Yazın anneme destek olmak için iş arıyordum. Okullar açılınca sıkıntı çekmemek isteklerimi daha rahat alabilmek için. Nerden bilebilirdim ki babamın cafelerinden birine garsonluk başvurusu yaptığımı. Deniz Alsancak adını verdiğimde dalga mı geçiyorsun olmuştu müdürün tepkisi. Şimdilerdeyse babam benim velayetimi almak için uğraşıyor. Annemden İzmir'den ayrılma düşüncesi günlerdir kafamı allak bullak ediyor. Zil sesi düşüncelerime engel olmuştu. Annemin bağırışlarını duyup kapıya koştum.
"Sana Deniz'i vereceğimi aklının ucundan bile geçirme Kenan. Bu yaptığın aptallık. 1 sene sonra zaten reşit oluyor. Seninle 1 sene kalmasının hiç bir anlamı yok. Ve o senden nefret ediyor bunu anla."
"Ne kadarda eminsin benle 1 yıl yaşadıktan sonra sana geri geleceğine kızım belki beni sevicek."
Oo yoo dayanamazdım bu cümleden sonra lafa atladım."Ne saçmalıyorsun sen be ? Seninle 1 yıl değil 1 saniye bile aynı evde kalmaya tahammül edemem. Bunca yaptığın şeyden sonra 11 sene sonra ne yüzle buraya geliyorsun. Yüzsüzlük nasıl bişey Kenan Bey! Defol evimizden ailemizi rahat bırak."
Şaşkın gözlerle beni dinliyordu. Yaranmak mı desem ne desem bilemiyorum ama karşımda ezildikçe eziliyordu.
"Nasıl giderim kızım seni almadan."
"11 sene önce nasıl gittiysen öyle. Gerçek ailen biz değiliz senin bizimle sadece 6 senen var belkide 5 buçuk eskiden gittiğin günleri sayardım seni özlüyordum biliyor musun? Seni özlüyordum ama eskiden çocuktum biyolojik baba. Şimdiyse düşünebiliyorum. Beni 1 an bile düşünmeyen birini özlemek çok saçmaydı senden nefret ediyorum evet. Bizi rahat bırak hayatımızı yeterince mahvettin."
Konuşmasına fırsat vermeden kapıyı yüzüne kapattım.
Annem ağlıyor ve ben buna dayanamıyorum.