18.Bölüm

275 162 273
                                    

Eros_Afrodit kişisine ithaf edilmiştir.

Sılanın bu sözleri ile öylece kalakalmıştım. Neler diyordu böyle?Hala anlamıyordu onu sevmediğimi. Ne yani öldürecek miydi ben onu sevmiyorum diye kendini? Bu çok saçma ama! Ölsün ozaman! Ben Melisi seviyordum. Bu hayat acımasızdır iki seçenek sunar önünüze ve sizde sadece birisini seçmek zorunda kalırsınız.

Toprak "Sıla in ordan! Saçmalama!" dedi yanına yaklaşarak.

O sırada koştura koştura Rüzgar geldi ve şaşkınca Sılaya birde bana bakıyordu "Sarp! Kurtar onu kaptan!" dedi yalvarırcasına.

Melise baktım "Melis ben... Ne yapacağımı bilemiyorum. Yardım et" dedim sessizce. İlk defa birisinden yardım istemiştim.

Melis elimi iki eliyle tutarak "Sılayı kurtarmalısın Sarp. Sonra bakarız çaresine olur mu?" dedi gülümseyerek.

Sılaya baktım ipi yavaşça boynuna geçirmeye başlamıştı. Rüzgar kafasını sağa ve sola sallayarak "Abi niye bu kızı izliyorsunuz? Niye birşey yapmıyorsunuz? Ölecek mi yani Sıla çocukluk dostumuz? Bu kadar acımasız olamazsınız" dedi Toprağa ve Bana bakarak.

Yavaşça Sılanın çıktığı sandalyeye doğru adımlarımı attım. Sandalyenin yanına gelince "Sıla in aşağı!" diye bağırdım.

Sıla gözlerimin içine bakarak"Hayır inmeyeceğim! İnip yaşamaya devam edeceğim ve daha çok acı çekeceğim Melisle seni gördükçe. "dedi titreyen sesiyle ve ağlamaya başladı.

Biz bir çeteyedik. Ne ara aşk kuzusu olduk lan! Ne hali varsa görsün ben bu kızla uğraşamam. Çeteler acımasızdır ve bende Sılaya zerre kadar acımıyordum. Evet bu dünyadan göçüp gidecekti. Biraz üzülürdüm dostum olduğu için ama sonra onu unuturdum. Zaten hep böyle olmazmıydı? Bir kişi ölüp gider, diğerleri ise arkasından en fazla 3 gün üzülüp, hayatlarına devam ederlerdi hatta gülüp, eğlenirlerdi olan göçüp gidene olurdu. İnsanlar acımasızdır! Nankördür işte!

Sılaya sinirle bakıp"Peki! Geber ozaman! "diyip arkamı döndüm ve hızlıca çıkışa doğru gittim.

O sırada Kerimhanın bizi, kapıdan bakıp izlediğini fark ettim bana iğrenirmiş gibi bakıyordu. Bakarsa baksın! Umrumda bile değildi. Kerimhanın tam yanından geçip gidiyorum ki sertçe kolumdan tutup beni kendine döndürdü "O gebermeyecek lan! Pisliksin sen! Acımasız, kalpsiz piçin tekisin! Şimdi iyi izle beni! Sevdiğin bir kız nasıl kurtarılırmış öğren! dedi nefretle bana bakıp ve gövdemden ittirerek.Ne! Sılaya Kerimhan aşık mıydı?

Şaşkınca Kerimhanı izlemeye başladım. Koşa koşa Melis yanıma geldi ve bana sarıldı bende ona sarıldım izlemeye devam edip.
O sırada Sıla ipi başına geçirdiği için sandalyeyi ittirerek kendini astı. Kerimhan koşa koşa Sılanın bacaklarına sarıldı ve onu boğulmaması için havaya kaldırdı "Sıla Hayır! Buna asla izin vermem! Sen yaşamayı hak ediyorsun! Sen sevilmeyide hak ediyorsun! Çünkü ben sana aşığım hemde deli gibi!" diye bağırdı.

Toprakla Rüzgar birbirlerine şaşkınca bakıp yardıma koştular. Toprak sandalyeyi alıp üstüne çıktı ve Sılanın boynundan ipi çıkardı. Kerimhan Sılayı kucağına alıp, yere oturdu. Sonra gözlerini kapatıp sırtını sandalyeye dayadı." Sıla yapma bunu bana ne olur?" dedi sessizce.

Sıla henüz boğulmadığı için Kerimhanın kucağında yatıp, öksürmeye başladı.Kerimhan başını onun yüzüne eğip"İyi misin? "dedi elini yüzüne koyarak.

Sıla zorla konuşarak" Su. Su verin "dedi sessizce.

Toprak köşede duran suyu Sılaya hemen uzattı" Al iç Sıla. Kendine gelirsin şimdi. İyiki Kerimhan yetişti de kurtuldun. Çünkü bizde seni kurtarmazdık.Bilirsin dostun değiliz! "dedi imalı bir şekilde konuşarak.

SEKİZ(DAĞILIŞ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin