------------------------
Jungkook'tan
------------------------"Oğluuuum,birtanemm,kuzum neden böyle bir çocuk oldun sen yaa?!"
Jungkook,her zamanki gibi akşam yemeğinden sonra tüm odağını derse vermişti.Ta ki annesinin,seslenişini işitene kadar.
Fazla umursamadan testi çözmeye yeniden koyuldu.
"Sana diyorum evladım,bir cevap versen!"
Jungkook,annesinin ikinci cırlamasından sonra gözlerini devirerek odasının kapısına adımladı.Kapı kolunu yavaşça aşağıya indirdi,bu sırada tekrardan gözlerini devirmeyi unutmamıştı. Zaten annesi birşey deyince,bunu hep yapardı bir nevi alışkanlık olmuştu.
Kapıyı açtıktan sonra, odasına pek de uzak olmayan merdivenlere yöneltti adımlarını.
Merdivenlerin başına geldiğinde hala okul kıyafetlerinin üstünde olduğunun henüz farkına varmıştı.Hafifçe alnına vurduktan sonra,az önceki yavaşlığının aksine koşar adımlarla odasının kapısına varmıştı bile.İçeriye geçer geçmez tam dolabına saldıracak iken, gözüne boy aynası takılıverdi. Aynanın önüne geçip kendini incelemeye başladı.
"Ahh,inek öğrenci olmama rağmen nedir bu yakışıklılığım?" diye mırıldandı.
Jungkook tabikiide insanların ona 'inek öğrenci' gözüyle baktığının farkındaydı. Bu durum çoğu zaman sinirini bozsa da artık yavaş yavaş alışmaya başlamıştı. O da isterdi çok eğlenceli bir arkadaş ortamının olmasını, o da isterdi arkadaşları ile buluşup gezmeyi.Fakat babası, Jungkook okula başlar başlamaz o kadar baskı kurmuştu ki çocuk birinci sınıftan itibaren tutunda, şuanki eğitim hayatının bu zamanına kadar bir kere bile o baskıdan kurtulamamıştı.Hep umut ediyordu belki babası bu konuda yumuşar diye ama hayır düşündüğü gibi olmuyordu. Babası gün geçtikçe -yani Jungkook sınıf atladıkça- tutumunu daha da sıkılaştırıyordu. Ama babasının hakkını yememesi gerekiyordu.Okul ile ilgili tutumu dışında Jungkook'a oldukça iyi davranıyor, onun bir dediğini iki etmiyordu. Gün geliyor, onunla arkadaşı gibi eğleniyor, gün geliyor onun bir sırdaşı gibi sorunlarını dinliyordu.
Yavaş yavaş düşüncelerden arınmaya çalıştı. Ve kısa bir süre tekrar aynada kendini süzmeye başladı.
" Ya bu yakışıklılığım yüzünden biri bana bakarken ona araba çarparsa eyvahhh!"
Alayla söylediğinde kendi kendine gülmeye başladı. Birisi onu dışarıdan görse kuşkusuz şizofreni hastası sanardı. Aslında düşündükleri de yanlış sayılmazdı.
Jungkook, gerçekten yaşıtlarına göre çok daha yakışıklı ve aynı zamanda çok daha olgun biriydi.(babası sağolsun) Neyin ne zaman yapılacağına çok iyi karar verirdi. Öyle ki kendinden yaşça büyük insanlar ara sıra gelir,Jungkook'dan akıl alırdı.
Aynanın önünde oyalanmayı keserek dolabına yöneldi. İçinden, üstüne siyah-beyaz çizgili sweatshirt'ünü ve altına da siyah kot pantolonunu geçirdi. Kısa bir süre daha aynaya baktıktan sonra tekrar odasından çıktı ve hızlıca merdivenlere yöneldi. Teker teker merdivenlerden inerken nihayet salon görüş açısına girmişti.
Salondaki kişi gözüne çarpınca ufak çaplı bir şoka ve ardından da yüksek desibelli bir çığlığa neden olmuştu.
"B-bir dakika.Sen ciddi olamazsın değil mi?!"
Hala şoktan çıkamayan jungkook ona doğru koşan bedenle kendine gelmeye başlamıştı.
Gelen Hoseok'tu, yani çocukluğundan beri yanında olan arkadaşı.Hoseok liseye geçince annesinin işinden dolayı (annesi uluslararası okul müdürüydü)
yurtdışından teklif gelmesi nedeniyle oraya gitmişlerdi. Tabiki de Hoseok ile her hafta sonu görüntülü konuşuyorlardı,ama şuan kanlı canlı karşısında duruyordu bu heyecan ondandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🔮MAGİC SHOP🔮 [jikook] jjkxpjm
Mystery / Thriller'Gözü dönmüş bir büyücü tarafından yapılan büyü, Jungkook ve Jimin'in suçu değildi. Büyücü Soo Hyun'un bir anlık kıskançlıkla yaptığı büyü, hiçbir büyücü tarafından çözülemeyecek kadar kuvvetliydi. Yani Jungkook ve Jimin'e soracak olursanız "KAÇINIL...