[Jungkook'un Bakış Açısı]
Bugünün neredeyse korkunç gittiğini söyleyebilirdim ve uyanmak için 20 dakikam bile yoktu.
Saçlarımı kurulayacak vaktim , yaşamak için evden kapıya aceleyle koşacak vaktim bile yoktu.
Otobüs durağı evimden yaklaşık dört dakika uzaktaydı ve kulaklıklarımı getirmeyi unutmuştum bu yüzden caddenin kenarında yere bakarak ve yanlışlıkla birini bana çarpmaması, onlar tarafından hızla işe giderken, için dua ederek gidiyordum.
Aklım çok bulanıktı. Birçok düşünce beynimde yığılmıştı.
Ama çoğu Taehyung'du.
Bahse girerim benden daha iyi bir sabahı vardı. Muhtemelen mutlu bir ailesi vardı ve annesi her sabah masayı güzel yemeklerle donatmıştı.
Bahse girerim otobüse binmiyordu ve babası onu okula sürüyordu. Bahse girerim hayatı mutlu ve huzurluydu.
Ama o birkaç haftadır konuştuğumuzdan beri hiç babasından bahsetmemişti ve her zaman annesinden nefret ettiğini söylemişti. Nedenini sormaktan çok korkmuştum, benim işim değildi, ama beni çok meraklandırmıştı.
İnsanların neredeyse otobüsü doldurduğunu gördüm. Sırt çantama el basmadan önce gözlerimi devirdim bu yüzden bu fırlama değildi ve kalan son küçük enerjimle koştum.
_
Öğle yemeği her zaman stresliydi.
İlk olarak, yememiştim bile. Asla aç değildim bu yüzden bu bir nokta değildi.
İkinci olarak, birlikte oturacak kimsem yoktu, Her zaman rastgele, zaten arkadaşları olan masaların sonuna otururdum. Gerçi normal masalara oturmaya cesaret edemezdim, tanrım hayır. Diğer reddedilen çocuklarla dolu olan karışık masalara otururdum. Çoğunluk geeky'di, garip tip. Ama bence ben bu kategorinin dışındaydım, diğer masalarda oturanlar kadar çekici ya da popüler değildim.
Son zamanlarda arkadaşlarıyla yeni bir grup burada oturmaya başlamıştı.
Burada oturduğumu çok da umursamıyor gibi görünüyorlardı, beni daha iyi hissettiren bir şeydi.Ama her zaman birbirlerine sorarak imalı şeyler atıyorlardı, bu çocuklar neden hep burada oturuyor?
Öğle yemeği her zaman sıkıcıydı.
Yapabildiğim en iyi şekilde kendimi meşgul etmeye çalıştım, ama tüm yarım saat otururken çok zordu ve çatalla kendimi bıçaklamak istemiyordum.
Bazen manga okumaya razı oluyordum. Ama aynı masada oturduğum çocuklardan direk bana gelen cahilce yorumlardan yorulmuştum.
Tahminimce sadece eğlenmek için böyle şeyleri hep bana atarlardı. Bazen sandviçleriyle ya da atıştırmalıklarıyla dinleniyorladı. Kağıdı toplamışlarsa şanslıydım. Ama kurşun kalem ya da tükenmez kalem olduğunda son derece şanssızdım.
Ve oğlum, nasıl atılacağını biliyorlardı. Kafamı her zaman kaçırmadan hedef alıyorlardı.
Aslında bana neden böyle tepki gösterdiklerini bilmiyordum. Nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum. Kızgın mı olmalıyım? Bir şey mi söylemeliyim? Hayır. Bunun yerine yerime oturur, onlara bakmaya ve göz kontağı kurmaya cesaret edemezdim.
Sonunda korkmuyorsam, benden sıkılır ve aptal arkadaşlarıyla saçma sapan konuşmaya geri dönerlerdi.
Manga getirmemişsem, müzik dinlerdim ve kafeteryanın çizili duvarlarını izlerdim. Ama bugün, kulaklıklarımı getirmemiştim, geceden telefonumu şarj etmeyi unutmuştum bu yüzden %25 gibi bataryam vardı ve okuyacak kitabım yoktu. Bu yüzden oturdum, kafamı eğdim, süveterimin kollarıyla oynadım, yok olmayı diledim.
YOU ARE READING
Internet Friends [vkook] (Tr)
FanfictionBu kadar mı olacağız? Sadece ekranda kelimeler ve alıcı üzerinde boğuk bir ses? Thanks for permission:) @nerdyjimin DEVAM ETMEYECEK