bana söylemeni beklerdim

3.2K 323 358
                                    

I think I'm lost without you
I just feel crushed without you
I've been strong for so long
That I never thought how much I needed you
——

Temmuz ayının yakıcı etkisinden kaçma yöntemlerinden biri de yüksek ağaçlarla çevrili çimenliğin altında yemek yemekti şüphesiz. Burası güneşten korunuyor ve büyük evin en güzel yeri haline geliyordu Jeno'ya göre. Kahvaltıyı çoktan hazırlamış hatta hazırlarken Ten hyung'la su savaşı yapmış ve yemek için oturmuşlardı ancak kalabalık olduklarından olsa gerek yemekler erken bitmezdi, özellikle de keyifle yediklerinde. Jeno masaya oturduğu andan itibaren Jaemin'in biraz durgun olduğunu fark etmişti ancak kendisi söylemesi için zaman tanımıştı.

"Bu sabah bir eksiklik hissediyorum." dedi Sicheng dizinde neredeyse yatar halde üzüm yiyen Yuta'yı görmezden gelerek.

"Ne gibi bir eksiklik? Mesela sabah kalktığımda yanımda seni görememem gibi mi?" dedi Taeil, Yuta ise bu duruma kıs kıs gülüyordu.

"hYUNG TUVALETE GİTTİM DİYORUM!"

NCT üyeleri onların bu haline alışkın bir şekilde sırıtırken Mark bir Ten'e, bir de Taeyong'a baktı. İkili ilk defa masada çok uzak yerlere oturmuşlar ve Ten tüm dikkatini sadece yanındaki üyelere vermişti. Normalde taylandlı olan çocuğun yumuşak sesini yakınlarında duymaya alışkındı o yüzden Taeyong hyung'un yanında görmeyince şaşırmıştı. "Hissettiğin eksiklik Ten hyung'un Taeyong hyunga sapıklık yapmaması olabilir mi?"

Taeyong isminin geçmesiyle bakışlarını çubuklarıyla oynadığı tabağından çekti ve belki bininci kez Ten'e baktı. Sevimli çocuk inatla kendisine bakmıyordu ve nedenini anlayamamıştı. Sabahtan beri kendisinden uzak duruyordu, sabah günaydın öpücüğü vermeye çalışmamıştı bile.

"Ten." diye seslendi bu sefer dikkatini yakalayabilmek adına. Ten kafasını çevirdiğinde ve göz göze geldiklerinde Taeyong bir şeylerin yanlış olduğunu daha net anladı çünkü her zaman parıldayan sıcak bakışlar bu sefer uzak bakıyordu.

"Efendim hyung?"

Masadaki herkesin ikisine dikkat kesildiğini bildiğinden sormak istediği her şeyi yuttu ve sadece "Tuzu uzatır mısın?" dedi. Aptal gibi hissediyordu, engel olamıyordu ama kalbi acıyordu. Ten tuzu uzattığında parmakları temas etti, kısacık bir andı belki ama etkisi her zaman büyük olurdu. Masadaki herkes konuşmalarına geri dönerken gerginliği hissetmemek elde değildi.

Jeno üzgünce önüne döndü, Ten hyung onların yurtta kaldığından çoğu zaman her şeylerini konuşur ve paylaşırlardı. "Sence araları düzelir mi?" diye sordu Renjun'a doğru bir şeyler anlatan Jaemin'in dikkatini çekmek isteyerek. Jaemin bakışlarını siyah saçlı çocuğa çevirdiğinde cevap vermek yerine parmağını nazikçe dudağının kenarına bastırdı ve yemek kalıntısını temizledi. Jeno taşa dönmüş gibi sadece ona bakıyor ve kalp atışlarının uzaktan duyulmaması için dua ediyordu. Na Jaemin sahiden de ölümü olacaktı bu gidişle.

"Eğer birbirlerine açıkça her şeyi söylerlerse araları düzelir." dedi imalı bir şekilde. Jeno onun neyi ima ettiğini anlamadı, Jaemin'in ilk iması da bu olmamıştı üstelik.

Gün boyunca imalar devam etti.

Su savaşı yaparken, çimenlerde uzanırken veya normal konulardan konuşurken. Her zaman sır saklamakla veya açık olmakla ilgili konulu cümlelerde bastıra bastıra söylüyor ve gözleri kocaman oluyordu. Jeno bu hallerinden gerilmiyor olsa komik bile bulabilirdi surat ifadelerini.

En sonunda akşama doğru Jaemin akşam yemeğinde sır saklayanlara yemek vermeyeceğini söylediğinde dayanamayıp kolundan çekiştirdiği gibi kendisiyle sürüklemeye başladı genç adamı.

friends // nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin