Pamira'dan;
Bu hayatta herşeyi başaran biri olmadım. Elimdekiyle yetinmesinide bilmezdim. Sürekli daha fazlasında gözüm vardı. Ta ki büyüyüp bu hayatın hiç bir boka değer olmadığını anladığımda herşey daha kolay geldi gözüme.
Başıma giren ağrıyla gözlerimi yavaşça açtım. Bulunduğum yer hiç iç açıcı değildi. Kocaman yıkık dökük bir yerdeydim. Bir sandalyede oturmuş ellerim kollarım bağlıydı. Ağzımdaki bezle daha çok öfkelenirken yerimde kıpırdamaya çalıştım ama boşunaydı. Uğraştığım her şey boşunaydı. Burada ne işim vardı? Neden insanlar sürekli beni yalnış anlayıp duruyor? Neden daha çok öfkelenmeme sebep oluyorlar? Hayatımda hiç görmediğim insanlar tarafından zarar görüyorum? Neden hayat beni bu kadar çok zorlamaya yelteniyordu?
Adını öğrendiğim Miraç yanıma yaklaşırken gözlerimi ondan ayırmadım. Ağzımı açmasını beklerken karşımdaki sandalyeye oturdu. Konuşmaya başlarken ona kulak kesildim.
' Aslında hiçte o şerefsizin kızına benzemiyorsun be.' beni baştan aşağı süzüp gözlerimde tekrar bakışlarını durdurdu. Göz temasından hoşlanmadığım için bakışlarımı arkasındaki kapıya çevirdim. Kendi kendine konuşmaya devam etti.
'Tuğrul iti neyin oluyor? Baban mı? '. diye sordu.
Konuşmaya çalışınca kelimeler sadece boğuk boğuk çıktı. Bunu fark edince ağzımdaki bezi çıkardı. Konuşmaya başlayacağım sırada içeriye Arat girdi. Duygusuz bakan gözleri beni kendinden daha çok uzaklaştırıyordu. Bu adamı sokakta görsem yüzüne tükürmem o derece nefret etmiştim .
Bir insanoğlu neden aynı insanoğlundan nefret etmesini sağlayacak şeylere yeltenir ki? Kendi sorularıma cevap bulamazken aklımı iyice karıştırıyordum. Miraç, Arat'ın geldiğini fark edince hemen ayağa kalktı. Saygıda birbirilerine kusur etmiyorlardı. Peki bu adamlar bana karşı neden böylelerdi? Ne demiştim sanki ona ? Sadece benim olan evden çıkmalarını dile getirmiştim. Hayatın bana bir oyununu daha kaldıracak mecalim kalmamıştı.
Arat bana yaklaşırken ne yapacağımı bilmiyordum. Olacakları izleyen bir salaktan farkım yoktu. Hayatı bana zehir ediyorlardı ve ben buna sadece seyirci kalıyordum. Bu sefer karşımdaki koltuğa oturma sırası ondaydı. Miraç ona benden bahsederken nutkum tutulmuştu adeta. Benim hakkımda nasıl bu kadar bilgiye sahip olabiliyorlardı?
'Abi 20 yaşında.Biyokimya mezunu. Ankarada yaşıyormuş.Buraya neden geldiğini söylemiyor. Tuğrul ile ilgili gram bilgi yok elimizde. Kendiside konuşmaya meyilli değil. Susmaktan yana .
Arat çenemi tutup sertçe sıkmaya başladı. ' Tuğrul neyin oluyor lan!' diye kükredi.
' Dediğiniz kişi her kimse tanımıyorum. Neden inanmıyorsunuz bana. Tanımıyorum dediğiniz kişiyi. Burayaailemi ziyarete geldim. Asıl siz kimsiniz benim evimde ne arıyordunuz?' Oyun mu oynuyorsunuz beni burda esir tutarak napacaksınız? Çok büyük bir yalnış yapıyorsun Arat Poyrazoğlu! Bahsettiğin o adamı tanımıyorum!
Yanağıma inen sert bir tokatla yüzüm tekrar yere düştü. 'Doğru konuş lan benimle' Kim olduğunu söylememekte baya düreniyorsun ha! Zevkle hatırlatalım sana kim olduğunu!
Gözlerindeki öfke beni daha çok korkutuyordu. Benim bu adamdan kurtuluşumun bir yolu olmalıydı. Benden uzaklaşıp Miraçla birşeyler konuşurken bu fırsattan yararlanıp etrafı gözlerimle tarıyordum. Kaçmanın bir yolu elbette ki olmalıydı.
'Kızı eve götür bunun konuşacağı yok. Aklımda daha güzel bir plan var Miraç.' dediğini duyduğumda korkum kat be kat daha da arttı.
Miraç kollarımı çözüp beni sürükleyerek bir arabanın içine fırlattı. Ellerim arabanın kapısını açmaya yeltenince kapıları kitleyip arabayı sürmeye başladı. Fırsattan istifade bunlardan nasıl kurtulacağımı düşünüyordum. Şimdi ne bok yersem gözlerine batardım. En iyisi güzel bir fırsat yakalamaktı.
Çok gösterişli bir evin önünde durduğumuzda evi seyretmeyi bırakıp bakışlarımı ellerime çevirdim. Üzerinde ufak ufak kesikler oluşmuştu. Muhtemelen ordan buraya sürüklenip fırlatılmaktan bu hale gelmişlerdi.
Miraç beni zorla eve sokarken kendimi kocaman boş bir odanın içine fırlatılırken buldum. Ne hoş ya. İtilip kakılmaktan bir hal olmuştum. Oysa daha düne kadar herşey çok güzeldi . Sıkılıyordum ama canım yanmıyordu en azından.
Kapının kilitlenmesiyle etrafımı korkuyla süzdüm . Camı bile olmayan odada sadece yatak ve bir tane ayna vardı. Ben nasıl bir belanın içerisindeyim. Duvara sırtımı dayayıp nasıl bu hale geldiğimi düşünmeye başladım. Nerede yalnış yaptım? Soyismim neden bu adam için bu kadar sorun yarattı? Neden bana durmadan zarar veriyorlar? Ben daha bu adamların varlığından bir haber iken bunlar beni nereden tanıyorlardı?
Kapının açılmasıyla olduğum yere biraz daha sindim . Miraç beni kolumdan tutup tek kelime etmeyip salona indirdi. Koltuğa oturttu. Yanıma Arat'ın oturmasıyla korkmaya başladım.
Nikâh memurunu görmem ile sırtımda hissettiğim soğuk bir şey ile irkildim. Bunun silah olduğunu anladığımda daha çok korktum. 'Ailenin ölmesini istemiyorsan sorun yaratma aptal' dediğinde sadece yutkunmakla yetindim.
Memurun sorduğu soruya ikimizde evet derken imzalar atıldı. Herşey bir anda olmuştu. Ben bile ne olduğunu anlamamıştım. Dini nikah ile hocanın gelmesi beni daha çok korkuttu. Hoca duasını okuyup mehir için ne istediğimi sordu. Arat söze atılıp 700 gram altın deyince herşey bir anda gelişti. Ne ara bu adamın karısı olmuştum. Ne ara böyle bir oyunun oyuncağı olabilmiştim .
Pişman olan ben değil karşımdaki adam olacaktı. Çünkü ben gerçekten masumdum. Vicdanım rahattı ama bedenen ve ruhen zarar içindeydim. Neler olabileceğini tahmin bile etmiyordum. Bu adam işini kusursuz yapan biriydi. Aklı çok farklı çalışıyordu. Ben bu adamdan ölesiye korkuyordum. Çünkü hiç bir şekilde iyi bir tarafı olduğunu düşünmüyordum.
Merhabalar. Vote ve yorumlarınıza ihtiyacım var. Yazim hataları için üzgünüm.
Sağlıcakla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAMAR
ChickLitFarklı bir kadının , ruhsuz ve kalpsiz bir adam ile hayat hikayesini buluşunu konu edinen sıradan bir kitaptır.