"Günaydın Duy-gu-can." Eren gülümseyerek yerine oturdu, o sırada hoca yoklamayı almaya başladı.
"Güna-" sesim çıkmıyordu çünkü dün yediğim dondurma boğazımı şişirmişti.
"Duygu?"
"Bu-"
"Duygu burda mısın?"
Elimi kaldırdım.
Hoca beni görebilmek için başını eğdi. "Sesin gelmiyor bana."
"Hoc-" boğazımı tuttum.
"Sesin mi kısıldı?" Başımla onayladım. Hoca yoklamaya devam ederken Eren bana döndü. "Sesini kısmayı nasıl becerdin? Havalarda ısınmaya başlamıştı."
Ona soran gözlerle baktım.
Yine hiçbirşey olmamış oyununu oynuyordu.
Işın teneffüste kolumdan tuttuğu gibi beni sınıfın bir köşesine çekti.
"Duygu.. O... o şeyi yaptım."
"N-!?" Bağıramadığım için öksürdüm.
"Dur sakin ol." Işın güldü.
"Ne zaman yaptın." Sesim 95 yaşında 80 yıldır sigara içen bir deseninki gibi çıkıyordu.
"Dün!" Işın zıpladı. "Çok güzeldi Duygu herşey, Arda o kadar romantikti ki... "
"Acıdı mı?" Sesim çok zor çıkıyordu.
"Evet ama Arda çok romantikti... Duygu inan hiç pişman değilim."
Ona cins cins baktım. 'Havalarda böyle uçman ne zamana kadar sürecek acaba?' Diye düşündüm sadece.
"Ben karışmıyorum valla." Birisinin masasına oturdum.
"Duygu.. Bilmiyorum bilmen gerekir mi ama senden saklamak istemiyorum."
"Ne oldu?"
İç geçirdi Işın. "Ardaların sınıfında bir kız geçen hafta... Şey Erenlerin evine gitmiş."
Kalbime sanki ağır birşey oturmuştu. Sonra kalbimden vücudumun diğer kısımlarına doğru soğukluk yayıldı.
"Yaa.." Diyebildim sadece.
"Arda kız arkadaşıyla konuşurken duymuş. Bizim olay gibi yani. Üzgünüm Duygu."
"Ben ondan hoşlanmadığımı söylemiştim sana Işın!" Ayağa kalktım. "Lütfen." Sırama geçip, önümde bir kızla konuşan Eren'e baktım. Ona tiksintiyle bakıyordum ama ondan tiksinmiyordum.
Defterimi açtığımda içinde bir not buldum.
'Bal, zencefil..' Bu boğazım için bir karışımdı. Ve bu güzel yazı, hemen önündeki sırada duran defterdeki yazıyla aynıydı. Gülümseyip notu çantama koydum.
Gerçekten o karışımı yaptıktan sonra sesim açıldı. Eve gider gitmez yaptım akşam sesim biraz açılmıştı sabah ise normaldi.
Bugün Erenle hiç konuşmadık ama onu sürekli gülerek izlediğimi farkettim.
Ben sanırım ayvayı yedim.
Çıkışta çantamı aceleyle toplayıp Eren'e yetişmeye çalıştım. Onu durdurunca bana döndü.
"Ne var?"
"Şey.. Teşekkür ederim." Gülümsedim.
O da gülümsedi." Ne demek." Yürümeye devam edecekken onu durdurdum.
"Eren.."
"Ne var Duygu?"
Gök yüzüne baktım. "Artık bana ahlaksız tekliflerde bulunmuyorsun."
Güldü. "Ah yoksa fikrini mi değiştirdin?"
Ona döndüm. "Şey.. Bilmem."
Yüzüne ciddi bir maske yapıp başını yana eğdi. Yüzü ne kadar ciddi olsada gözleri muzip muzip gülüyordu. "Evet mi hayır mı?" Elini uzattı.
İç geçirdim. Bir süre düşündükten sonra elini tutum.
Duygularımın hata yaptığının farkındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Taşlar
Romanceİçine giremediğimiz insanların kurduğu o kalın duvar.. Sırf giremeyeceğini bildiğin halde girmek için çabalamak ve acı çekmek.. Olan şeyleri olmamış gibi yapmak ne zamana kadar sürer? Lise anılarımın en farklı karakteri; Eren Derlen. Ona yaklaşmay...