♧1. Bölüm♧

43 7 28
                                    

Alina'dan

''Artık insanları tanımak için zaman kaybetmiyorum; nasıl olsa onlar zamanı gelince yaptıklarıyla kendilerini tanıtıyorlar.''

Paul Auster'ın en sevdiğim cümlesiydi bu ama uygulama kısmına gelince kesinlikle sınıfta kalıyordum. Mesela biriyle tanıştıysam onu kısa bir sürede tanıdığımı düşünüyordum.   Yapım gereği saçma sapan bintane insana güvendim,yanımda olmalarına izin verdim. Gerçi hepsinin yanımda olmak için bir sebebi vardı. Etrafımdaki insanların hiçbirine güvenememem bu konuyu özetliyor sanırım.

''Alina Hanım''diyerek kapıyı çalan Jale abla'nın sesine verdim tüm dikkatimi. Gözlerimi duvardan ayırdım ve kapıya yönelttim. Her sabah rutinimdi şuan yaptığım. Duvarla bakışıp kafamda ki düşücelere boğulmak ve hep aynı sesle onlardan sıyrılmak.

''Evet?''dediğimde içeriye girdi.

''Kahvaltı hazır efendim.''

''Tamam.Geliyorum.''

Jale abla kapıyı kapatıp çıkana kadar arkasından baktım. Yatağımdan kalktım ve banyoya girerek rutin işlerimi hallettim. Kıyafetlerimin bulunduğu odanın kapısını açtım. Mavi ,uzun kollu gömleğimi ve beyaz pantolonumu alarak kıyafet odasından çıktım. Elimdekileri yatağa fırlatırken ayakkabı ve çantalarımın bulunduğu odaya girdim oradan beyaz spor ayakkabılarımı ve ona uygun çantamı alarak odadan çıktım. Yatağımın üstünde duran kıyafetlerimi üstüme geçirirken bir yandan da aynada ki yansımama bakıyordum. Makyaj masamın önüne geldiğimde fazla bir şey kullanmamaya, sadece ruj ve rimelin yeteceği kanaatine vardım. Makyajım bittiğinde düzleştiricimi fişe taktım ısınmasını beklerken güneş gözlüklerimin bulunduğu dolabı açtım ve içinden siyah camlı olanı alıp dolabın kapağını kapattım. Saçlarımı düzleştirme işlemim bittikten sonra düzleştriciyi fişten çektim ve bir toka yardımıyla topuz yaptım. İşlerim bittiğinde odamdan çıktım.

Odamın hemen karşısında duran asansöre bindim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Odamın hemen karşısında duran asansöre bindim.Sabah sabah o kadar merdiven inmeye üşenmiştim açıkcası. ''1'' yazan düğmeye bastım. Asansör yemek odasının önünde durduğunda yavaş adımlarla masanın en ucuna yürüdüm. Tek kişilik servisi gördüğümde gözlerimi devirmemek için zor tuttum kendimi. Normalde eve dahi uğramayan annem ve babam benim için ev almışlardı ama ne gerek vardı ki? Zaten onları kendi evimizde de görmüyordum. Aynı evde yaşarken olduğu gibi şuan da arayıp ''Nasılsın kızım?'' diye soran yoktu.Onlar için param varsa her türlü iyiydim. Gerçi evet her istediğim oluyordu.Sıkıntım veya herhangi bir derdim yoktu. Gamsızdım yani. Ne istersem anında oluyordu. Ne istersem yapıyordum. Ne istersem! Eğer paranız varsa en olmayacak şeyi bile halledebiliyorsunuz. Kısaca lügatımda 'imkansız' kelimesi yoktu. Önüme gelen yemeklere baktım. Bunlarla rahat bir ordu doyardı. Zaten bir yediğim yemeği tekrar yemiyordum, ne gerek vardı bu kadar fazla şeye?Yanlış anlamayın ben istemediğimden değil evimde çalışan aşçılarım bunun böyle olmasını sağlıyordu. Kahvaltı en sevdiğim öğünlerden bir tanesiydi okula geç bile kalsam asla atlamazdım.Zaten gittiğim okul babamın olunca geç kalma gibi bir sorunum olmuyordu.Bu yaşıma kadar hiç alarmla uyanmamıştım. İstediğim saatte kalkıp hazırlanıyordum. İşin doğrusu erken kalkmaya alıştırılmıştım. Annem ve babamla yaşarken kahvaltıyı her sabah 08:00 da yapardık. Ben de her sabah 07:30 da kalkar ve hazırlanırdım. Tek oyalandığım yer kahvaltı sofrasıydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TAKASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin