NİSAN 2011
"Yah! Ufaklık ne uykucu çıktın sen de. Hazırlanman için yirmi dakikan var. Yoksa seni beklemeden giderim okula." Diyen Jongdae'nin sesiyle uyandın. Hızlıca okul formanı giymeye başladın. Her ne kadar Jongdae'nin sensiz okula gitmeyeceğini bilsen de onu gördüğün her dakika öyle kıymetliydi ki bu zamanı harcamak istemiyordun.
***
Bundan bir yıl önce babandan seni kurtaran Jongdae o gün seni orada bırakmamıştı. Kolundan tuttuğu gibi insanların bakışlarına aldırmadan –ki üstü başı kan içinde bir kız ve karın ortasında çorap ve okul gömleğiyle yürüyen bir oğlan her insanın merakla size bakmasını sağlıyordu- seni evine getirmişti. Jongdae önce yaralarına pansuman yapmış sonra da yapabildiği tek yemek olan rameni yapıp yemiştiniz.
Akşam olduğunda eve gelen ailesine her şeyi anlatmıştı. Savcı olan anne ve babası Jongdae'nin anlattıklarını duyunca çok öfkelenmiş ve babanın iyi bir ceza alması için elinden geleni yapacaklarını söylemişlerdi. O gün polisler babanı tutuklamıştı. Bir hafta sonra yapılan duruşmada ise aldığınız darp raporu ve Jongdae' nin yapmış olduğu şahitlikle babana 8 yıl hapis cezası verilmiş ve senin de yetimhaneye gitmene karar vermişti hâkim.
Senin yetimhaneye gitme kararını duyan Jongdae mahkeme salonunu ayağa kaldırmıştı.
O sana ilk kar tanesi yağarken akıttığı gözyaşıyla bir söz vermişti kendince. Seni hiçbir zaman bırakmayacaktı.
O gün Jongdae'nin tüm çabalarına rağmen yetimhaneye gönderilmiştin. Bir ay boyunca her gün yanına gelmişti Jongdae. Seni burada bırakmayacağını söyleyip durur, okulundan, izlediği filmlerden bahsederdi sana. Sende her gün hiç konuşmadan tebessümle dinlerdin onu.
Bir gün yine kapıda Jongdae'yi beklerken bu sefer ailesiyle gelmiş ve sana sımsıkı sarılıp " Seni burada bırakmayacağımı söylemiştim. Bak sözümü tuttum işte. Ailemle konuştum. Seni evlat ediniyoruz. Artık senin yerin abinin yanı ufaklık." Demişti o yüzüne yayılan şapşal gülümsemesiyle.
O zaman kalbindeki sızının nedenini anlamasan da Jongdae'nin gözlerindeki mutluluğu görünce gülümsemeden yapamamıştın.
***
Formanı giyinip bahçeye çıktığında Jongdae derin bir nefes almış ve " Sonunda gelebildiniz prenses hazretleri" deyip kolunu omzuna atmıştı. Gülümseyerek ona bakmış ve bir yıldır huzur bulduğun kollara biraz daha sokulmuştun. Bu halini gören Jongdae kıkırdamış ve burnunu saçlarına gömmüştü. Senin onun kollarında huzur bulduğun kadar Jongdae de saçlarının kokusuyla huzur buluyordu.
Okula vardığınızda Jongdae seni sınıfının önüne kadar bırakmış ve " Bak ufaklık bir yıldır bu okulda okuyorsun ama hala teneffüslerde tek başınasın. Biliyorum benim gibi eğlenceli bir arkadaşın olsun istiyorsun ama benim gibisini bulmak zor." Deyip göz kırpmış ve arkasını dönüp kendi sınıfına gitmeden önce coşkulu bir şekilde "fıgtıng!" deyip kocaman gülümseyerek koridorda kaybolmuştu.
(Arkadaş ortamındaki eğlence kralı Chen)
O gün Jongdae istedi diye korkularını bir kenara bırakmış ve bir sürü arkadaş edinmiştin...
Sen Jongdae için kendinden ilk taviz verdiğinde 12, Jongdae ise annesinden başka birinin kokusunda huzur bulduğunda 15 yaşındaydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞER BİR KAR TANESİ (CHEN OC) -tamamlandı-
FanfictionAŞK 'IN FEDAKARLIKLARLA DOLU EN SAF VE MASUM DUYGULARLA BEZENMİŞ HİKAYESİ... Aşk hiçbir zaman geliyorum demezdi... Gelirdi ve senin onu fark etmeni beklerdi. Kimi ilk görüşte fark eder kimi de yıllar boyunca göremezdi... SEN VE JONGDAE (Chen) * DÜŞ...