Episode Six

1.5K 62 12
                                    

Sabah gözlerini her zamanki gibi tavana dikerek uyanmak yerine bu sefer Sehun'un yapılı vücuduna bakarak uyanmıştın. İstemsizce gözlerin kısılmış, dudaklarının uçları kıvrılmıştı. Ne zaman bu hale geldiğinizi düşündün. Akşam sarıldıktan sonra uykusu olduğunu söylemişti, sende onu odandaki yatağa yatırmıştın daha sonra sende yanına kıvrılıvermiştin ama bu halde değildiniz. Olsun bu seni oldukça memnun etmişti, hemde fazlasıyla. (Ee bir zahmet mutlu etsin yüce Sehun o.)

Düşüncelerinden sıyrıldığında onunda gözlerini gözlerine diktiğini fark etmiştin. Elini kaldırıp saçlarına götürmüştü, bir kaç tutamını parmak uçlarıyla okşayıp geri çekilmişti. Kendini senden uzaklaştırması seni kırmıştı.

"Günaydın."

"Günaydın."

"Daha iyi misin düne göre?"

"Evet artık boğazım acımıyor."

"Galiba dün verdiğin şeyi çıkarmaya giderken biraz yutmuş olabilirim."

"Demek iyi geldi."

Bilmiş bir ifade takınıp cevaplamıştın. İyi geleceğini biliyordun ama bu kadar hızlı olacağını düşünmemiştin. Demek ki hastalığı tam kendini belli etmemişti.

"Evet.."

"Hadi kalkalım kahvaltı hazırlayalım, sonra da çalışırsın sen olur mu?"

"Olur ama bugün çalışmak istemiyorum. Tüm günü seninle geçirmek istiyorum."

"Tamam olur.."

"Seni üzdüm değil mi?"

"Merak etme şu an iyiyim. Zaten gereğinden fazla tepki verdim. Sıkıntı yapma."

"Peki.. Kalkalım mı o zaman ben biraz acıktım da."

Kıkırdayarak sorduğu soruya kıkırdayarak karşılık vermiştin.

"Olur kalkalım."

Yatakta geçirdiğiniz zamandan sonra ilk o kalkmıştı. Senin de kalkmanı beklermiş gibi yüzüne bakmıştı. Sende yavaşça dikleşmiştin. Yaz mevsiminin son demlerini yaşıyordunuz bu yüzden üşümeye başlamıştın. Zaten çok üşüyen bir yapıya sahiptin. İlk önce dolabına hırka almak için yöneldin ama kışlık eşyalarını yerleştirmediğini fark ettin, belli etmemek için dolabını biraz daha kurcalamıştın. Arkanı dönüp gitmek için Sehun'u onaylayacakken onun odada olmadığını gördün. Onu bulmak için kapıya yöneleceğin sıra elinde hafif kalın uzun kollusuyla beraber geldiğini gördün. Utanmıştın. Yanına gelip bir şey demeden kısa kollunun eteklerinden tutup üstünden sıyırmıştı.

Üşümenin bazen iyi olduğunu düşündün çünkü eğer içinde atlet olmasaydı karşısında sütyen ile baş başa kalacaktın.

Elinde tuttuğu kendi uzun kollusunu ilk önce kafandan geçirip daha sonra ise kollarından geçirmişti. Eteklerini de düzeltip sana bakarak konuşmaya başladı.

"Şimdi üşümezsin, hadi gidip kahvaltı hazırlayalım. Açım"

Az önce ki ciddiyetliğinden eser yoktu, tıpkı bir çocuk gibi mızmızlanmıştı.

"Hadi gidelim."

Onayladığında yüzünde memnun olmuş bir ifade vardı. İkinizde mutfağa yol almıştınız. İlk önce senin geçmen için kapı pervazında sana yol vermişti. Mutfağa ulaştığınızda sorar gözlerle sana bakmıştı.

"Ne istersin?"

"Mm.. Bilmem"

Cevabına karşılık cevap vermeyerek işe başlamıştı. İlk önce buzdolabından paketlere ayırdığınız pirinçlerden iki paket çıkartmıştı, onları olması için makineye yerleştirdi sende ne yapacağını anladığın için ona yardım etmeye başladın. Buzdolabına gidip 2 yumurta ile birlikte kimchi çıkartmıştın. Elindekileri tezgaha dikkatli bir şekilde bıraktın. O da pirinçin olmasını bekliyordu bu sorada ise seni izlediğini fark ettin. Yine utanmıştın. İkinizde sessizce pirinçin lapa olmasını beklediniz, yaklaşık 15 dakika sonra pirinç hazır hale gelmişti. Sehun derin tabaklara pirinçi yerleştirirken sen de yumurtalara tavaya bırakmıştın. Yumurtaları pişmesi için bırakırken o sırada çıkarttığın kimchiyi kesiyordun. Başka bir tabağa yerleştirdikten sonra yumurtana baktın, onlarında olduğunu görünce ocağı kapattın. Pişip servise hazır yumurtaları Sehun'un pirinçleri yerleştiri tabağa bıraktın. İki eline de tabakları alıp masaya götürdün. Sehun ise arkandan bardaklarla su getiriyordu, suyu bıraktıktan sonra kimchiyi de getirmesini istedin. Onuda yapmıştı. (Vefakar evladım)

Şu an ikinizde birbirinizden habersiz kalpleriniz bir atarken yemek masasında basit bir kahvaltı yapacaktınız. Karşılıklı oturulmuş, ikinizde ellerinizinde elleri masada kenetlenilmişti.

"Hadi yiyelim."

"Afiyet olsun."

Yemek başlamadan önce kısa bir başlama emrinden sonra konuşmadan, kaçak bakışlar atarak, arada sert yutkunuşlarla yemeğinizi sonlandırmıştınız.

"Buraları toparladıktan sonra ne yapmak istersin?"

"Mm.. Bilmem, senin özel yapmak istediğin bir şey var mı."

"Aslında bir şey var."

"Ne yapmak istersin."

"Çıkalım, yani şey gibi... Randevu gibi olmaz mı?"

"Ah.. Olur mu acaba.."

.......

Haay evribadi!
Farkındayım çok geç geldiğinin ama olsun öyle değil mi.. Geç olsun güç olmasın. Neyse uyumaya giriyorum ben görüşürüz.

Haydi gudbay👋🏻

|My Husband| \Sehun OC\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin