"Seni ilk gördüğümde aşık olmuştum ve sen gülümsedin çünkü biliyordun. " -Shakespeare
*
*
*
O gün Kaliforniya da Temmuz ayının en sıcak günleri yaşanıyordu. Küçük bir sahil kasabasında her şey oldukça sıradan,her zaman olduğu gibiydi. Sabahın erken saatlerinde dükkanlarını açan esnaflar, tezgahlarının önüne sandalyelerini koymuş oturarak, yoğun bir senenin stresinden kurtulmak için tatile gelen turistleri izliyorlardı. Kimileri ise bozuk ispanyolcaları , berbat fransızcalarıyla ve kötü türkçeleriyle dünyanın dört bir yanından gelen turistlere dertlerini anlatmaya çalışıyor, ürünlerini muhtemelen gerçek fiyatlarının iki kat fazlasına satmaya çalışıyorlardı.O gün 7 Temmuz 1989 tarihinde, Evelyn ailesi için sıradan bir gün değildi. Marie Evelyn mutfakta kocası için yumurta haşlarken, hamileliğinin sekizinci ayında karnına binlerce bıçağın saplandığını hissetti. Elindeki cezve yere düşerken, karnını tuttu ister istemez. Bir süre gelip geçici bir sancıdır diye beklerken, artık acısı dayanılmaz hale gelmişti genç kadının.
Sol bacağında sıcak bir sıvının varlığını hissedince erken doğumun gerçekleştiğini anladı. İçeriye gidecek hali olmadığı için kocasının ismi dudaklarından feryat edercesine döküldü.
Salondaki büyük koltuğa kurulup gazetedeki yeni iş ilanlarına bakan David Evelyn, karısının ismini seslenmesiyle ayağa fırladı. Karısına düşkünlüğü ile bilenen genç adam her an tetikte olduğu için mutfağa koşması çok uzun sürmemişti. Karısını yerde ıslak bir elbise parçasıyla görünce donup kaldı bir an. Halbu ki doktorun dedigi erken doğum riskine karşı kendini hazırlamıştı, en azından o öyle düşünüyordu.
"David" dedi kadın " Doğum başladı. Hastaneye gitmemiz gerekiyor. "
Karısının acı çektiğini belli edercesine fısıldayan sesini tekrar duyunca kafasını iki yana sallayarak kendine geldi. "Tamam birtanem. Sadece derin derin nefes al." dedi ve hamilelikte baya kilo alan karısını zorla da olsa kucağına almayı başarabilmişti.
*****
O gün 7 Temmuz 1989 tarihinde bir hastane koridorunda karısının acı feryatlarını duymamak için kulaklarını tıkadı genç adam. Karısının acı çekmesi onu öldürüyordu. O gün orada tek başınaydı. Genç yaşta anne ve babasını kaybeden David, yalnızlığın ilacını bu genç kadında bulmuştu. Maria'nın ailesi ise doğumun başladığını öğrenir öğrenmez yola çıkmışlardı.
Omuzlarına dokunan bir elin varlığını hissetti. Kafasını kaldırdığında uzun boylu ve zayıf bir kadın elinden tuttuğu üç yaşındaki mavi gözlü sarışın minik oğluyla ona bakıyordu.
Adam ayağa kalkıp kadına sarıldı. "İyi ki geldin Lisa. B-ben çok heyecanlıyım. Ne yapacağımı bilmiyorum. Maria geldiğimiz zamandan beri bağırıyor, canı çok yanıyor. B-ben hiç bir şey yapamıyorum."dedi ağlamaklı bir sesle. Lisa elini tuttuğu oğlunu sandalyeye oturarak " Beni burada bekle tamam mı? Biz David amcanla özel bir şey konuşacağız. " dedi.
Küçük mavi gözlü çocuk kafasını sallayıp "Tamam anneciğim " dedi.
Lisa, David'in kolundan tutup onu ameliyathane kapısının önünü getirdi. " Endişelenme David. Bağırması normal çünkü normal doğum kolay bir şey değildir. Her anne bu acıyı tadar. Bak bana 4 iki çocuk nasıl çıktı zannediyorsun?" Deyip kıkırdadı. Amacı adamı biraz olsa da rahatlatmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ DANDELION ~
General Fiction"Seni ilk gördüğümde aşık oldum ve sen gülümsedin çünkü biliyordun." demiş Shakespeare. Ben sana her zaman baktım, sen bana her zaman gülümsedin. Ama hiç bir zaman bilemedin...