyormuş gibi gözüktüğüm bilinmezliğime ilk defa yanında cesaret alacağım birisi olacakmıydı.  Kalbımden tutabilecekmiydi. Nefesini alamayınca nefesim kesilecekmiydi.

Düşüncelerimle pencerenin önüne geçtim. Birsüre hiçbir şey yapmadan öylece durdum. Geçen insanların telaşlarına hızlı yürümelerine acaba nr yapıyorlardı başka insanlar kafalarını yastığa koyduklarında uyuyabiliyorlarmıydı. Bilmiyorlarmıydı uyuyaman insanlar oldugunu düşünmüyorlarmıydı insanlığı kafalarına ayrıca nükseden bir dertleri varmıydı varsa çaremi arıyorlardı yoksa boyunmu egiyorlardı düşünüp durmaktan yoruldum artıkki saate baktım 8 olmuştu. Üzerimi giyinip çıktım. Yol kalabalıktı insanlar çalışıyorlardı ama kimse insanlarini düşünmüyordu. Tekrar kafama nüksetmeye çalışan düşünceleri çabucak kovaladım çünki sabah sabah kotamı doldurdugumu hissediyorum.
    
Kafeye girdigimde saat 8:30 olmuştu.
Zeynebe günaydın dedikten sonra biraz konuştuk dertleşmedik sadece tanıştık çok degil 10 dk sonra kafeyi temizlemeye başlamıştık. 
 
Zeynep masa ve yerleri silerken ben mutfağa geçmiştim bulaşıkları yıkadım.  
  Müşteriler gelmeye başlamıştı kafam öyle bir dağılıyorduki düşünemeyecek duruma geldiğimde kafe sakinleşiyordu. B3nde dinlenme fırsatı yakalıyordum.

Hızlı geçen bir günün ardından yorgun argın eve gelebilmiştim. Artık annemle salonda da karşılaşmıyordum. Kapıyı açtıktan sonra yüzüme acı bir tebesüümle odama çıkmam bir oldu.
Aynı anda hem midenize hem kalbinize  oturan  bir sancıyla başa çıkabiliyormusuz? İşte ben çıkamıyordum.  Hemde sancıtüm vücüdümü kaplıyordu. Düşündükçe bir yerlerinin sızlamasını başına gelmeden anlamazsın. Kalbinde sızlamadan canının yanması öyle umursamazsın ne xamana kadar biliyormusun vücüdünun öyle yanması lazımki acı ne anlayasın vücüdün öyle bir acır ki acı nedir bilirsin başkasının acısı nedir bilirsin.

  Sağlam kafa kalmadığına emin oldumki derin bir uykuya kendimi bıraktım uyanmak isteyen kafaya karşılık vücüdum artık direnememişti. Artık oda yorulmuştu şimdi ise içim dışımı yansıtıyordu. Şimdi gerçek bendim yorgun vücüdüm yorgun ruhuma aitti. Şimdi ben ben olmuştum

Neden bilmiyorum ama sabah gözlerimi tebessüm ederken buldum. Cam yerine bu sefer aynanın karşısına geçtim. Düne göre iyi duruyordum. Erken uyanmayı seviyordum bugün cumartesiydi ama yinede erken uyanmıştım. Bu hafta zeynep haftayada ben çalışcaktım.
 
Aldığım haftalıkla biraz alışveriş yapacaktım. Kafama göreydi bugün düşünmek yoktu bugün.  Bugün kimse yoktu beynimde kafası güzel bendim bugün üzerime salaş bir tişört altınada dar siyah bir tayttan sonra saçlarımı dıkıca toplamak istedim. Yarım saatte hazırlanmıştım.
Evden cıktıktan sonra Ezgiyide almak aklıma geldi. Ezgiye dogru ilerledim. Zile bastığımda annesi kapıyı açtı. Zeliha teyze iyi bir kadında Ezgiyle annesi arasında bir bağ vardı benim annemle aramda olmayan bağdan Ezgi bana sarıldı.
-hayırdır hangi dağda kurt öldü?
  Sorusuna tebessüm ettim.
  -hadi hazırlan dışarı çıkalım
  Kafasını annesine çevirdi. Cevap beklerken bende baktım. Çok geç kalmayınla beklediğimiz cevabı almış olduk. Ezgi benim gibi rahat takıldı. Hazırlanması onunda uzun sürmeyince bir saat gibi bir sürede evden çıkmış olduk. Plan kurarken Ezgi öyle seçenekler sunuyorduki hayat enerjisini nerden buldugunu merak ettim gerçekten bi ara lunaparkta öglene kadar vakit geçircekmişiz sonra yemek yer yediklerimizi sokaklarda deli gibi gezmeliymişiz saat 7den snra çok güzel bir kafe varmış oraya gitmeliymişiz. Bu kız kafayı yemiş olmalı diye düşünürken olayı ele almam gerktigini fark ettim
-dur
  Dedim elimle sözümü tastikliyecek hareket yaparak nasıl sustuguna şaşırfım demezsem olmaz.
  -bu kadarı bana fazla ben yemek yiyip alışveriş yaparak geçirmeyi hayel etmiştim aniden çıkışlar getirme bana  sakin takılmaktan yanayım.
  -hayır efendim. Olmaz öyle şey herzaman dışarı çıkıyormuşuz gibi sanki çok heyecanlı aksiyonlu hayatımız varda sakin günmüş her zaman ne yapıyoruz acaba
 
-İtiraz etmekte üstüne yok Ezgi maşallah tamam hadi
Tabi kabul ettim sakin olacak bir gün dilemiştim o yüzden gün boyu kendi istediklerimi yapıp Ezginin dırdırını çekecek enerjim yoktu benim. 
 
Yemek yemekle başladık Ezginin beni bilmedigim sokaklara sokana kadar ters bir şey olmamıştı. Taaki o sokaklara akşam yediden sonra girilmeyecegini hatta hiç girmememiz gereken bir yer olduğunu yaşayarak ögrenmiştik.

Ben herhangi bir kafeye gideceğimi sanmışım sağlam olmayan bizim sokakları aratmayan sokaklara girdiğimizde anlamalıydım.  Ama bir şans vermek istemiştim Ezgiye birazda merak duygusundan duramamıştım.  Kafe denilen yer hiçte öyle benim çalıştığım gibi bir yer durmuyordu içkili bir mekandı. İlk başta ses çıkarmadım. Burası bir barı andırıyordu. Havada yoğun içki kokusu vardı sahnede dans eden kızlar kafamız çok rahat kalmadan etrafımıza iki tane çoçuk geldi baya yapılılardı. Amaçlarının tanışmak oldugunu söylediler tabiki biliyorduk böyle bir yerde amaçlarının bu olmadığını sadece seslenmedik. Bir süre onlar konuştu biz sadece hı evet öylemi sözlerine tebessüm ettik çok cıvık davranmışlardı. Sessizligimizden olsa gerek dans etmek istedi benimle reddetim kafayı iyice bulmuş olan olmayan beyniyle beni zorladı iyice rahatsız olmuştum. Ezgiyle kaş göz işaretiyle çıkalım işareti yaptım toparlanırken sülük gibi yapışan bırakmadı. İki kolumdan tutup salladı. Sersemlemişti iyice çok sinirlendiğim icin yüzüne bir tokat attım sinirlenmiş olacakki daha çok canımı yaktı kendisine çekmeye çalışınca elime geçen içki şişesini kafasına vurdum boşlukta sallanınca kollarından kurtuldugumu anladım. Tam kapıdan cıkacagım sırada içki içmedigim için gerçekten kendimi sevecekken öyle bir hataya düşecekken arkadan  gelen gürültüyle arkamı dönmem bir oldu o an ona verdiğim isimle siyah irislere sahip olan yeni komşumuz bizim sülüğü yere gömmekle meşguldu. Ağızım açık izlerken bir adamın kavgaya müdahale etmesiyle şaşırdım kimse yaklaşmıyordu ama o siyah irislere rağmen Umut diye seslenmişti. Adının Umut olduğunu öğrendiğim siyah irisler kendisini ayıran adamın kolunu savurup yanıma geldi.  Kafam aniden ona çevrildi. Ne kadar bir süre bana bakıp bir şeyler düşündü bilmiyorum ama benimde ona baktığım kesindi. Olayların kesilmesini isterken konuşacaktım ki engel oldu. Tutup kolumdan dışarı çıkardı. O sırad dışarıda bekleyen Ezgi acil gitmesi gerektigini söyleyip cevabını beklemeden uzaklaştı ben se Umutla kalmıştım. Ne yapacağımı bilemezken Umut yanımda bitti. Siyah bir araba gösterdi. O an ilk defa sesini duyuyormuşum gibi oldum
- bin dedi
Ben olayların şokunu atlatamazken dalgacı bir tebesüüm ettim.
-Ne?? Sebep
Sert bir ifadeyle bana bakarken kendimden ödün vermedim duruşumuda bozmadım dudagının kıvrılmasıyla konuşmaya başladı
-çok güvendigin arkadaşınla buraya geliyorsun hiç tanımadıgın iki iti masana alıp dinliyorsun ne apıyorum diye sormuyorsun en bin diyincemi sorguluyorsun?
Oo fena sıkıştırma havası veriyormuş gibi davrnmadım tabi dalga havası verdim ortama
-evet canım öyle istiyordu. Öyle yaptım. Arabana binmek canimda istemiyor ve öylede yapacağım sıkıntımı var?
-evet var biniyorsun.dedi
Ve kolumdan tutup beni resmen ön koltuga attı. Sonra kendisi bindi ve asfaltı ağlatacak derecede gaza bastı. Sesi boguk arabanın içini doldurdu tam ben konuşacagım sırada
- kemerini tak
-ne sen şakamısın ya indir beni yürüyerek gitmek istiyorum. 
-ben gitmeni istemiyorum
-kim olarak pardon?
-yeni komşun olarak
İnanmıyorum ya beni resmen dalgaya alıyordu. Benimle kafa buluyordu.   halimden hiç memnun degildim. Seslenmedim onun sesini duyana kadar hareket dahi etmiyordum.
-kemerini tak
Oflayarak kemerini taktim.  Ben eve gideceginmizi sanarken başka yola saptı.
- Ev??
Dedim soru şeklinde cevaplamasını beklerken ipsiz sapsiz bir yola girdi telaşa kapılmıştım doğrusu
-heyyy ne yapıyorsun
Sesim yüksek çıkmıştı.
Arabayı durdurduktan sonra bana döndü
-sakin ol sadece bu geceyi burada geçireegiz sessiz sakin bir şekilde sen uyuyacaksın ve ben seni izleyeceğim tamam sana bir şey yapmayacağım
-sana neden güveniyim ayrıca neden beni izliyorsun
-bir başka şansın yok ikincisi ise kuşlar bana Sıla çok güzel uyuyor dedi. Bende doğrumu söylüyorlar diye bakacagım.
-ne diyorsun ya sen iyimisin ayrıca sana adımı söyledigimi hatırlamıyorum.
-bende bu kadar çok konuştuğunu hatırlamıyorum bi sus Aslı öyle olacak işte sen uyuyacaksın şimdi susacaksın şimdi tamam yeter yoruldum bi sus
-sen gerçekmisin ya ne diyorsun normal bir şeymiş gibi konuşmasana
Kafasını çevirip gözlerime baktı kafamı çevirmedim 
-hayatında herşey normal gidiyorsa söyle o zaman normal davranırım.
Demesiyle resmen içimde fırtına koptu. Cevap veremedim. Verecek cevabım vardı ama o beni hayatımla vurmuştu. 

UMUDUM FISILDA "Canım Daha Yanmasın Fısılda"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin