BİRİNCİ BÖLÜM
"Son söyleyeceklerini alalım Minjae." Bayan Yim benim sıramda oturuyordu ve sunumumu değerlendiriyordu. Eminim ki bugüne kadar gördüğü en iyi sunum benimkisiydi.
"İşte Newton'ın hazırladığı bu maket, Newton'ın beşiği olarak da geçiyor, etki-tepki yasasına örnek olarak hazırlanmış bir modeldir. Buradaki ilk topu çekip bıraktığınız da birinci topta olan enerji sırasıyla diğer toplara geçerek sondaki topun hareket etmesini sağlıyor. Ve Newton buna etki-tepki yasası diyor." diyerek elimdeki kağıtlarımı masaya bıraktım. Bayan Yim oturduğu yerden kalkarak kendi masasına doğru yürümeye başladı.
"Her zamanki gibi iyi bir iş çıkardın Minjae." Dediği sözlere karşılık eğildim. "Açıkçası beklediğimden daha iyisini yaptın." Gülümseyerek notlarına döndü.
Masanın üzerindeki eşyalarımı toplayarak kendi yerime geçerken ona baktım. Evet, yüzünden ne kadar kıskandığını okuyabiliyordum. Yüzümde bir sırıtma belirdi. Minjae 4, Taemin 2.
Küçüklüğümden beri Taemin ve ben sanki doğuştan rakipmişiz gibi büyümüştük. Ailelerimiz olayaların tam tersi yönde çabalar sarf etse de işe yaramamkştı. On sekiz senedir, her ne kadar dışarıda ondan daha iyileri olsa da benim rakip olarak gördüğüm tek kişi Taemin'di.
Sırama oturduğum anda bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Hala sırıtmamı bırakmamış bir şekilde dururken Jaehwa bana döndü.
"Muhteşem bir sunumdu. Tebrikler." Kıkırdadı. Aynı şekilde ben de ona karşılık verdim.
"Teşekkür ederim."
Jaehwa ile de ilkokulda tanışmıştım. En iyi arkadaşım diyemezdim ama her zaman birlikteydik. "Taemin'in bir sonraki hamlesini çok merak ediyorum." Taemin ile olan çekişmelerimizim çoğuna şahitlik ettiği için durumumuzu bilem sayılı kişilerden biriydi. Evet. Taemin ile böyle kıyasıya bir rekabetin içindeyken ailemiz bile aramızın iyi olduğunu düşünüyordu. Yani eskisi kadar kötü değil.
"Ben de merak ediyorum." Tekrar Taemin'e döndüğümde yanındaki arkadaşı Jongin ile konuşuyordu. Ama bu bir konuşmadan çok Jongin'in Taemin'i sakinleştirmeye çalışmasına benziyordu.
Çantamı elime aldım. Günün verdiği sevinçle evime gidebilirdim artık.
εїзεїзεїз
"Minjae, nerdesin? Geç kaldığının farkındasındır sanırım?!" Jaehwa telefonda bağırırcasına konuşurken telefonu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kaldım. Her geç kalışımda Jaehwa'nın o gürültülü sesine maruz kalıyordum. Her gün.
"Farkındayım. Beni idare etmeye çalış." Bugün üniversite gezisi vardı ve ben bunu kaçırmak istemiyordum. Lise hayatımdan beri hayal ettiğim okulu gezme şansını yakalamışken buna geç kalamazdım.
"Çalışırım. İki dakika içinde burada ol. Koş." Cümlesini bitirdikten sonra telefonu kapattı. Telefonumu cebime koyar koymaz koşmaya başladım. Gezinin tek bir saniyesini bile benim için çok değerliydi.
Evden çıktığımda Taemin'in çoktan gitmiş olduğunu annemin sayesinde öğrenmiştim. Ona hiçbir cevap vermeden ayakkabılarımı giyerek evden çıktım. Annemin hala Taemin'i ne kadar sevmediğimi nasıl fark etmediğini anlayamıyordum. Oradan bakınca belli olmuyordu sanırım.
εїзεїзεїз
Okulun önüne geldiğimde o kadar koşmama rağmen yine de geç kalmıştım. Çabucak bizi istikametimize götürecek otobüse bindim. Otobüse bindiğim anda öğrencilerin uğultusu ile karşılaşmıştım. Aralarında 'sonunda geldi', 'geç kalan prenses, hoşgeldiniz', 'gelmeseydin istersen' gibi cümleler geçiyordu. Artık bu laflara alıştığım için kimseyi umursamadan yürümeye devam edebiliyordum. Boş koltuk aradım, öğrenciler sayıyla geldiği için bir tane boş koltuğun olması gerekiyordu. Bu koltuğun Jaehwa'nın yanındaki koltuk olması için içimden dua ediyordum ki okulun yarmasının yanındaki koltuğun boş olduğunu fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When Love Calls You
Fiksi PenggemarBir gün uyandığınızda gözlerinizi farklı bir evde açmış olsaydınız, ne hissederdiniz? Peki bu farklı evde, içinde yaşamak istediğiniz en son kişi bulunsaydı? Sadece iki ay içerisinde duygularınızın kontrolünün sizin elinizden çıkacağını bilseydiniz...