Yağızdan karşılık bekleyenlere müjde niteliğinde bir bölüm! Ayrıca şimdiye kadarki en uzun bölüm oldu.Bir süre yeni bölüm gelmeyebilir.İyi okumalar:)
Not:Sonradan düzenlenebilir.
2 hafta önce
Yağız Ada'nın arkasından yetişmeye çalışırken, arabasına binmeden önce son anda kolundan tuttu.Ada sinirle dönüp gözlerini kıstı.
Yağız tam olarak ne diyeceğini, ne anlatacağını bilmiyordu.Aslında çok matah bir durum da değildi.Yardım etmek, anlamak istemişti.Ama bir anda hem o hem kendisi çığrından çıkmıştı.Bir şey olmuştu, ama ne olduğunu kendiside çözemiyordu.
Bir fırtınaya kapılıp gitmek olarak tanımlanabilirdi.Kendisini birden onun gözlerinde bulmuştu.Birden ona çekilmişti sanki.Zaman yavaşlamıştı, içinde ufak heyecan kırıntıları oluşmuştu.Gözlerine baktığında, derin bir kuyuya iniyormuş gibi gitgide onun hissettiklerini kendisi de hissediyormuş gibi huzursuz olmuştu.
O gözler, Hazan'ın tüm öfkesinin, kibirinin ve o asla bırakamadığı gururunun aksine tüm gerçekliğini, dürüstlüğünü ve asıl kimliğini yansıtıyordu.Yağız'da kendisini o bakışlarda bir anlam ararken bulmuştu.Derinliğinde kaybolmuştu.
Bu tuhaf hissi ondan sadece bir kez...sadece bir kez alabilmişti.Şimdi de tekrar olmuştu.O zamanda anlayamamıştı, şimdi de anlayamıyordu.Lisede o gizemli evde oynadıkları saçma oyundan sonra, dudaklarının birleşmesiyle aldığı o garip his...bir tek o zaman böyle olmuştu.
Ada...ona baktığında suçluluk hissi tüm bedenini kaplıyordu.Şuan her ne kadar onun kolunu tutup, peşinden gidiyor olsa da aklı hala başka yerdeydi.O asansördeydi.İstemsizce olsa da orada kalmıştı bir yanı.Ve bu daha da suçlu hissettiriyordu.
Ne aklını toparlayabiliyordu, ne de dilinden kelimeler dökülüyordu.Sıkıntıyla nefesini verdi, Ada'nın kollarındaki elini yumuşattı."Gerçekten düşündüğün gibi değil.Ben sadece ona yardım etmek istemiştim."
Ada hızla onu göğüslerinden yitip bağırdı.Öfkeli değildi, gözlerinden sakinliğini okuyabiliyordu.O zaman neden böyle tepki veriyordu?
"Dalga mı geçiyorsun benimle? Resmen dibine girmiş ve sende hiç karşı çıkmamışsın."
"Bak, öyle değil.Nasıl söylesem bilemiyorum..."
Hazan ona güvenipte söylemişti.Şimdi Ada'ya anlatması doğru olmazdı.Fakat mantıklı bir açıklama da bulamıyordu.Bir anda hem aklı hem bedeni sarsılmıştı.
Ada Yağız'a yaklaşırken, kaşları çatıldı."Bana bu yüzüğü takmışken..." dedi parmağını göstererek.
Yağız sözünü devam ettirmeden hiddetle sözünü kesti."Asla! Benden nasıl bunu beklersin?"
Gitgide sesinin hiddeti dahada alçalmıştı.Gerçekten öyle bir şey yapacağını düşünmüş müydü? Bunu ne Ada'ya ne de Hazan'a yapamazdı.İkisini de o hale düşüremezdi.Yağız öyle biri değildi.
"Keşke seni seçmeseydim."
Ada, Yağız'ın yanında olduğunu unutarak mırıldandığında, gözleri aniden onu buldu.Ona baktığında, gözlerindeki kırgınlıktan dediklerini duyduğunu anlamıştı.
"Seçilmek mi?" dedi çatallaşmış sesiyle.Gözleri parlamaya başlamıştı.
"Beni bir hedef olarak mı görüyorsun?" dediğinde Ada'nın gözlerine bir cevap ararcasına baktı.Seçilmek te ne demek oluyordu?
"Ağzımdan kaçtı.Öylesine bir şeydi, sinirle söyledim." dedi tedirginlikle.
Yağız "Ağzından kaçtı..." dedi tekrar ederek.Nasıl bir çıkmaza düşmüştü?