"Anne, babamın ve senin gözlerin gayet sağlıklı. Neden ben gözlük kullanıyorum?" diye mırıldandığımda annem yaptığı işi bırakıp yere çömeldi ve bir elini omzuma koyarak şefkatle gülümsedi. "Tatlım, gözlerinin sağlığı bozulmasın diye takıyoruz. Küçükken gözlerin biraz bozuktu ve uzağı göremiyordun." dedi. Yanağımı şişirerek bıkkın bir ses tonuyla "Ama gözlük sanki daha çok zorluyormuş gibi hissediyorum." diye hayıflandım. Annem alt dudağını dişledi ve gözlerini kaçırarak "Biliyorum, annecim ama üzülme! İyileşmesine az kaldı!" dedi. Ses tonunda her zamankinden farklı bir yapmacık ton vardı.
Yalancılar.
Kör olduğumu bildikleri için bana küçüklüğümden beri gözlük taktırıyorlardı. Sebepsiz yere bu gözlüğü takamazdım zaten. Derin bir nefes alarak kıpırdandığımda yattığım yumuşak yatağın hastane yatağı olduğunu anlamıştım. Burnuma dolan lavanta kokusu ile gözlerimi kırpıştırarak açtığımda etrafı net görmeyi dilerdim.
Her yer bulanıktı.
Annemin hıçkırarak ağlayan sesini duyduğumda kaskatı kesildim. Herkesin çakrasını bir nevi hissediyordum o yüzden gözlerimi zorlamanın bir anlamı yoktu. Gözlerimi kapandığımda yutkunarak "Neden?" diye fısıldadım. O sıra annemin hıçkırıkları arttı ve babama döndüğünü hayal meyal hissederek "En başta söylemeliydik ona! Gözlerini değiştirebilirdim!" diye bağırdı. Annemin, babama ilk defa sesini yükselttiğini duydum.
"O benden sonra sharingana sahip olan tek insan. Sharinganın gücünün varisi." dedi babam anneme doğru dönerek. Sakin ses tonu beni bile çileden çıkarmaya yetmişken sinirle dudağımı ısırdım. Annem sitemle kahkaha atarken yumruk yaptığı elini duvara vurdu ve duvarın çatlamasına sebep oldu.
"Yalancısınız..." diye fısıldadığımda sesime Uchiha klanının nefreti tırmanmıştı.
Naruto-sama, içimde büyüyen Uchiha nefretinin ateşini hissetmiş olacak ki hızlıca "Sarada-chan, sakin olman gerekiyo-" diye başladı cümlesini ama cümlesini yarıda bırakan şey benim öfkeyle bağıran sözcüklerimdi.
"Kör oluyorum! Bana o gözlüğü taktığınız günden beri siz bunu biliyordunuz! Ben o kadar hokage olma hayali kurarken, sharinganımı kullanıyorken siz sustunuz ve beni karanlığa mahkum ettiniz!" dedim. "Daha 5 yaşındaydım o gözlüğü taktığınızda."
Annemim son cümlemden sonra hızlıca yere çöktüğünü hissettim. Annem ağlamaya devam ederken içimden bir parçanın koptuğunu hissettim ama hayır. Merhamet göstermeyecektim, bana 11 yıldır yalan söyleyen insanlara karşı merhamet göstermeyecektim. Söz konusu bu ailem bile olsa.
"Şimdi çıkın dışarı." dediğimde babamın "Sarada" dediğini duydum. Öfkeyle ismimi babamın dudaklarından duyduğumda kanımda kaynayan öfke her yere yakmaya hazır gibi gözlerime tırmanmıştı.
"ÇIKIN!" diye öfkeyle bağırdığımda uzun zamandır kapalı tuttuğum gözlerimi açmış üstelik sharinganımı açmıştım. Üç virgülle beraber hepsinin yüzüne bakarken gözlerim son olarak Boruto'ya geldi ve okyanus mavisi gözlerinin delici bakışlarını yüzümde hissettim.
En sevdiğini öldürmek zorundasın.
Gözlerime inen acıyla bağırıp hızlıca elimle gözlerimi tuttuğumda annemin endişeyle "Sarada!" diye bağırdığını duydum ama Naruto-sama hızla annemin yanına giderek onun bileğinden yakaladı ve kendine çekti. Annem sarılarak ağlamaya başladığında Naruto-sama, babama yandan bir bakış atarak annemle beraber odadan çıktı. Babam donmuş bir vaziyetle bana bakarken Boruto babamı dürttü ve "Sensei, onu yalnız bırakmalıyız." diye fısıldadı. Babam sessizliğini korumaya devam edince Boruto acı dolu bir ses tonuyla "Lütfen." diye yalvardı. Babamın ve Boruto'nun ağır adımlarla odadan çıkmasıyla içeri bir sürü medical ninja girdiğinde ellerimle kapadığım gözlerimi zorla ellerimi tutarak çektiklerinde gözlerimden akan sıvının gözyaşı değil kan olduğunu farkettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven's Eyes
FanfictionKaranlık; insanların ruhu ve zihnini kaplayan bir örtü gibidir. Bazıları kalbi daha fazla kirlenmesin diye usulca örter kara çarşafı duygularının üzerine. Ama elbet bir gün geri dönülmek üzere örtülmüştür o karanlık çarşaf ve geri dönüş ne daha saft...