"can you burn a fire in my flesh? cause your love's so cold i see my breath."
|
"tenimde bir ateş yakabilir misin? çünkü aşkın o kadar soğuk ki nefesimi görebiliyorum."
-
Ayağa kalktığımda belime yayılan acıyı görmezden gelmeye çalıştım. Sigara paketinden bir dal çıkarıp balkona doğru yürüdüm ve kapıyı aralayıp sigarayı yaktım. Serin hava çıplak bedenime vurduğunda titredim, ama şu anda ihtiyacım olan şey sıcaklık değildi.
"Sigara içmeden hoşlanmıyorum." dedi Dustin, ona döndüğümde kendi çıplak vücudunu örtülerin ardına sakladığını gördüm. "Yavaş yavaş kendini öldürüyorsun."
Beni öldüren sensin, sigaralar değil.
"Alkol ve uyuşturucunun, sigaradan çok daha öldürücü olduğuna eminim, Dustin." dedim derin bir nefes çekip sigaranın dumanını soğuk havaya üflerken. Karşılığında somurtarak bana baktı, ter yüzünden alnına yapışmış saçlarını gözlerinin önünden ittirdiğinde göz göze geldik.
"Kaç kilo verdin?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım.
"Ne?"
"Geçen aydan beri, Walter. Çok zayıflamışsın. Kemiklerin sayılıyor." dedi gözleri yavaşça vücudumda gezinirken. Kendimi koruma ihtiyacı hissettim. Mahremiyetimi önemsediğimden değildi, Dustin beni sayılamayacak kadar kez çıplak görmüş ve kalan gizliliğimin her bir parçasını paramparça etmişti ama karşısında ilk defa gerçekten çıplak hissediyordum. Kollarımı gövdeme sarıp belli olan kaburgalarımı, kasık kemiklerimi görmesini engellemeye çalıştım.
"Geçen ay kaç kiloysam şimdi de o kadarım." diye tersledim, sigara dudaklarımın arasında sallanıp yer çekimine meydan okuyordu.
"Benden hiçbir şey saklamana gerek yok, bunu biliyorsun. Durman gerekiyor. Gözlerimin önünde eriyip gidişini izleyemem, Walter." dediğinde bakışlarımı ondan çekip dışarı çevirdim. Örtülerin hareket edişinden ve parkelerin gıcırdamasından bana doğru geldiğini hissedebiliyordum, odam büyük değildi zaten.
"Sigara, bırakması kolay bir bağımlılık değil." diye cevapladım çubuğu dudaklarımın arasından alıp küllüğe çarparken.
"Siktiğimin sigarasından bahsetmediğimi ikimiz de iyi biliyoruz." dedi sigarayı parmaklarımın arasından çekip küllüğün dibine bastırarak. Alevin cızırdayarak kayboluşunu izledim. Dustin kollarını bedenime sararak beni kendine doğru çevirdi, ay ışığının iyice karanlıklaştırdığı kahverengi gözlerinde yumuşak bir ifade vardı.
"Neden bahsettiğini bilmiyorum." diye fısıldadım, normal bir şekilde konuşacak cesareti kendimde bulamamıştım, ses tellerim muhtemelen buna itiraz ederdi.
"Devam ediyorsun." dedi parmakları yavaşça omuzlarımda gezinirken, dokunuşu ensemdeki tüyleri diken diken etti. "Durduğunu söylemiştin. Bir daha asla yapmayacağını söylemiştin, Walter, ama durmadın."
"Ne dediğini bilmiyorsun sen." diye tısladım dokunuşundan uzaklaşmaya çalışırken, ama beni güçlü kolları arasına çoktan hapsetmişti.
"Duramıyorsun, değil mi? İstemiyorsun ama kendini yediğin her şeyi kusarken buluyorsun. Beni kandıramazsın. Kimseyi, bu kemiklerle kimseyi kandıramazsın. Doktora gitmemiz gerek." dedi eli omurgamda hareket ederken.
"Doktora gitmemize gerek yok. İyiyim, Dustin. Kilo vermedim, sen öyle sanıyorsun sadece. Uykun gelmiş olmalı, hadi yatalım." kollarının arasından çıkmaya hareketlendiğimde beni durdurdu, sıcak nefesi alnıma çarpıyordu.
"Kendine bunu yapmana izin veremem." diye fısıldadığında gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum. Ağlamamalıydım. Ağlama. Ağlama. "Güzelsin, Walter. Kilonun hiçbir önemi yok. 100 kiloyken de güzeldin, 60 kiloyken de. Hepsine şahit oldum, biliyorum. Eksik hiçbir yanın yok, neden kendine bunu yapıyorsun? Şimdi de güzelsin, o kadar güzelsin ki canını yakmaktan korkuyorum, ama 50 kilodan fazla olamazsın. Kendini durduramıyorsun çünkü hasta oldun. Doktorlar hastalıkları düzeltmek için varlar."
"Hiçbir şey yapmıyorum." dedim ancak haklıydı, o kadar haklıydı ki onu ölümüne yumruklamak ve boğazım parçalanana kadar çığlık atmak istiyordum.
Kimse için hiçbir zaman yeterli olmamıştım. Lisedeyken çok kiloluydum ve her zaman zorbalığa uğrayan şişman çocuk olmuştum. Dustin beni ilk aldattığında 16 yaşındaydım, ilişkimiz daha birkaç aylıktı ve ben henüz ona istediğini vermeye hazır olmayan bir bakirdim, bu yüzden bir daha olmayacağını umarak görmezden gelmiştim. İkinci sefer 17 yaşıma yeni basmıştım. Üçüncü sefer ise 17. yaşımın üçüncü ayındaydı. İlk seksimizden sonra dördüncüsü gerçekleştiğinde fark ettiğim bir şey vardı; Dustin için de yeterli değildim. Haklıydı da. Çirkindim, deneyimsizdim, kiloluydum ve değerli hiçbir şeyim yoktu. Bir şeyleri değiştirmem gerekiyordu. 17 yaşımın son aylarında yediğim şeyleri vücudumdan atmak için kendimi kusturmaya başlamıştım, duyduğum tüm hikayeler bile beni işin tehlikesine uyandırmaya yetmemişti. Şimdi, 2 yılda 40 kilodan fazlasını vermiş halde odamın ortasında dikiliyor ve sevgilimin zaten bildiğim ve nefret ettiğim o şeyi yüzüme vurmasını izliyordum. Hastaydım. 19 yaşındaydım, 48 kiloydum ve bulimia hastalığı 2 yıldır peşimden kovalıyordu. Zayıf, çok zayıf olsam da bırakamıyordum ve bunun ne kadar ciddi olduğunun farkındaydım. Umursamıyordum, ölüm beni korkutmuyordu, bu yüzden asla hastaneye gidip beni kurtarmalarını istememiştim. Beni bu hale getiren Dustin'di. Onun yüzünden hasta olmuştum. Fiziksel ve mental hastalıklarımın tamamı onun yüzünden oluşmuştu ve kurtulamıyordum. Hiçbirinden, ondan, hiçbir şeyden.
"Göz göre göre ölmene izin vermeyeceğim." dedi Dustin bana iyice sarılarak sıcaklığını bedenime yaydığında. Ben de kolay olanı seçerek ona inandım.
-
bu bölümü yazmak çok canımı yaktı. bazı şeyleri anlatması zor. köşeden uzaklaşıyorum. sonraki bölümde görüşürüz, umarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
winter |bxb
Short Story16 yaşınıza bastığınızda vücudunuzda sonsuza dek teninizin ve ruhunuzun parçası olacak isim, ruh eşinizin ismi belirir. walter thornton'ın ruh eşi, dünya üzerinde ona en çok acı çektirecek kişiydi. ♂+ ♂ [soulmate au]