#1

85 1 1
                                    

Liseler arasında düzenlenmiş bir bilgi yarışmasının kazananı bir takımdan olduğum zaman bir koleje burs kazanacağımı aklımın ucundan bile geçirmemiştim, bu sevgili dayımda aklının ucundan bile geçirmemiş olmalı ki benim için büsbütün şaşkınlıkla geçen süreç onun için yarı gurur yarı da kederle geçmişti. Annesini küçük yaşta kaybetmiş, babasını oldum olası tanımamış, Türk sinemasının "Küçük Emrah" karakterine tam bir uyum gösteren yeğeninin zengin veletleriyle dolu bir kolejde eğitim görecek olması onu bir yandan gururlandırırken, bir yandan da maruz kalacağım yersiz şakalar yüzünden kederleniyordu. Aldığım bursun bir servis parasını da kapsamaması cabasıydı işin açıkçası, bir Türkiye haritasını çizen 500T adlı cehenneme her sabah erkenden giriş yapmam gerekliydi okula gitmek için.

Eski okulumda nadiren giriş yaptığım bu cehennemin tam içinde, bir adamın koltuk altına serilmiş mezarlığın kokusunu almamak için insanın nefes almadan ne kadar yaşayabileceğini ölçüyordum şimdi. Özel Kanat Koleji'ne daha üç durak olmasına rağmen saatin de erkenliğine güvenerek, kokuya daha fazla tahammül etmemek için indim. Derin bir nefes alma teşebbüsünde bulunmuş olsam da aldığım koku sadece saf egzoz kokusuydu.

"Bizans'a, Osmanlı'ya başkent ol, sonra gel böyle üzerinde 500T'ler dolaşsın." diye söylendim kendi kendime yürürken.

Geniş bahçeli müstakil evlerle dolu sitelerin belediyelerin yaptıramayacak kadar fakir olduğunu düşündüğüm bazı parkların arasından geçerek okulun giriş kapısına ulaştığımda rahat bir nefes aldım, bir kampüs şeklinde inşa edilmiş okulun bir kısmını saran koruluk hiç değilse İstanbul'un diğer kalan yerlerinde ki o yoğun kapital kokuyu örtüyordu.

İşinden izin alamadığı yeni dönemin ve yeni okulumun ilk gününde benimle beraber olamayan dayıma rağmen oldukça güvenli bir şekilde okulun ana kapısından girdim, okul dolapları, temiz koku... Bunca zamanımı sanırım devlet okulunda harcamışım diye düşündüm. Oraya buraya asılmış ufak tefek tabelaları takip ederek idare katına vardım, müdür odasının önüne vardığımda derin bir nefes alarak kapıyı çaldım ki... Kapının açılmasıyla beraber yüzüme çarpan bir vücutu hissetmem bir oldu. Muhtemelen sigara içmekten sararmış bıyıkların altında ki ağız gülümseyerek bana yukarıdan bakıyordu.

"Merhaba delikanlı." Dedi aynı gülümsemeyle.

"Şey.." dedim kafamda ki düşünceleri toparlamaya çalışarak. "Ben yeni öğrenciyim de..."

"Biliyorum." dedi kapı önünden çekilip bana yol verirken. "Bilgi yarışmasında ki başarın rehber öğretmenimizi epey etkilemiş."

Ufak bir gülümsemeyle yetinerek gösterdiği yolu takip ettim. O da benimle beraber içeri girerken bana oturmamı işaret etti.

"İşin açıkçası kontenjanımız doluydu ancak yarışma sürecinde ki başarını daha sonra ben de gördüm, senin gibi başarılı öğrenciler için her okulda kontenjan açık olacaktır." Dedi bir kağıt çıkarıp gözlüğünü takarken. "Seni 11-D sınıfına aldık, sınıf öğretmenin edebiyat öğretmeni Hasan Şakir."

Kafa sallamakla yetindim. Bu sırada kapı tıklatıldı.

"Gir" dedi Müdür Bey az önce ki sakinliğinden eser kalmamış bir ses tonuyla.

"Girebilir miyim Müdür Bey?" dedi genç bir kadın başını içeri uzatarak.

"Buyrun hocam." dedi karşımda ki sandalyeyi göstererek. "Öve öve bitiremediğiniz yeni öğrencimizle tanışıyordum ben de."

Ayağa kalkmaya yeltendiğimde kadın geri yerime oturmam için işaret etti.

"Seninle o gün tanışmıştık ama ismen değildi sanırım Umut." dedi bana elini uzatarak. "Ben okulun rehber öğretmeni Seda."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 10, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

TEMASWhere stories live. Discover now