Hayatımda Bir Kez Olsun Geç Kalmam Bir İşe Yaradı Desem Anlamazsınız Ama Öyle

15 2 0
                                    

Elimde telefonla hızlı hızlı yürürken birisine yine çarptığım için kafamı kaldırmadan özür diledim. Tek elimle mesaj yazmak ne zordu böyle! Hadi ben önüme bakmıyorum da siz de mi görmüyorsunuz önüme bakmadığımı? En sonunda mesaj yazmaktan sıkılıp ana ekran tuşuna basılı tutarak Siri'yi açtım.

"Sude'yi ara." Komutumla beraber rehberimdeki Sude kişisini bulup aramayı başlattı. Teknoloji işte böyle her şeyi kolaylaştırıyor. Telefona cevap verilmesiyle, "Sude, neredesin sen?" dedim.

"Evin önündeyim, hadi geç kaldık yine. Çabuk ol." Kafamı sallayıp telefonu yüzüne kapattıktan sonra kulaklıklarımı takıp rastgele bir şarkı seçtim.

Nereye geç kaldığımız sorusuna gelirsek, bugün eski okulumun yerine açılan bir teknoloji merkezinin açılışına gidiyorduk. Tüm eski öğrencileri ve ailelerini davet etmişlerdi. Benim ebeveynlerim memur olduklarından ve teknoloji ilgilerini çekmediklerinden gelmiyorlardı. Ben de tek başıma gitmek istemeyeceğim için bir arkadaşımı davet edeyim demiştim. Ve buluşmamıza ise her zamanki gibi geç kalmıştım.

En sonunda oturdukları apartmanın önüne geldiğimde Sude kolumdan çekiştirerek beni bir dolmuşa bindirdi. Parayı verip yanıma oturduktan sonra kırmızı bir yüzle bana döndü.

"Yine geç kaldın Sıla.Her buluşmamızda istisnasız her buluşmamızda bunu yapıyorsun."

"Üzgünüm." diyerek omuz silktim. "Ama başıma neler geldi bir bilsen."

"Bilmek istemiyorum. Gerçekten. Fark etmez değişkenleri hesaba katarak evden çıkma planı yapmalısın."

"Katıyorum zaten! Kontrol edemediğim tek değişken telefonum ve içindekiler!"

Kaşlarını kaldırarak, "Bu telefon bağımlılığın başına çok büyük belalar açacak ben söyleyeyim." dedi.

İşaret parmağımı gözünün önünde sallayarak, "I-ıh. Ben bağımlı değilim istersem bırakabilirim ama bırakmak istemiyorum çünkü neden bırakayım?" dedim.

Dolmuştan inmemiz gereken yere gelince diğer ineceklerle beraber bizde indik. Ve başka hiç yer yokmuş gibi dağın başına, teknoloji merkezi olarak değiştirilen eski okuluma giden yokuşa doğru koştuk. En sonunda kapıya vardığımızda kapılar kapanmıştı. Açılış yapılmıştı ve tur içeride devam edecekti. Bize bir iyilik yapıp içeriye alabilirler mi diye sormak için kapıların dışında duran iki güvenlik görevlisinin yanına gittik.

"Merhaba, beyefendi," diye söze girdim. "Acaba bizi içeriye almanız mümkün müdür?"

Kolundaki saati kontrol ederek, " Beş dakika önce gelseydiniz içeriye alma yetkim vardı ancak şimdi kapılar kapandı. Ve içeriden kilitlendi."

"Açabilecek bir anahtarınız yok mu?"

Kafasını iki yana sallayarak, " Üzgünüm hanımefendi, yapabileceğim hiç bir şey yok."dedi.

Sude'yle beraber binadan uzaklaşırken bir anda onu binanın yan tarafına çekiştirdim ve bunu güvenlik görevlilerinin görmemiş olmasını umdum.

Fısıldayarak, "Bak geç kaldığımız için üzgünüm ancak ben bu okulda okudum ve görebildiğim kadarıyla dizaynında çok büyük bir değişiklik yapılmamış. Bizi içeriye sokabilirim."

Bana bıkkın bir yüzle bakarak, "Sıla başıma bela almak istemiyorum, yarın tekrar açacaklar zaten o zaman geliriz." dedi.

Ama ben yarın gelmek istemiyordum ki! Zaten bu sabah hazırlanabilmek için erkenden kalkmıştım. Yine de Sude'nin dediğinde haklılık payı vardı. O yüzden kafamı salladım.

"Aynı saatte, aynı yerde buluşuyoruz, tamam mı?" dedim.

"Yarım saat erken, aynı yerde."dedi.

Kafamı salladım. Midem guruldarken sabah bir şey yemediğim aklıma geldi. "Sude bir yerlere gidip bir şeyler yiyelim mi acıktım."

Bir süre düşünerek artıları ve eksileri tarttı. "Fena olmaz aslında, hem boşu boşuna da hazırlanmamış olurum."

Dominos'a gidip birer orta boy karışık pizza söyledik. Yerken pek sohbet etmedik biliyorsunuz telefonlar daha ilgi çekici. Pizzalarımızı bitirip kalktıktan sonra Sude evine giderken ben birazcık daha etrafta gezinmek istedim.

Bağımsız Telefon CumhuriyetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin