"Ne-ne oldu?!?!" diye bağırdı Hermione, tüm gücüyle Ron'u iterekten, manzara karşısında nefesi kesildi, yüzü gözü kan içince bir Draco Malfoy yerde yatıyordu, ama kızın nefesini kesen, Harry ile Ron'u durduran asıl şey, Draco'nun yorgun düşüp bayılmış olan bedeniydi..
Hermione, koluyla gözlerini silip canının acımasına neden olucak bir şekilde yerdeki bedene eğildi,
"Bana iyi olduğunu, bana iyi olduğunu söyle!" dedi genç adamın yüzündeki kanları silerekten ardından 'Mcgonagall... evet Mcgonagall' diye ekledi mırıldanaraktan, durmaksızın akan gözyaşlarını ve ardı ardına kesilmeyen hıçkırıklarını eliyle bir kenara itip yerden destek alaraktan ayağa kalktı, daha fazla kan kaybetmesine izin vermeyip Mcgonagall'ı bulması gerekiyordu, bu düşüncesine tutunup koşar adımlarla okulun büyük kapılarına doğru koştu,
"Hermione! " diye bağırdı arkasından inlemeyle karışık tanıdık olan bir ses. Ron.
"KAPA ÇENENİ!" diye bağırdı hala arkası dönük bir şekilde koşaraktan, Merlin bu kapı biraz daha yakın olamazmıydı?
Birşey söylemeyi unuttuğu zaman omzunun üstünden baktı onlara,
"Bu arada! Gryffindor'dan 50 puan - adam başı!" diye haykırdı sesinin onlara ulaşabilmesi için, ne tepki verdiklerine bile bakmadan koşmasına devam etti,
"Çekilin yoldan, çekilin!" diye savuşturdu küçük sınıfları Hermione, önüne bakmayaraktan koşmayı sürdürdü, asasıyla kapıyı araladı, diğerlerine çarpmamak için sürünerekten bir nefeste attı kendini içeri, büyük salona doğru uçar adımlarla sendeleyerekten koşarken gözüyle de bulması gerektiği kişiyi arıyordu, oradaydı, başka bir profesörle konuşuyordu.
"Profesör!" diye bağırdı, sanki daha hızlı gidebilirmiş gibi kendini zorlayaraktan, hızını ayarlayamayınca yaşlı cadının üzerine düştü,
"Ah be çocuğum niye koşuyors - Hİİİ! ELLERİNE NE OLDU SENİN?!" diye sordu müdire kızın yüzünü tutaraktan, birşey olduğunu anlamışcasına Hermione'nin koluna girdi, kız da ellerini cüppesine sürdü, normalde cüppesinde bir leke olsa huylanan Hermione, şimdi umursamıyordu bile.
"P-profesör, o, D-Draco." dedi tekrar hıçkırmaya başlayaraktan, Mcgonagall'ın gözleri fıldır fıldır dönmeye başladı, sanki böyle birşey olmasını bekliyor gibiydi, aniden sözünü kesti kızın,
"Nerede?" diye sordu acaleyle, aynı zamanda çevresini tarıyordu,
"Benimle gelin lütfen, kan kaybediyor!" diye aynı acaleyle cevapladı o da, yaşlı profesör'ün elini kavradığı gibi Quidditch alanına doğru çekiştirdi.
Manzaraya şaşıranlar birbirlerini dürtükleyip tuhaf ikiliyi gösteriyordu,
Mcgonagall ve kız öğrenci başkanı Hermione Granger, el ele telaş içerisinde, Granger ağlıyor, elleri kanla kaplanmış, müdire ise her an kalp krizinden ölecekmiş gibi.
'Kütüphanede bir kitap yırtılmış bu yüzden bizim Grangerda kahrından cinayet işlemiş, şimdide aklı başına gelmiş durumda ve Mcgonagall ile kütüphaneye gidiyor, budur yani başka açıklaması olmaz, olamaz.'
"Açılın yoldan açılın, açılın!" diyerekten asasının küçük bir haraketiyle kalabalığı yolundan uzaklaştırdı yaşlı olan cadı.
Şatonun görkemli kapısı Mcgonagall'ı gördügü an kanatlarını bir kuşmuşcasına sonuna kadar gerince sahaya doğru adımlarını hızlandırdı ikiside, Hermione müdirenin elinden çekiştirilerekten koşmayla karışık yürüyordu yada öyle yapmaya çalışıyordu, Mcgonagall'ın hızına beyni anlam veremiyordu, vermesinide beklemiyordu zaten, şu yirmi dakika içerisinde beyni çalışmayı durdurmuştu, gözyaşlarını savuşturmak için gözlerini bir saniye için her kapattığında gözlerinin önüne Draco'nun hareketsiz bedeni geliyordu.