Bu bölümde * One Republic ft. Sara Bareilles - Come Home * dinlemenizi öneririm.
Düştüğüm yerden Aras'ın alay dolu sırıtmasının eşliğinde uzattığı elle kalkmayı başarmıştım. Bir süre anın şokuyla anlamsız bir şekilde suratına bakmaya devam ettim.
Ama onun yıldız kaydıktan bir dakika sonra gerçekleşen saçma dileğimin bir parçası olduğundan haberi yoktu. Bu da kesinlikle daha çok alaylı bakış demekti.
"Gamzelerimi incelemen bittiyse bu sakarlığını nasıl oluyor da her seferinde başarıyla noktalıyorsun onu anlat." Aras'tan daha sinir bozucu bir şey varsa o da kesinlikle alayla sırıtan Aras'tı.
"Önce sen nasıl oluyor da her yerden o yanağındaki çukurla fırlıyorsun onu anlat." Dileğimi bilmem kaçıncı kez heba ettiğim çocuğa bunları söylerken dilimi ısırmaya devam ettim.
Yalan söylediğimde ya da hislerimi sakladığımda her zaman bunu yaparım. Gizlenme yöntemim sanırım buydu.
"Aynı yere gittiğimiz için olabilir mi ?" Ne saçmalıyordu yine ? Bir saniye. Ben nereye gidiyordum ? Ah tabi ya Azralara gidecektim. Ne yani gerçekten Azraların evine gidecek kadar araları iyiydi ve Azra bana bundan hiç bahsetmemişti.
Ayrıca Aras da garip bir şekilde benim oraya gideceğimi biliyordu. Son zamanlarda garip kelimesi hayatımın merkezine yerleşmişti sanırım.
"Yolda seni çekmek zorundayım sanırım değil mi ?" Şu anda bulunduğumuz yerden Azralara gitmek için aslında bir tane daha yol vardı.
"Eğer ayağındaki patenlerle merdiven çıkmakta niyetliysen bu işkenceye katlanmak zorunda değiliz." Malesef diğer yol upuzun bir merdivenden oluşuyordu.
Ama sonuçta ne demişler, tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın. O zaman ben de bu işkenceyi kendimce eğlenceli hale getirmeyi bilirim.
"Bana yetişebileceğine inanıyor musun ?" Bir kez daha gözlerime en büyük çaplı lanetlerimden birini savurmuştum. Kolunun altında tuttuğu kaykayı göremedikleri için.
"Bu soruyu kendine sorsan daha işe yarar olur." Dedi ve kaykayın üzerine ustaca yerleştikten sonra önden ilerlemeye başladı.
Bu sefer çenem gerçekten düşmüştü ama şaşkınlıktan. Alayla sırıtan bir Aras'tan biraz daha sinir bozucu olan da zeki olan Aras'tı.
Arkasından bakmayı bırakıp çocukça başlattığı yarışa alet oldum ve hızla yanına yaklaştım. O yanımdayken bilmem kaç kat daha fazla sakar olduğumu bildiğim halde risk alma aptallığını göstermiştim ve olan olmuştu.
Hızlı bir şekilde onu solladıktan sonra karşıma çıkan reklam panosunu görünce bir an ne yapacağıma karar veremedim ve olduğum yerde durdum. Aras tam arkamdan beni takip ediyordu. Tabi benim yavaşlamamla öne geçmeye çalışmıştı.
Daha sonra dengemi kaybettim ve sendeleyerek tam önünde yere yığıldım. O da şaşkınlıkla kontrolünü sağlayamadı ve kaykayın üzerinden düştü hem de tam on ikiden üstüme.
Bir süre gözlerimi sımsıkı kapattım ve bedenini üzerimden çekmesini bekledim. Tabiki öyle bir şey olmadı hala üstümde durmaya devam ediyordu. Yavaşça gözlerimi açtım ve onun da gözlerini sımsıkı kapattığını görünce kahkaha attım.
Bu halime şaşırsa da benim aksime birden gözlerini açtı ve o da gülmeye başladı. Hadi ama artık kalkması lazım, sanırım kaburgalarımı hissetmiyorum.
"Ölmek için çok gencim." Bu sözümle sonunda durumumu anlamış olacak ki yavaşça üzerimden kalktı, aynı zamanda yaptığım göndermenin de farkına vardı sanırım çünkü gülümsemesi o çukurları daha da derinleştirecek biçimde genişledi. Ben de kalkamaya çalışırken ayak bileğimi incittiğimi fark ettim ama umursamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pulsar
Teen FictionPulsarlar, yıldızların hayal dolu ışığı sayesinde görünen, gaz yığınlarının kalbi olan nötron yıldızlarıdır. - Dileklerle atmaya devam eden bir kalp gibi - Uzaktan bir bakış, farkında olunmayan hisler ve sebepsiz umutlar... Aşk denilen his yığının y...