Mutlu

47 4 0
                                    

Uyandığımda tavana gözlerimi diktim. Odamdaydım. Tavanım turkuaz rengindeydi. Kalkmaya çalıştım. Sonra dün olan her şey aklıma gelmeye başladı. Ağzım açık kaldı birkaç saniye. Nasıl ya? Biz sarılıp uyumadık mı şimdi? Uyuduk. Niye odamda uyandım? Annemi bulmak için aşağı indim. Reyhan Teyze mutlulukla öptü beni.

“Annemler nerde Reyhan Teyze?”

“Sana söylemediler mi? Dün sabah acil toplantıya yurtdışına gitmeleri gerekti.”

“Haa öyle mi ya” dedim kafamı karıştırarak. Sonra birden aklıma geldi.

“Reyhan Teyze ben dün gece nerdeydim?”

“Buradaydın canım. Noldu ki?” dedi bulaşıkları yıkarken.

“Hiç merak ettim” diyip terliklerimi sürte sürte yukarı çıktım. Ne yani? Şimdi rüya mı görmüştüm? Bütün o güzel uyku rüya mıydı? Sarılmamız? Evine gitmemiz? Dünyam başıma yıkılmışçasına yere bıraktım kendimi. Neden onu rüyamda görmüştüm ki? Odamdan telefonum çalmaya başladı. Yerden kalkıp odama gittim. Telefonumu elime aldım. Yağmur arıyordu. Açtım.

“ADAAAA. ÇABUK BULUŞMAMIZ LAZIM. DAMLALARI ALIYORUM SEN DE YOLA ÇIK HEMEN”

Telefon kapandı. Hayır neden herkes telefondan bana bağırıyor ki? Tekrar çaldı. Yağmurdu yine açtım.

“ORDA MAL MAL DİKİLME DE GİYİN MAL”

“Bir dakika kapama. Nereye? Hem bu gün okul yok mu?

“CUMARTESİ BU GÜN ADA. HADİ SÖYLEMİYCEM NEREYE GİTTİĞİMİZİ.”

Telefon yine yüzüme kapandı. Oflayarak telefonumu yatağa attım. Giysi odasına girip kıyafet aramaya başladım. Siyah takılacaktım. İçimden çok siyah giymek gelmişti. Siyah ince bluz siyah yırtık pantolon ve siyah vans giyip odadan çıktım. Telefonumun kabını da siyah olarak değiştirdim. Telefonumu sağ arka cebime bi miktar parayı da sol arka cebime koyarak odamdan çıktım. Çanta taşımayı sevmem. Sonra saçımı unuttuğumu hatırladım saçlarımı da düzeltip aşağı indim. Reyhan Teyze bana şöyle bi göz atıp kocaman kahkaha attı.

“Bu ne güzellik Ada? Hayırdır erkek mi?” diye sordu merakla.

“Hayır Yağmur gelecek dışarı çıkıcaz ondan” dedim gülümseyerek. Anahtarımı da alıp çıktım.

“Yağmur için çok fazla süslenmişsin” dedi kahkaha atarak Nazım amca. Omuzuna vurup güldüm.

“Bırakayım mı?”

“Hayır Yağmur gelicek şimdi” dedim.

Kafasını sallayıp içeri girdi. 2 dakika falan sonra da Yağmur belirdi. Arabasının ön koltuğuna binip alışveriş merkezine doğru yol aldık. Geldiğimizde arabadan inip Damlayla sarıldık. Ardından Yağmur gelip kolumu morartarak sarıldı bana. İçeri girip kafeye oturduk. İstediklerimizi söyleyip Yağmura döndük. Çok heyecanlıydı.

“Hadi söyle artık ya” dedi Damla. Ben de başımı salladım.

“Tamam söylüyorum. Biz. Çınarla. Çıkmaya. BAŞLADIIIIK” dedi. Olduğum yerde kaldım. Nasıl da mutluydu. Mutluluğun insan halini görmüştüm neredeyse. Birden içimi bir sıcaklık kapladı. Ben de mutlu olmuştum tabiki. Damlayla çığlık çığlığa bağırıyorlardı. Bütün herkes bize bakıp gülüyordu. Ortam sakinleşince Yağmur nasıl olduğunu anlatmaya başladı. Dün evine gelmiş Çınar. Evde kimse olmadığı için konuşmuşlar uzun süre. Sonra “bir arkadaşım kızlara açılmanın sadece kalp ile olduğunu söyledi. Kalbimi sana açıyorum. Seni seviyorum Yağmur” demiş Çınar. Bunu duyunca çok daha mutlu oldum. Sonra Yağmur; “O arkadaşın kim olduğunu sorduğumda seni söyledi” dedi. Gülümsedim.

“Ufak bir yardım” dedim. Koşarak yanıma geldi. Sarıldı boğulana kadar. Sonra geri kalan zamanda bir sürü komik anılardan söz ettik. Derken telefonum çaldı.

“ADAAAAA NERDESİN SEN?” diye bir bağırış kulaklarımı doldurdu. Ve evet. Denizdi arayan.

“Kızlarlayım. Ne var?”

“Tam olarak nerdesin?”

“…… Alışveriş Merkezindeyim”

“Bi yere kıpırdama”

Yüzüme yine telefon kapandı. Ne olmuştu ki yine? Ailesine mi gösterecekti yine? Ama bir dakika. Zaten hepsi rüyaydı. Of yine kölesiyim. Neden ben? Neden ya? Mesaj geldi.

‘Hangi kafedesin?’

Cevap yazdıktan 2 saniye sonra yanımda buldum Denizi. Kızlara soğuk bir bakış attıktan sonra bana döndü.

“Niye bana haber vermedin?”  

“Vermem mi gerekiyordu?”

“Evet kölemin nerde olduğunu bilmem lazım ki ayağımın altında olsun”

Çok kötü bir şekilde ona baktım. O da yapmacık gülümsedi. Yağmurla Damlaya dönüp;

“Arkadaşınızı alıyorum. Yağmur mutluluklar” diyip kolumdan çekerek kendine bastırdı.

“Gidiyoruz” dedi ve yine çekerek beni Alışveriş Merkezinden çıkardı. Arabasına doğru giderken hala kolumu tutuyordu.

“Bir yere gitmiyorum. Kolumu bırakabilirsin” dedim.

Bıraktı mı? Hayır. Acımaya başladı. Acıyla inledim. Arabasına gelmiştik. Arabasının kapısını açıp içeri soktu beni. Kapıyı örtüp kendi koltuğuna geçti.

“Niye arkadaşlarımın yanından alıyorsun beni?”

“Köle olmak bunu gerektirir”

“Ne zaman biticek bu kölelik?”

“Ben sıkıldığım zaman”

“Peki” dedikten sonra koltuğa yayıldım. 2. Kez binmeme rağmen kendi arabam gibi hissediyordum. Yine bilmediğim yollardan gidiyorduk. Gözlerime ağrı çöktü. Ama uyuyamazdım. Uyuyamazdım. Uyuyamazdım derken uyudum. Uyandığımda arabasındaydım. Yanımdaydı Deniz ve uyuyordu. Her yer çok karanlıktı ve uçak sesi gibi ses vardı. Onu uyurken izleyerek tekrar uykuya daldım. Tekrar uyandığımda her yer aydınlıktı. Deniz uyanmış ve hareket ediyorduk. Yerimde doğrulduğumda bana baktı. Camı açıp dışarı baktım. Kum kokusu doldurdu içimi ve çok sıcaktı. Deniz vardı. İnsan olan deniz değil bildiğimiz deniz suyu, okyanus görüyordum. Hemen Denize dönüp;

“Nerdeyiz biz? Kaç saattir uyuyorum ben? Beni kaçırıyor musun? Nede…” parmaklarını kaldırarak sözümü kesti.

“Öncelikle İzmirdeyiz. Seni kaçırmıyorum. Tatil yapmak istedim. Erkekler gelmedi ben de seni aldım. Tek başına tatil güzel olmuyor” dedi. Nasıl yani? Ankaradan İzmire gelene kadar uyumuş muydum?

“Kaç saat uyudum ben?”

“3-4 saat oldu herhalde”

Ne? O kadar yolu 4 saatte mi geldi bu çocuk?

“Nasıl ya? O kadar yolu 4 saatte mi geldin?”

“Hayır tabikide. Araba taşıyan uçaklardan bilet aldım. Uçakla geldik yani.”

“Ha tabi ya” aklıma dank etmişti. Gülümsedim. Sonra tekrar bir soru geldi aklıma. Tabiki de sorum;

“Kıyafetlerim olmadan nasıl tatil yapıyım?”

“Ben de bunu düşünerek Reyhan Teyzeden bavul hazırlamasını istedim. Kendiminkini de seninki de bagajda” dedi. Bu çocuk çok mu zeki yoksa sadece bana mı öyle geliyor? Gözlerine baktım. Tapabilirdim resmen o gözlere. Sonra bir soru daha;

“Annemle babam?”

“Aynı şirket için benim ailem de gittiler. Giderken söylemelerini istedim ve Reyhan Teyze de hiçbir sorun yok dedi o yüzden izinlisin” dedi. Kahkaha attım. Hiç olmadığım kadar mutlu hissediyordum kendimi. Bağırmak geldi içimden. Camdan “DENİİİİİİİİİZ” diye bağırdım. Denize döndüğümdeyse gülüyordu. O güzel dişleriyle gülüyordu. O an ne hissettiğimi anladım. Aşk susturulacak bir şey değil. 

Mavi'm.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin