Aynı günün akşamı tesislerdeki odamda dinlenirken Ryan aradı.
“Lan Şaban kılıklı. Nasıl geçti ilk antrenmanın?”
“Basketbol konusunda mükemmel ama sosyalleşme açısından pek iç açıcı değil.”
“Lan yine kavga mavga çıkarıp sopa mı yedin amına koyayım ?!”
“Yok yok, henüz değil. La sen onu bunu bırakta sanırım Koç Nick’in gözüne girdim haa ilk günden.”
“Kötü basketbolcu yoktur, az ateş suyu vardır hesabı dayamış adam ateş suyunu böğrüne böğrüne amk”
“Bide Gino olduk burada amk.”
Konuşma boyunca 10 farklı konu açmayı başarmıştım ama hiçbirini bir türlü Lauren’e bağlayamıyordum. Açıkçası korkuyordum, ama kendisi demişti bana “Lauren sana Iowa’da yabancılık çektirmez.” diye. Lafın gelişi miydi yoksa o? Kafası mı güzeldi ya da o ara? Büyük ihtimal laf olsun torba dolsun bişeydi o. Ama sikerler, içime atıp şişeceğime, dışa vurayım ennn kötü sadece gözüm şişer.
“Yahu senin şu kardeşin de hiç lafının eri değilmiş haaa, insan bi evsahipliği yapar burada di mi? keh keh keh”
“Lan mal! Kız daha bugün çıktı yola , daha oraya gelmedi bile. Hem siz Matt’le arkadaşmışsınız, kız kardeşimi ne yapacaksın göt!”
Al işte, aldın mı cevabını Gino Bey.
İki kem küm ettim ve hem konuyu hem de telefonu kapattım. Aslında hiç sevmem olmayacak duaya “Amin” demeyi ama sanırım hayatımda ilk defa “yaratma imkanım olsa, aynen böyle yaratırdım” diyeceğim bir kıza rastlamıştım ve “kader utansın” diyip geçmeye hiç ama hiç niyetim yoktu. Zaten öyle ki, bu durum beni yapmayacağım şeyleri yapmaya itiyordu. Gecenin bi körü paldır küldür çıktım tesislerden, doğru Seth’in yanına.
E adam beni kapıda görünce şaşırdı tabi, sağanak yağan yağmur sebebiyle sırılsıklam olmuş bi şekilde karşısındaydım adamın.
“Ha..ha..ha..hayırdır la?”
“Lan olum ben seninle bişey konuşmak istiyorum la.”
Aldı beni içeri.
Gecenin bi vakti , habersiz , sırılsıklam bi vaziyette ve “bişey konuşacağım” diye kapısına gittiğiniz adam, üniversitedeki en yakın arkadaşınız bile olsa, sizi elbet evine alır ama evin içindeki o gergin ortamı engelleyemezsiniz. Sanki 2 yabancı gibiydik. Samimiyetsizce bi bira verdi bana, samimiyetsizce üstüme yeni kıyafetler verdi benim ıslak olanlar kuruyana kadar ve yine samimiyetsizce gözümün içine baktı “Buyur dinliyorum.” der gibi. E bende öyle umursamaz adamın teki değilim, her şeyden önce duygusalım zaten. Oluşan bu gergin atmosfer beni üzdü ve geri itti. Seth’le günün birinde kopma ihtimalimizi çok azda olsa düşünürdüm elbet ama.. ama işte.. yok gerisi. Seth benim için manevi değeri çok yüksek olan bi insan aslında. 2005’te Amerika’ya ilk geldiğimde, ailemden ilk kez ayrı kaldığımda çok tedirgindim. Ürkektim. Düşünüyorum da eğer Seth değilde herhangi başka biri olsaydı oda arkadaşım , sanırım bi kaç aya dönerdim vatanıma, yapamazdım buralarda. Seth gerçekten sıkıntınızı anlayan ve o sıkıntınızı size fark ettirmeden gidermek için her türlü fedakarlığı yapan bi adamdı.
Ama şimdi.. ?
Bak mesela şu an aklıma bir diğer tahminim geldi. “Ortam değişikliğiyle beraber değişen insan.”
Kafamda yarattığım arkadaş profilinde bu da yok, ama arkadaşlarım bu profilin dışında seyrediyorsa bu benim suçum mu? Siliyorum defterden hemen , ne yapayım, böyleyim işte ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİNO
Jugendliteratur"Eğriye eğri, doğruya doğru konuşalım şimdi; hayat çok adaletsiz bi sisteme sahip. Kimilerimiz, allah şahittir ki hep iyi ve uslu bir çocuk oldu küçükken, ancak büyüdüklerinde ise Gargamel oldu hep karşılarına dikilen. " Hikayenin baş kahramanı Gino...