11-Yazacakbirşeybulamadımbölümismi

369 39 106
                                    

John Mayer: New Light

Yani ne hissetmem gerektiğinden emin değilim. Liseyi bitirdikten sonra üniversite okumaya başlamıştı ama sonra okulu bıraktığını ve amerikaya gittiğini duymuştum. Şimdi sanırım geri gelmişti yarın görüşmek istediğini söylemişti. Eski sevgili olamamızı ikimizde umursamamıştık ve birbirimizi gördüğümüzde de konuşup selam veriyorduk. Ama yarın buluşmak yaklaşık bir iki sene sonra tuhaf gelmedi değil. O yüzden bütün gün Changbin'in dışında bunu da düşünmüştüm. Changbin'i düşünmemek biraz zordu. Diğerlerine de Jacksonla aramızda geçen konuşmadan bahsettiğimde Jisung özelikle Changbin'in duyması için bağırarak

"Oha ciddi misin? Belki tekrar başlarsınız! Çok sevindim şu an Jackson gerçekten çok yakışıklı sen olmasan kesin ben-"

"Sen ne? Ne diyordun Jisung?"

Minho hızla sözünü böldüğünde Jisung sadece mal mal bakmıştı. Changbin çatılı kaşlarıyla buraya bakarken onu umursamıyordum. Yani umursamıyordum yoksa içten içe hoşuma falan gitmedi. Her neyse bütün gün böyle düşündükten sonra Jackson motoruyla beni almaya gelmişti. Cidden çocuğun her yerinden ayrı bir seksilik akıyordu. Şimdi saçları koyu kahverengiydi ve ben sanırım ölmüştüm. Spor yaptığı için vücudu her zaman iyi gözüküyordu ama şimdi her dokunduğum yerden kas fışkırıyordu resmen.

"Nasılsın?"

Her zaman sıcaktı ve yüzünde samimi onu melek gibi gösteren bir gülümseme vardı.

"İyiyim, sen?"

Kaskı kafama taktıktan sonra neredeyse herkesin bakışları üstümüzdeyken arkasına bindim.

"İyi, aslında seni birisiyle tanıştırmak ve yardım etmeni isteyecektim."

"Sorun değil, ne yardı mı?"

"Amerikada bir çocukla tanıştım onu seviyorum ama o beni sevdiğini kabul etmiyor. Onu ikna etmek için senin yardımına ihtiyacım var. Sorun olmaz değil mi?"

"Hayır tabii ki! Sorun olmaz, yardım etmekten mutluluk duyarım."

"Hala daha hatırladığım gibisin Felix."

Kafasını bana doğru çevirdiği için geniş gülümsemesini gördükten sonra motoru çalıştırdı. Umarım çocuk kıskançlıktan beni dövmezdi.

_____________________

Sanırım ölecektim. Otuz iki yerimden bıçaklayıp beni bir çöp kutusunun arkasına atacaktı. Sabah cesedimi, yeni menopozo girmiş, hormonları tavanda, saçları sarılı bir kadın bulacaktı. Cesedimi ordan kaldırdıktan sonra bile bir hafta falan bütün komşulara bunu anlatacak yaklaşık iki ay kadar dedikodumu yapıp beni menopozlu kadınlar toplantısı sohbetlerine meze yapacaklardı.

"Başka bir şey yemek ister misin?"

Jackson elime dokunarak sorduğunda cidden artık emin olmuştum. Mark'ın bakışları ellerimize kaydığında tekrar kafamdaki senoryaoyu geçirdim. Daha yarım saat bile olmamıştı ama Mark kıskanmayı çok farklı boyutlarda yaşıyordu. Jackson rol yapmakta kesinlikle çok başarılıydı. Eski zamanlardan bahsediyor sürekli gülüp elime dokunuyordu. Ben de korkumu belli etmemeye çalışarak rol yapmaya çalışıyordum ama pek başarılı sayılmazdım.

"Yok hayır iyiyim böyle."

"Çocuğu yemekten yiyecek başka yerin kalmaması normal."

Mark duyulmasını umursamayarak mırıldandığında duymamış gibi yaptım. Jackson bana kesinlikle çok fena borçlanacaktı.

"Bir şey mi dedin Mark?"

Jackson safa yatarak ona döndüğünde şu an resmen gözlerinden alev fışkırıyordu.

"Yok ne diyeceğim? Susadım sadece.."

"O zaman ben sana bir bardak soğuk su söyleyeyim."

Mark'ın gözünün seğridiğini gördüğümde başlayacak kavgayı tahmin edebiliyordum. Tuvalete gideceğimi mırıldanarak canımı kurtardığımda hızla tuvalete daldım. Stresten öyle bir terlemiştim ki.. yüzümü yıkarken kapının açılma sesini duydum. Elimi peçeteye uzatmıştım ki birisi beni kolumdan tutup hızla duvara itti. Sesimi bile çıkartamadan şaşkınlıkla yüzüne bakarken Changbin sırtımı duvara biraz daha bastırdı.

"O çocuk kim?"

"Changbin bu klişe sahneyi yaşamaya hiç gerek yok. Sana ne diyip klişelikte nirvana yapmak istemiyorum ama sana ne?"

Gözlerinden sinir fışkırırken derin bir nefes aldı.

"Nasıl bana ne? Gözümün önündr elini tuttun çocuğun! Benim bir kere bile elimi tutmadın."

Gözlerimi devirip hızla onu üstümden ittim.

"Kim bilir kaç kişinin tuttuğu elini niye tutayım? Görmek istemiyorsan gidersin. Ne diye beni takip ettiysen zaten?!"

Onu ilk defa bu kadar sinirli görmüştüm ama şu an sinirini umursayamayacak kadar ben de sinirliydim.

"Durmuyorum ulan! Senden uzak falan durmuyorum! Yanından bir kere bile ayrılmayacağım."

Şaşkınlıkla ona bakarken tekrar dibime girdi.

"Bundan sonra seni dinlemeyeceğim. Canım ne isterse onu yapacağım ve artık seni hiç umursamayacağım."

"Sanki önceden umursuyordun.."

"Ne?! Seni umursamadığımı mı ima ettin?"

"Kucağında kız varken, dudaklarından erkekler eksilmezken beni umursadığını düşündüğüm için gerçekten çok özür dilerim Changbin. İnan bana bir sonraki oynaşmanda bunu aklımda tutacağım."

Bir şey demesini beklemeden gittiğimde masada kimse yoktu. Eşyalarımı alıp kasaya gittiğimde hesabın ödendiğini söylediler. Şimdi eve gidip ders çalışabilirdim. Durağa doğru yürürken Changbin hızla yanıma gelip yürümeye başladı.

"Evine git Changbin seninle uğraşacak halim yok."

"Yanından ayrılmayacağım derken şaka yapmıyordum Felix."

"Evde de yanımdan ayrılmayacak değilsin her halde?"

"Tabii ki akşam yemeğine size gelirim. Bu kadar ısrar etme lütfen."

"Ne?! Ne diyorsun sen?"

"Sizde kalmak güzel olabilir ama bu gece eve gitmem lazım yarın sizde kalırım."

"Ben böyle şeyler söylemedim! Saçmalamayı kes ve evine git Changbin."

"Yok hayır, yemek seçmiyorum annen istediğin yemeği yapabilir."

Beni hiçbir şekilde dinlemeden konuşmaya devam ettiğinde cidden sakin kalmaya çalıştım.

"Changbin.. ben ciddiyim seninle uğraşamam."

Durup bana döndüğünde beklentiyle ona baktım.

"Ben de ciddiyim Felix, annen ne yemek yaparsa yerim."

Her ona kadar içimden saydığımda kafasını koparttıģım için sanırım pek işe yaramamıştı. Pes ederek kulaklığımın ikisinide kulağıma takıp gelen otobüse bindim. O da yanıma oturduğunda bu akşamı katil olarak atlamamak istiyordum ama çok zorlanacağa benziyordum.

Kısa oldu ama yemek olayını daha ayrıntılı yazmak için bir sonraki bölüme bıraktım. Bölümler hafta içi atamam ama her pazar gelecek. Kendinize çook iyi bakın sizi çoook seviyorum💜💜💜

Little -CHANGLIX-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin